Bilgi ve Enformasyon Arasındaki Fark ve Medya Okuryazarlığı

Medya okuryazarlığı konusuna geçmeden önce bilgi ve enformasyon arasındaki farkı konuşmak gerekiyor. Bilgi, meseleler hakkında sistemli şekilde çalışılarak süreç içinde elde ettiğimiz şeydir. Enformasyon (Malumat) ise bizim içinde olmadığımız bir süreçten geçerek karşımıza çıkan yönlendirme içeren aktarımlardır. Bilgi sahibi olma sürecinde düşünceyi oluşturan öznenin kendisidir. Enformasyonda ise özne düşünceye maruz bırakılır. Bilgi ile meseleler hakkında bir düşünce sistemi oluşturmak mümkünken malumat ile elde edilenler birbiriyle alakasız veya çelişkili olabilir. Propaganda amaçlı kullanılabilir. Malumat tehlikelidir. Malumatı tehlikeli yapan bilgi sanılarak onun yerine geçmesi ihtimalidir.

Bu konuda yazılmış bir makalede şöyle bir örnek vardı. Nasıl marketlerdeki ambalajlı gıdalar gıdanın yerini alarak obeziteye neden oluyorsa malumat da ambalajlı şekilde sunulur ve bilgi yerine tüketilmesi sağlanır. Malumat farklı şekillerde her yerde karşımıza çıkıyor. Malumata en çok maruz kaldığımız yer televizyon ve internet. IPSOS verilerine göre Türkiye’de bireyler günlerinin 6 saatini televizyon başında 3 saatini ise bilgisayar başında geçiriyor. Bu süreç içinde yığınla veriyle karşılaşıyoruz. Malumatın arasına bilgi kırıntıları karışınca bilgi ve malumatı ayırt etmek daha çok dikkat gerektiriyor.

Karşımızdaki yayının asıl amacını anlamaya çalışmak ve bunun çoğu zaman bir bakış açısı olduğunu unutmamak gerekiyor. Pasifik Savaşı’nda ülkemizde yayın yapan A.B.D radyosu tarafından anlatılanlar gerçekten bilgi miydi? Magellan’ın Avrupa tarihindeki yeri ile Filipin tarihindeki yeri arasındaki uçurum neyle açıklanabilir? Ekonomi programlarındaki maksatlı konuşmalar, internetteki yönlendirme amaçlı yazılmış ilaç yorumları vesaire. Bu yayınlar bizi, bir konu hakkında bilgilendiğimizi düşünürken bilgiden daha da uzaklaşmamıza neden olabilir. Belli bir merkezden gelen malumat bir noktaya kadar kabul edilebilir olsa da bugün internetle birlikte malumatın kabul edilemez bir biçimi karşımızda.

“Neden? Televizör ‘gerçek’tir. Dolayımsız ulaşır ve çok boyutludur. Sana ne düşünmen gerektiğini söyler, bombardıman eder. O haklı olmalı. Çok haklı görünür. Seni kendi vardığı sonuçlara o kadar hızlı sürükler ki zihninin, ‘bu ne saçmalık!’ diye protestoya zamanı olmaz.” (Fahrenheit 451)

Facebook’ta birkaç gün önce bir görsel gördüm. Osmanlı’da nüfus sayımında sadece erkeklerin ve hayvanların sayıldığını, kadına değer verilmediği yazıyordu. Kimin yaptığı belli değil, kimin yaydığı belli değil. Twitter ve diğer sosyal medya sitelerinin durumu da Facebook’tan farklı değil. Bu görsel Osmanlı’da kadınların durumu hakkında bir bilgi sağlıyormuş gibi ama maruz kalana sadece zarar veriyor. Bilgi gibi görünen malumat bilginin yerini alıyor. Bu görselle karşılaşan bir çocuk yanlış bilgilendiği gibi konuyu bildiğini düşünerek bilginin kendisinden de uzaklaşıyor. Öğrenme ihtiyacı duymuyor. Bu şekilde açık yönlendirmeler çocuklara daha çok zarar veriyorken (İnternette okudukları bilgilerin gerçekliğinden şüphe etmiyorlar.) daha gizli veya profesyonel olanları hepimize zarar veriyor.

Okullarda Medya Okuryazarlığı Dersi

Konu çocuklar olunca medya ile ilgili işin içine başka tehlikeler giriyor. Bu tehlikelere yönelik olarak okullarımızda Medya okuryazarlığı dersi seçmeli olarak veriliyor. Bu ders Avrupa ülkelerinde bir süredir okutuluyormuş. Veriliş amacı çocukları medyanın zararlı etkilerinden korumak ve medyanın kodlarını anlamalarını sağlamak. Bu ders çocukların medyanın işleyişi hakkındaki bilgilerini artıracağı gibi entelektüel savunma mekanizmaları gelişene kadar “bilgi kirliliği” sürecinden onları koruyacaktır. RTÜK’ün sitesinde Medya Okuryazarlığı dersinin amaçları şu şekilde verilmiş :

* Gereksinim duyulan her türlü bilginin yer aldığı, fakat doğru/güvenilir bilgiye ulaşmanın güçleştiği medya karşısında çocukların bilinçlendirilmesi,
* Çocukların izledikleri filmler, diziler, reklamlar, takip ettikleri bilgisayar oyunları ve İnternet siteleri gibi medya içeriklerinin sorgulanabilir, eleştirilebilir olduğunu fark etmeleri,
* İstek-ihtiyaçların birbirine karışmasına neden olan medya içerikleri konusunda çocuklarda farkındalık oluşturulması,
* Çocukların sağlığını tehdit eden obezite ve İnternet bağımlılığı gibi rahatsızlıklar, şiddet eğilimli medya içeriği ve bazı medya alanlarında yer alabilecek pornografik içerik karşısında korunabilmeleri,
*Medya içerikleri ile ilgili yurttaş denetiminin aktif bir parçası olmaları

Bilgi ve enformasyon hakkında ayrıntılı bilgi ve çok daha fazlası için Nabi AVCI’nın Enformatik Cehalet kitabına göz atabilirsiniz. Medya Okuryazarlığı dersi hakkında daha fazla bilgi için buraya bakabilirsiniz.

Medyaokuryazarlığı becerinizi geliştirmek için neler yapabilirsiniz?

Bu konuda yazılmış çeşitli makaleler var. Yalan haber ve propagandaya karşı alınabilecek önlemlerle ilgili. Benim yazıda bahsetmek istediğim konu işin daha çok felsefesiyle ilgili. Bilgi ve enformasyon arasındaki farkla ilgili. Kilit nokta şurası : Bir haberin doğru olması onun enformasyon olmadığı anlamına gelmez. Medya okuryazarlığı bilgi ve enformasyon ayrımının bir detayıdır.

Bir cevap

  1. “Geçmişte sansür bilginin akışını engelleyerek işliyordu. 21. yüzyıldaysa insanları gereksiz veriye boğarak işliyor. Kadim zamanlarda güç sahibi olmak, veriye erişim yetkisine sahip olmak demekti. Bugünse güç, neyi görmezden geleceğini bilmek demek.” (Homo Deus kitabından)

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: