Ahmet Hamdi Tanpınar’ın geçmiş ve şimdi için geçerli ve korkunç bir ihtimal ki gelecekte de geçerli olacak bir sözü var. “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.” Bu söz çoğu zaman siyaset için geçerli olsa da bundan fazlasını kapsıyor. Başta siyaset olmak üzere ülke gündemi, kişinin kendi gündemi önüne geçebiliyor.
Sadece siyaset de değil. Düne kadar herkes Palu ailesini konuşuyordu. Bir kedi düşünün bilyeye de koşuyor, yumağa da, tekere de. Bunlardan sıyrılıp kendi gündemine dönmenin zorluğu bir yana, gündem kişilerin becerilerini artırması olamıyor. Kitaplar, sinema, bilimel gelişmeler geri planda kalıyor. Dikkat çeken konuya ilgi de artıyor ve yer gök tuhaf analizlerle, tuhaf manşetlerle doluyor.
Siyasetle ilgilenmek ne kadar her yurttaşın görevi olsa da bu profesyonel bir iştir ve bir meslektir! Çoğu zaman algı yönetimidir, yapılan işten daha önemli olan insanlar tarafından nasıl algılandığıdır. Siyaset mutluluk verici bir şey de değildir. Bernard Lewis eski Ortadoğu kitabında şöyle bir anektod aktarır:
IX. yy’da Bağdat’ta bir vezir şunları söylemiştir: “Hükümetin temeli göz boyamadır. Eğer işe yarar ve ömürlü olursa politikaya dönüşür.” Bir öyküye göre, halife el-Mansur’un sarayında mutluluğun ne anlama geldiği hakkında konuşulurken, halifeye gerçekten mutlu bir insanın olup olmayacağı sorulmuş. Halife şöyle yanıtlamış: “Ne o beni tanır, ne de ben onu.” Açıkça görüldüğü gibi bunun anlamı, bir insanın hükümetle ne kadar az işi olursa o kadar mutlu olacağıdır.
Bernard Lewis / Ortadoğu
Siyasette mutluluk ve bilgelik bulunur mu? Bu soru bugün de tartışılabilir tabii. Muhalefetin mutsuz olması olasıdır ama iktidar da sürekli iktidarı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için sıkıntıdadır. Günlük haberleri birkaç ay takip etmeyi bıraksak ve olayların özetine göz atsak acaba ne kaçırmış oluruz?
Siyasete ve boş gündeme verdiğimiz zamanın sonunda elimize ne geçer?
Yıl bittiğinde elimizde ne kaldığına baktığımızda siyasetten ve boş gündemden elde edeceğimiz bir fayda yoktur. Can sıkıntısı, stres ve kızgınlık gibi istemeyeceğimiz durumlarla karşı karşıya gelebiliriz üstelik. Bir yıl sonunda kaç kitap okuduğumuzu, kaç hikaye yazdığımızı, hangi enstrümanı veya şarkıları çalabildiğimizi söylemek daha keyifli olurdu. Bir yılda spora, sanata ve bilime ne kadar vakit ayırdığımızı konuşmak belki daha yararlı olurdu.
İktidarın ve muhalefetin yapması gereken belki de budur. Vatandaşlarının ekonomik ve kültürel gelişimi için uygun ortamı hazırlamak. Geçmişle kavga etmek veya onu yüceltmek yerine bugüne ve geleceğe bakmak gerekiyor sanırım. Atatürk’ün olduğu söylenen bir söz var: “Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyiniz.”
Aziz Sancar’ın böyle bir açıklaması vardı ve tepki görmüştü. Nobel ödüllü bilimci Aziz Sancar’ın Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesinde (UNEC) düzenlenen “Aziz Sancar-Bir Bilim Fedaisinin Hayat Hikayesi” konferansındaki şu sözleriyle bitsin yazı:
“Politika ile uğraşmayın, ilim yapın ve çok çalışın. Biz temel bilim yapmalıyız, teknoloji değil. İcat yapmamız lazım.”
Not: Algı yönetimi çalışmalarına ve boş gündeme kapılmadan politika takip edilebiliyorsa ve daha mutlu ve bilge olmak için kişi çaba harcıyorsa doğal olarak bir sorun yoktur.
Bir Cevap Yazın