Bilim nedir? Bilimin genel tanımı ve neyin bilimsel olup olmadığı sorusu tarihi oldukça geçmişe dayanır. 20. yüzyılla birlikte ise artık bilimin ne olduğu konusu oldukça netleşmiştir. Netleşmeyi sağlayan kişi Popper iken sihirli kelimesi ise ”yanlışlanabilirlik” kavramıdır. Ben de bu yazıyı özellikle yanlışlanabilirlik konusunda duracağım.
Popper’ ın Sihirli Kelimesi: Yanlışlanabilirlik
Popper’a göre, bilimin özelliği doğrulanabilir değil yanlışlanabilir olmasıdır. Popper, bilimle bilim olmayan arasındaki sınırın ne olduğunu ortaya koyarken, bunun ölçütü olarak, Viyana Çevresinin kabul ettiği ölçüt olarak doğrulamacılığın yerine yanlışlamayı koyar. Yanlışlanabilirlik kriteri ile çözülmeye çalışılan sorun ne anlam ne de anlamsızlık sorunudur; ne de doğruluk veya kabul edilebilirlik sorunudur. Bazen amacın yanlış kuramları tasfiye etmek değil, kuramlar kurmak olduğu söylenebilir.
Bir zamanlar doğru hatta kesin saydığımız bilgilerin bir zaman sonra pekte o kadar doğru olmadıkları ve düzeltilmeleri gerektiğinin ortaya çıkmasıdır. Doğruluğu arama çabası yanlış bir çaba değildir, yanlışlama düşüncesi hiçbir zaman doğruya vardığımızdan emin olamayacağımız anlamına gelmektedir. Hatalardan yaralanabilir ve her hatanın ortaya çıkarılışı da bilgide gerçek ilerleme sağlar. Önemli olan bilimin yanılabilir olduğudur çünkü bilim bir insan ürünüdür(1)
Yanlışlanabilirliğin Ortaya Çıkış Hikayesi
Yanlışlanabilirliğin ortaya çıkış hikayesi Celal Şengör’ ün Bilgiyle Sohbet adlı kitabından alıntılanmıştır.
Popper görüşlerini 1919 yılında Viyana’ da o zaman pek revaçta olan ve bilimsel oldukları iddiasında bulunan dört teoriyi kıyaslayarak üretmiştir. Bu teoriler Marx’ın sosyo-ekonomik teorisi, Freud’ un psikanalizi ve Adler’in aşalık komplesi teorisi ile Einstein’ ın izafiyet teorisidir. Popper bu teorilerdden ilk üçünün çürütülebilmeleri için kendilerini geliştirenlerin herhangi bir kriter ortaya koymadıkları, bilakis, bu teorilerin hemen her gözlemi açıklamaya elverişli oldukları tezlerini ortaya attıklarını görmüş, bunun, Einstein’ ın teorisiyle çelişmeleri olası gözlemleri sıralamak suretiyle teorinin bunlara dayanılarak çürütülmesinin mümkün olduğunu ifade etmesiyle ilginç bir tezat yarattığını fark etmiştir. Bu üç teori, zaten her şeyi açıkladıkları(!) için, çürütülmeleri mümkün olmamakta, dolayısıyla bize gerçek hakkında pek de bir şey söylememektedirler. Einstein’ ın teorisi ise çürütülme riskine çok açıktır ve bu nedenle de bilgi içeriği zengin bir teoridir. Yukarıda değindiğim gibi, bu tür bilgi içeriği zengin teoriler, kendi çürütülmelerine zemin hazırlayarak insan bilgisinin hızla artmasına neden olmakta, bi diğer deyişle bilimsel gelişmeyi doğurmaktadır.
Popper’ in bu basit, basit olduğu kadar da önemli fikirleri bilimciler arasında çok yaygın bir taraftar ordusu bulmuş, başta Einstein olmak üzere birçok bilim insanının da ”bilim” in nihayet tatminkar bir tanımının bulunduğu konusunda birleşmişlerdir. “Bilim nedir?” sorusu büyük ölçüde cevap bulmuştur.
Yanlışlanabilirliğin Doğru ve Yanlış Örnekleri:
Yanlışlanabilirlik koşulunu yerine getirmeyen önerme biçimleri
- Bugün kar yağar ya da yağmaz.
- Piyangoyu tutturma şansımız %99′ dur
- Öklidyen bir çember üzerindeki bütün noktalar merkezden eşit uzaklıkta yer alırlar
Bilimsel hipotezler yanlışlanabilir bir yapıda olmalıdır oysa örneklere baktığımızda yanlışlama olanağı vermemektedir. Yani bilimsel bir hipotez/kuram, bazı olanaklı gözlem önermelerini dışarıda bırakmalıdır. Belki basit bir yorum olacak ama başka ihtimallere ne kadar şans verirse o kadar bilimsel olmalıdır ki bilim adamı bunu yanlışlama şansını kullanmalı ve o hipotezi geliştirebilmelidir. Bilim yığılarak ilerler, sözü işte biraz da burada daha anlam kazanmaktadır.
Popper’a göre, her kuram, iki alt kümeden oluşur. Bunlardan biri, kuramla uylaşan önermelerden, diğeri de kuramla çelişme olasılığı olan önermelerden oluşur. Bir kuramın yanlışlanabilir olması demek, bu çelişen önermeleri içerisinde barındırıyor olması demektir. Bu küme ne kadar büyükse, kuram o kadar iyidir.
Örnek: a) Mars güneşin çevresinde elips çizerek hareket eder.
b) Bütün gezegenler güneş çevresinde elipsler çizerek hareket eder.
Yasa (b), yasa (a)’dan daha fazla yanlışlanabilirdir. (b)’nin potansiyel yanlışlayıcıları (a)’dan fazladır. O halde, (b) daha ileri ve daha iyi bir bilimsel hipotezdir.
Popper hiçbir hipotezin gerçek doğru (biz buna kalıcı doğru diyelim) olmadığını ve güvenilmeyeceğini anlamıştır. ”Bir kuram hakkında en çok şunu söyleyebiliriz: şimdiye değin bütün gözlemlerce desteklenmiştir ve bilinen herhangi bir almaşığından daha çok sayıda ve daha kesin öndeyilere olanak vermektedir. Yine de her zaman daha iyi bir kurama yerini bırakabilir.” diyerek bu düşünce sistemini oluşturmuştur.(Bryan Magee, Karl Popper’ın Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuramı, s.26)
Popper’ ın ”yanlışlanabilirlik” kavramıyla bilimde çığır açması bilim adamları tarafafından büyük oradan kabul görse de bazı eleştirilerde gelmiştir. Yanlışlanabilirliğin de yanlışlanabilmesi sanırım en çok Popper’ ı mutlu ederdi.
Kaynakça:
Karl Popper’ın TARİH, Toplum ve Siyaset Felsefesi Üzerine Görüşleri adlı makale/ Yazan: Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı araştırma görevlisi Sibel AKGÜN
Bilgi Kuramı Ders Notları, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü/Ankara Üniversitesi
Celal Şengör, Bilgiyle Sohbet, Bilim Felsefesi, Feyerabend ve Mağaraya Davet bölümü, s.237-245
Yazıyı (Bilim Nedir?) oluştururken üç kaynaktan oluşturmaya çalıştım bazı yerleri kısalttığımdan veya kendimce sadeceleştirmeye çalıştığımdan alıntıları birebir belirtmedim.
Bir Cevap Yazın