Bir İllüzyonun Dizisi: Dark

Dark: son ”zamanlarda” izlediğim belki daha önce de izlemiş olabileceğim, gelecekte de esasen izlemiş olma ihtimalimin olduğu, paradokslarla dolu ve efsane olma yolunda ilerleyen bir dizi. Aslında saçma gibi yorum gibi ama Dark‘ ı biraz izlemiş veya konusundan haberdar olanlar için kurduğum bir cümle.

Dark Netflix‘ de yayınlanan ilk alman dizisi ve senaryosu ile geçmişe ya da geleceğe gidiş ile ilgili filmler ya da diziler için oldukça ufuk açıcı bir dizi. Yazıya devam etmeden önce şunu da belirteyim yazıda oldukça spoiler olacak fakat bunu belli bir sevideye tutup heyecanı kaçırmamaya çalışacağım.

Dark’ ın Konusu nedir?

Dizi nükleer santrali olan küçük bir alman kasabası olan Winden’ de geçmektedir. Meydana gelen nükleer bir patlama ile bazı kişilerin geçmişe veya geleceğe gitmenin yolunu bulması ve bunun 33 yıllık döngüler halinde olması şeklinde gerçekleşiyor. Bu zamanda gidiş gelişler olayları ve kişileri takip etmede biraz zorluklar da yaşatmıyor değil. Bu yüzden olayları takip ederken kişileri ve bazı önemli olayları bir kağıt kalemle ufak ufak notlar almanızı tavsiye ediyorum bunu yapmak bana baya fayda sağladı ama burdan arada takip etmekte baya fayda sağlayacaktır. Açıkcası ben bunun olduğunu geç farkettim.

Dark’ ta Zaman Algısı Üzerine

Zaman konusuna devam edecek olacak olursak ilk defa tema olarak zamanın bu denli güçlü olduğu, geçmiş-gelecek filmlerinde ya da dizilerinde bana denk gelmemişti. Ve ben bu konuya açıkcası daha çok önemsedim. Örnek verecek olacak olursak Zaman-Tanrı kıyaslaması oldukça güçlü dizide. Zaman tanrının yerine bile konuluyor.

Zamanla ilgili diğer bir konu ise yaşanan olayların akış sırası diyebiliriz. Örneğin bir olay yaşanacaksa yaşanır ve bu engellenemez şeklinde. Geçmişe giden kişiler bazı olayları değiştirdiğini sandığında sonradan anlaşılıyor ki aslında olay zaten öyle yaşanacaktı. Bu, diziyi izlerken benim için oldukça şaşırtıcıydı. Buna hemen döngü meselesini de ekleyebiliriz. Yaşananlar bir döngü şeklinde hep yaşandığını da görüyoruz dizide. Fakat bunu engellemenin yolu yok mu? İşte bu konu biraz muğlak, ilk defa bir olay yaşandığında bu döngüye girmeden değiştirilebilir mi? Bunla ilgili dizide çeşitli denemeler var ama net bir sonuç bize henüz gösterilmedi.

Zamanla ilgili dizide geçen diğer bir yargı ise geçmiş nasıl geleceği etkiliyorsa gelecekte geçmişi etkiler. Sanırım burada geçmişe giden insanların yaptığı değişikliklerinde geçmişi etkilediğinden bahsediliyor. tabi bu benim yorumum. Önceki paragrafta bahsettiğim döngüler olmadan önceki ilk hali değiştirirsek yaşananlarda değişiklik olur mu, sorusu yine burada gündeme geliyor. Konular hep bir yerde bu döngü meselesine geliyor. Fakat denemeler hiç bitmiyor.

Şimdi Bir de zaman yolcuları denen kavramı da anmadan geçmemek gerekiyor. Bu zaman yolcuları (sig mundus) zamanda bazı müdahaleleri olduğu görülüyor fakat sonradan da anlaşılacağı üzere bunlarda bir döngü şeklinde meydana geliyor. Aslında bu müdahaleler zaten zamanın içinde her defasında tekrarlanıyor ve bunlara müdahale demekte çok doğru değil. Zaman yolcularının kim olduğu dizide bir fotoğrafta gösteriliyor fakat bazıları biliniyor. Aşağıdaki fotoğraftan zaman yolcularının bazılarını öğrenebiliyoruz.

Dizinin ana çerçevesini çizen bir diğer nokta ise zamanı (buna bir nevi tanrı da diyebiliriz) onu yok etmektir. Bunu demişken Nietzsche’ nin ”Tanrı öldü” sözünün biraz daha farklı versiyonu olabilir. Zira dizide çok olmasa da bu konuda bazı göndermeler var. Nietzsche’ den alıntılar da dizi içerisinde çok güzel bir şekilde işleniyor yeri gelmişken onu de belirtelim. Örneğin ”Eğer boşluğa çok uzun süre bakarsan o da sana bakar/içini görür” sözü dizede karakterler üzerinden oldukça ayrıntılı şekilde işleniyor.

Dizi İle İlgili Diğer Bazı Ayrıntılar

Yazıda belirttiğim Nietzsche vurgusu Adam karakterinde oldukça görülüyor kendisi biraz üst insan yaratma peşinde gibi geldi bana internette yaptığım araştırmada da buna benzer görüşler gördüm. Fakat bu konu sanırım biraz 3. sezona bırakılmış gibi görünüyor.

Dizideki müzikler olayların sürükleyiciliğini oldukça beğendim. Özellikle gerilimin arttığı ya da duygusal anlarda. Örnek vermek gerekirse.

Dizide Almanya’nın ormanlık ve yağmurlu ambiyansı net bir şekilde verilmiş. Mekanlarla ilgili diğer bir durumsa geçmişe ya da geleceğe gidişlerde atmosferin iyi şekilde yansıtılması. Örneğin 80′ lere gidildiğinde o atmosferi hissedebiliyorsunuz.

Dizide diğer önemli bir ayrıntı da birinci sezonda karakterlerideki pasiflik ikinci sezonda oldukça agresif bir hale dönüyor. Sanırım ilk sezonda olaylar ön planda iken ikinci sezonda bu karakterlere dönmüş olmasından ve karakterlerin olayları çözümlemeye başlamasından dolayı.

Dizinin başlangıcı Albert Einstein’ın “Geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark, inatçı bir illüzyondan ibarettir…”  sözüyle başlıyor bizde yazımızı bu sözle biz de bitirelim.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.069 aboneye katılın