Corona virüsü sonrası ne gibi toplumsal değişimler olabileceğiyle ilgili çok konuşuldu. Bu konuşmalardan biri de Gündüz Vassaf’ın yaptığı kısa bir değerlendirme. Bu değerlendirmede butik kültür diye bir kavramdan bahsetti Gündüz Vassaf. Butik kültür benim çok ilgimi çeken bir konu oldu. Üstelik sadece corona sonrası değil, corona öncesi de inşaa edilmesi gereken bir şeydi butik kültür.
Butik kültür toplumun genel yaşayış biçimi dışında yaşayarak çağın getirdiği bu akıştan biraz uzak kalarak kendi hayat tarzımızı kültür haline getirmek. Videoda (33. dakikadan sonrası) Gündüz Bey’in verdiği örnek avm kültürü örneği. Futbol musabakalarına, konserlere, eğlence yerlerinin açılmasına daha çok var. Bu süreçte daha fazla insan yazmaya ve başka şekillerde üretmeye başlayacak.
Butik kültürler oluşturulursa daha yaratıcı bir toplum ortaya çıkabilir. İnsanlar kendi ekmeklerini kendileri yapmaya başladılar. Bu bir kültür öğesi olabilir, mutfakta daha fazla zaman geçirerek daha farklı yemekler yapmak söz konusu olacak. Hobilere yönelim daha fazla olabilir. Gündüz Vassaf’ın ifadeleriyle:
İçimizdeki cevheri keşfetmemiz için fırsat bu. Sanayileşmiş sanatlar, sanayileşmiş bestseller kitaplar, ödüllü kitaplar, bol reklamlarla pompalanmış filmlere vs fazla şartlandık ve onların mahkumu olduk. Şimdi bu bir fırsat. Toplu yerlere gitmeyip kendi ürünlerimizi ve yaratıcılığımızı ortaya koymak için. Böyle bir olanak var, kullanıp kullanmamak bize kalmış. Bunu yapan bireyler de toplumlar da kazançlı çıkacak.
Bu tüketim patolojisi (avmler) kırılacak uzun bir süre. Gereksiz maddeleri satın almak ve kültür faaliyetlerinin alışveriş merkezlerine gitmek olmasının önü kesilecek. Alışveriş merkezleri yavaş yavaş butik kültür merkezlerine dönebilir.
Butik yaşamlar, zamanlar ve kültürler
Corona bir anlamda kalabalıklardan uzaklaşarak kendimizi dinlememize ve bazı şeyleri değiştirmemiz için imkan verecek. Medya tarafından yönlendirilen kültür yerine kendi butik zamanlarımızı oluşturabiliriz. Arkadaşlarımızla aramızda belki okuma kulüpleri, şarap yapımı, sebze yetiştiriciliği, müzik yapma, tiyatro yazma ya da oynama, bisiklet grupları, sinema günleri, bilgisayar oyunu ya da spor turnuvaları gibi etkinliklerle vakit geçirmeye başlayabiliriz. Corona olmasa da her durumda butik kültür oluşturmak bizim için daha iyi olabilir.
Butik kültür sayesinde “Tüketiyorum öyleyse varım.” anlayışına dayalı kültür ve toplum yaşamı değişebilir. Bu değişim belki de hayatta önemli olanın ne olduğunun yeniden düşünülmesini sağlayabilir. Butik kültürler ya ben ya piyasa kültürü diye seçime zorlamadığı için bir şey kaybedilmeyecek aslında. Belki insanların daha iyi hissetmesini sağlayacak belki de abartılan bir şey olduğu ortaya çıkacak. Acil olan ile önemli olanın ayrımını daha iyi görmemizi sağlayabilir bu süreç. Hayatımız acil ama önemsiz meselelerle çevrilmişken dünya ile aramıza biraz mesafe koyup bakmamızı sağlayabilir bu kendi içimize döndüğümüz zamanlar.
Butik kültür zaten halihazırda yaptığımız bir şey değil mi? Kırsalda yaşayanlar hep butik kültürün içinde? Evet kısmen butik kültüre dahil edilebilecek şeyleri bugün de yapıyoruz fakat bunların sistemli yapılması ve bu duruma daha farklı gözle bakılması fark yaratacak. Kalabalıklardan uzak durmak, kendi içimize yönelmek ve kendi üretkenliğimizin farkına varmak hayata bakışımızı değiştirebilir. Butik kültürler belki yeni bir Rönesans‘a neden olur gerçekten. En azından bireysel bir Rönesans’a.
Butik kültür meselesi hakkında daha çok yazmaya çalışacağım. Sanırım Şiraz Duvarı da bir butik kültür ürünü sayılır.
Bir Cevap Yazın