Mantık biliminde cehver basitçe var olan, varlıkta bulunan şey anlamındadır. At ve insan bir cevherdir. Fakat cehver aynı zamanda atın at, insanın insan olmasını sağlayan en alttaki temel olmalıdır. Atın ya da insanın değişimini sağlayan da cevherin buna imkan vermesi ya da bu olanağa sahip olmasıdır. Cevher atın o andaki hali değildir. Atın henüz gösterdiği, göstermediği belki yüzlerce yıl sonra gösterebileceği imkanı içinde barındıran şeydir. Modern bilimin diliyle cevher tüm mutasyon, adaptasyon ve değişim becerisini içinde saklar. At yok olduğunda onun tekrar doğaya karışması da cevherin bu kabiliyeti içinde barındırması nedeniyledir.
Cevher sadece atın kendisi yani atın maddesi ve görünüşü değildir. Atın kendisi ve atın olabileceğin her şeydir. İnsan henüz insan değilken de cevheri insan olma kabiliyetine sahipti. Biz konuşma nedir bilmezken de cevher konuşma potansiyeline sahipti. Cevher bu durumda hayali bir şey gibi görünse de hayali değildir. O hem şu anda insan olarak karşımızdadır ve binlerce yıl sonraki insanın özelliklerini de içinde tutar. Aslında dikkatli düşünülürse şu fark edilecektir ki insan ya da at cevherin aldığı bir haldir. Cevher varlığın kendisidir ve hem taş hem at hem de insan olma imkanına sahip olan aslında odur.
Araz nedir? Elma tatlıdır ve Ahmet uzundur.
Araz ise çok tartışmalı (araz türleri, ney arazdır ney değildir vs.) bir konu olmakla birlikte cevher gibi doğada madde olarak var olmayan yani hakikati olmayan ama mahiyeti olan kavramlardır. Onlar mevzuya yani konuya yüklenerek var olabilirler. Dayandıkları şey olmadan onlar da olmaz. Örneğin sarışın olmak. Sarışınlık ancak birine yüklenebilir yoksa sarışınlık diye bir şey de yoktur.
Arazları anlamak için özellikle isim cümlelerindeki yüklemlere bakabiliriz. Elma tatlıdır. Ahmet uzundur. Bu cümleleri tek tek ele alalım. Elma tatlıdır. Tatlılık denilen kavram elmaya yüklenmiştir. O ancak bir şeye dayanarak var olabilir. Ahmet’e ise uzunluk denilen “araz” yüklenmiştir. Tek başına uzunluk bir anlam ifade etmez o ancak bir arazdır ve bir şeyde varlığı görülebilir. O zaman biz elma ve insan hakkında konuşurken aslında onun arazları hakkında konuşuruz cevheri hakkında değil. Arazlardan yola çıkarak cevherini anlamaya çalışırız fakat burası hataya çok açık bir alandır. Bu bir pipo değildir. Yani ayı gösteren parmak ayın kendisi değildir. Arazlar cevher hakkında gerçekten bilgi verebilir mi yoksa bu bir yanılsama mıdır? Bu ayrı bir tartışma konusudur.
Zihnin yani dilin yani arazların güvenilmezliği üzerine
Dil dünyayı anlamamızın önünde bir engel olabilir. Dilimizi oluşturan zihnimizdir. Dünyayaı beş duyu organımızla kavrayışımız dili ortaya çıkarır. Doğadaki varlıkları duyumsadığımız için ve o duyulara göre bir kategorilendirme yaptığımız için bizim duyularımızdan kaçan farkları ya da durumları anlayamayız. Salt duyu organlarımıza göre yaptığımız ayrımlar çoğunlukla hatalı olacaktır. Bitkilerin acı çekmediğini düşünecektir duyu organları ile bitkileri kategorize etmek isteyen insan. Bu hatalar o kadar çok olacaktır ki üretilen yanlış bilgi doğru bilgi sayısından fazla olacaktır.
Örneği katı ne demektir? Nötrinolar kayanın içinden hızla geçip gidebilirler. Onlar için kaya katı değildir. Katının anlamı insan için hızla çarptığında kafanı gözünü yaracaksın demektir. Katının anlamı budur ama insan için. Ya da kayanın. Richard Dawkins verir bu örneği. Maddenin kendisi bile tartışma konusuyken arazlar konuyu çok daha dikkatli olunması gereken bir alana taşır. Varlık duyu organlarından gelen verilere göre kategorilendirilirse buradan bir hata çıkar. Ya da varlığın aletler ve ölçümler yoluyla sınıflandırılmasının bile bir zihnin yorumlaması olduğunu kabul edersek buradan bir metafizik çıkar.
Varlığı kategorize etmek, duyu organlarına inanmak ya da zıtlıklar sayesinde anladığımız doğada hiç zıtlık yoktur belki de. Konu görseli Louis Wain isimli ressamın şizofren olmadan önce ve sonra çizdiği kedilerdir. Cehver ve araz meselesini asıl metinler üzerinden anlamak için Dücane Cündioğlu’nun buradaki dersini takip edebilirsiniz.
Bir Cevap Yazın