Biyoteknoloji, Ölümsüzlük ve Theseus’un Gemisi

Biyoteknoloji karşımıza daha önce hiç görmediğimiz konuları getiriyor. Biyoteknoloji alanı o kadar geniş ki bilim-kurgu filmlerinden bildiğimiz hafıza güçlendirme, yarı biyonik organlar, insan bedeninin daha dayanıklı hale gelmesi ve hatta ölümsüzlük gibi kavramlar gerçek anlamda araştırılıyor.

Yuval Harari Homo Deus kitabında insanın, biyokteknoloji yardımıyla insan ne gibi üstün özellikler kazanacağından uzun uzun bahseder. Aşağıdaki videoda (Serdar Kuzuloğlu’nun yaptığı bir röpotajda) bir özet olarak da şunları söylüyor:

Bir takım güçleri ele geçireceğiz. Bu yaşamı yaratmak, ölümü aşmak ve sonsuza dek yaşamak olabilir. Bugün artan sayıda bilimci ve işadamı, ciddi olarak yaşlanmayı aşmanın yollarını bulmak, bedeni gençleştirmek, insan zihnini bilgisayarlara yüklemek ve bedeni biyonik parçalarla yenilemeyi düşünüyor. En azından bu metodların bir birleşimi insan yaşamını sonsuza taşıyabilir.

Biyokteknoloji ile insan ömrünün ilk başta tarihte görülmemiş şekilde uzatıldığını düşünelim. Sorun çıkaran organların biyonik olanlarla değiştirildiği bir dünyada zihnin de bilgisayarlara aktarılabildiğini, son olarak bu zihnin de biyonik bedenle birleştiğini ya da bir çeşit bağlantı kurulduğunu hayal edelim. Böyle bir şeyin mümkün olup olmadığı konusundaki tartışmayı şimdilik bir kenara bırakarak başka bir noktaya odaklanalım.

Biyonik bedenleri ve dijital zihni ile ortaya çıkan yeni insan ne olurdu? Eğer duyularımız sadece beyne gelen sinyallerin yorumlanmasıysa belki de dış dünyayı kavramamızı sağlayan bedene de ihtiyacımız olmazdı. Belki “Her” filminin sonundaki gibi bir durum ortaya çıkardı. Konuya dönesek evet bu ortaya çıkan yeni insana hala aynı insandır denilebilir mi?

Theseus’un Gemisi

Felsefedeki “Theseus’un gemisi” tartışması bu konuda bize yol gösterebilir. Bir Yunan efsanesine göre Theseus bir deniz zaferinden sonra ülkesine dönünce gemisi zaferin hatırası olarak Atina’da korunur. Zaman geçtikçe gemi eskimeye başlar. Geminin önce tahtaları, sonra yelkenleri, sonra halatları derken gemide değişmeyen tek bir parça bile kalmaz. Soru şudur: Bu gemi hala Theseus’un gemisi midir yoksa bambaşka bir gemi mi olmuştur?

Biyokteknoloji ile insanın zamanla değiştirilmeyen parçası kalmadığında, insan yine o ilk insan olarak mı kalacaktır? Konu insan olunca sorun daha da karmaşıklaşıyor. Nefis, arzu ve istekler ve duygular söz konusu olduğu için.

Theseus’un gemisine geri dönelim. Parçaları değiştirilen geminin hala aynı gemi olduğunu düşünüyorsanız şu soruya da cevap vermeniz gerekecek: Eğer eskiyen parçalar bir yerde birleştirilip ondan yeni bir gemi yapılırsa bu ikinci gemi Theseus’un gemisi olur mu? Theseus’un gemisi hakkındaki bu sorulara bazı filozofların verdiği cevaplar Wikipedia’de var. (Kaynak gösterilmemiş.)

Geminin değişip değişmediğini anlamanın yolu sanırım ona neden Theseus’un gemisi dediğimizi anlamaktan geçiyor. Bir karınca için orada bir gemi değil kütle vardır. Bir kaptan için gemiyi tanımlayan büyüklüğü ve hızı gibi teknik meseleler olabilir. Yunanlıların ona Theseus’un gemisi demelerinin nedeni onlara Theseus’u ve zaferi hatırlatmasıydı. Eğer bu işlevi yerine getiriyorsa gemi Yunanlılar için belki hala Theseus’un gemisidir.

Yaşlanmayı, hastalıkları ve hatta ölümü yenen yeni insan hala eski insan mıdır? Bir karınca için ortada zaten insan yoktu. İnsan olmanın anlamı neyse ona göre cevap değişecektir sanırım. Sonuç olarak bu sadece bir fikir yürütme. Bence Theseus’un gemisinde önemli olan sadece anlamdı. Onu Theseus’un gemisi yapan tahta parçaları değildi. İnsan konusunda da düşüncem budur. İnsanın önemi sahip olduğu anlamdadır. Dostoyevski’den şu alıntıyla bitireyim:

“Tanrı yoksa her şeye izin vardır.”

Konu hakkında daha fazla bilgi için burayı inceleyebilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: