Antropoloji insanın kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini inceleyen bilim, insan bilimi. Antroploji insan ve insan topluluklarını anlamak için geçmişe gider. Antropoloji geçmişteki ve günümüzdeki insan topluluklarının yaşayışlarını inceleyerek çıkarımlarda bulunur. İnsanı anlamak isteyen bir bilim ise tabii ki diğer bilimlerle kuvvetli bir ilişki içinde olacaktır.
Antropoloji birçok alt dala sahiptir. Konu hastalıklar ise tıbbı antropoloji, konu biyoloji ise biyolojik antropoloji olacaktır. Esas olan ise insanı anlamaktır. Psikoloji ve Sosyoloji disiplinleriyle sıkı bağları bulunur. İnsan davranışlarının arkasındaki sebeplere eğilir, psikoloji sosyoloji ve ekonomi bağlamında olaylara yorum getirir. Örneğin konu Mayalar ile ilgiliyse arkeolojik kazılardan elde edilen bilgileri kullanır. Antropologların incelediği toplumlar, yirmi-otuz kişiden, yüzlerce, hatta binlerce kişiye kadar, çok farklı insan mevcutlarına sahip olabilir.
Antropoloji hangi soruların cevaplarını arar?
İnsana dair her konu antroplojinin konusu olabilir. Örneğin evlilik gerçekleştiğinde, genç çift nerede yaşamaktadır? Erkeğin ailesiyle mi, kadının ailesiyle mi? Yoksa ayrı bir yerde mi?
Dünyadaki halkların büyük kısmı, niçin kuzenleri, iki erkek kardeşten [amca çocuğu] ya da iki kız kardeşten [teyze çocuğu] mi oldukları, yoksa erkek kardeş ile kız kardeşten [dayı veya hala çocuğu] mi olduklarına göre iki kategoriye ayırmaktadır? Bu durumda, niçin birinci tip kuzenler arasındaki evlilikler yasaklanırken, ikinci tip kuzenler arasındaki evlilikler, dayatılmıyor olsa da, hoş görülmektedir? Ayrıca neden neredeyse bir tek Arap dünyası, bu kurala istisna oluşturmaktadır?
Çinliler için süt, Yahudiler ve Müslümanlar için domuz eti, Amerika’daki bazı kabileler için balık, bazıları için de geyik eti, vb. yemezler. Bunun sebepleri neler olabilir?
Bu gibi sorular antroplojinin alanına girer. Antropologlar bu soruları araştırırken saha çalışmaları da yaparlar. Örneğin Brezilya yerlilerinde neden bir zamanlar Batı’da görülen hastalıkların hiçbiri yoktu? Bu sorulara antroploji başka disiplinlerle çalışarak yanıt arayabilir. Diğer bazı disiplinlerden farklı olarak antropoloji çok çeşitli toplumsal hayat tarzlarının ardında görülen değişmez özellikleri arayabilir.
Antroploji Ne İşe Yarar?
Bilimin bir işe yaraması geremediğini, onun insan merakından doğduğunu tekrar hatırlatayım. Antropolojiyi, uzaklarda ya da yanı başımızda arayıp bulabileceğimiz hayatların incelenmesine indirgememek gerekir. Antropoloji bugünün meseleleri hakkında daha iyi yorumlar yapmamızı sağlayabilir. Örneğin Elias Canetti Kitle ve İktidar kitabında kitle ve iktidar arasındaki ilişkiyi anlatırken arkaik kavimlerden örnekler vermiştir. Toplum karmaşıktır fakat eski, daha az sayıda bireyden oluşan toplumlardan birkaçı incelenerek bazı sonuçlara ulaşmak daha kolay olabilir.
Savaşların neden çıktığı, eskiden kız çocuklarının neden öldürüldüğü, cadıların neden yakıldığı, toplumsal tabuların nasıl ortaya çıktığı gibi konular antropoloji sayesinde aydınlatılabilir ve bugünün meselelerine ışık tutabilir. Irkçılık, yabancı karşıtlığı, cinsiyetçilik gibi toplumsal sorunlarla başa çıkarken antroplojinin bulgularından faydalanılabilir.
Antroploji “kendine uzaktan bakışı” sağlar.
Şu biliniyordu ki bir uygarlık, karşılaştırma unsuru olarak başka bir uygarlığa ya da uygarlıklara başvurmadığı takdirde, kendi hakkında düşünce üretemezdi. Kendi kültürünü bilmek ve anlamak için, ona bir başka kültürün bakış açısından bakmayı öğrenmek gerekiyordu: Bir nevi, büyük Japon aktör Zeami’nin bahsettiği, kendi oyununu değerlendirmek için, sanki seyirciymiş gibi kendine bakmayı öğrenmesi gereken NO aktörü gibi. Doğrusu, bir yandan gözlemcinin kültüründen çok farklı kültürlere, dışarılara bakmaya, öte yandan da gözlemci açısından, sanki kendisi farklı bir kültüre aitmişçesine, kendi kültürüne uzaktan bakmaya dayalı olan antropolojik düşüncenin ikili özünü okurlara kavratmak amacıyla, 1983’te yayımlanan bir kitabıma koyabileceğim başlığı düşünüp durmuş, en sonunda da, Zeami okumalarının verdiği ilhamla Uzaktan Bakış adını seçmiştim.
Antropoloji ötekine sağlıklı bakmayı sağlar.
Geçmişten günümüze büyük bir sorun diğerlerini anlamamak ve bilmediğine düşman olmaktır. Bize uymayan örf ve adetlere tiksintiyle yaklaşabiliriz fakat bu örf ve adetler öteki toplum için coğrafi ve kültürel bir gerçeklik olabilir. Antropoloji toplumların birbirinden üstün olmadığını, kıstas değiştiğinde üstünlüğün de değişebileceğini bize hatırlatır. Kıstasımız kişi başına düşen milli gelir, bireylerin mutluluğu ya da karşılıklı saygı ya da yemek kültürü olabilir. Antropoloji ötekine saygı duymak gerektiğini hatırlatır.
Antropoloji, ilk ders olarak, bizimkilerle karşılaştırdığımızda bize ne kadar sarsıcı ve akıldışı görünürse görünsün, her âdetin, her inanışın, iç dengesi yüzyıllar içinde oluşmuş bir sistemin parçası olduğunu ve bu bütünün içinden, geride kalanlara hasar verme riski olmaksızın bir tek öğeyi dahi ortadan kaldıramayacağımızı öğretir. Başka bir ders veremeyecek olsa bile, tek başına bu ders, antropolojinin beşeri bilimler ve toplum bilimleri içinde gitgide önem kazanan yerini gerekçelendirmeye yeter de artar.
Konudaki örneklerden bazıları ve alıntılar Antropolog Claude Levi-Strauss’un Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antroploji kitabındandır. Kitabı buradan satın alabilirsiniz. Konuda geçen sorular hakkında Mervin Harris isimli Amerikalı antropoloğun İnekler, Domuzlar, Savaşlar ve Cadılar adında harika bir kitabı var. Yazarın marxist bir bakış açısı olsa da harika bir antropoloji kitabı.
Bir Cevap Yazın