Devlet Vatandaşlık Hizmeti Aldığımız Bir Şirket Midir?

Yurt dışına göç etme konusu gündemdeki ciddi konulardan biri. Bir süredir böyleydi fakat en son bir muhabirin, 23 Nisan’da bir kız çocuğuna hayalini sorunca aldığı cevap konuyu tekrar gündeme getirdi. Bu konunun şimdi gündeme gelen ve zamanla kaybolacak bir konu olduğunu düşünmüyorum. Liberal demokrasinin kaçınılmaz meselelerinden biri olacak gibi yurt dışına göç etme meselesi.

İnsanlar ülkelerindeki uygulamalardan, hayat pahalılığından, yeterince kazanamamaktan, insan kalitesinden ve insana verilen değerin az olmasından şikayet ediyorlar. Bu şikayetlerden biri ya da bir kaçı insanların başka ülkeye gitmek istemelerine neden oluyor. Dünyanın herhangi bir ülkesinde bu durum ortaya çıkabilir üstelik. ABD politikalarına kızıp Kanada vatandaşlığına geçen insanlar var. Fransa’da değişen vergi yasası, İngiltere’de ise Brexit gibi sebeplerle başka ülkelere doğru milyoner göçleri yaşanabiliyor.

Başka bir ülkede hayat kurmak kişi için bir şeylere kızmak kadar kolay olunca göç konusu gündemden düşmüyor. Bir ülkeden göç etmek elbette sorun değil. Ekonomik sebepler, eğitim, kendini geliştirmek güçlü motivasyonlar. Yalnız şu nokta bana bir sorunmuş gibi geliyor. Ülkeden göç edip ilişkiyi kesmek, eski ülkeyi artık umursamamak durumu. Yurt dışına gitmek ve orada öğrenilenleri ülkeye getirmek ulusların da desteklediği bir tutum. Ülkeyi unutma fikri ise kalbi sızlatıyor.

Sonsuzluk Ve Bir gün filmini bilir misiniz? Yunan asıllı bir şair ülkesinin bağımsızlık mücadelesi verdiğini duyunca mücadeleye destek olmak için Yunanistan’a gelir. Halkını coşturacak, kahramanlık şiirleri yazacaktır fakat hiç Yunanca bilmez. İnsanlardan kelimeler satın almaya başlar şiir yazmak için. Şairi, dilini bile bilmediği Yunanistan’a getiren nedir?

Tek bir ömrüm var ve bana en iyi imkanları sağlayan ülkede yaşamalıyım.

Vatan sevgisi, kültür, dil ve din gibi değerleri nereye koymalıyız? Bu ülkeye bir borcumuz yok mu? Liberal demokrasi bazı kavramları bir parça anlamsız hale getiriyor sanırım. Atatürk acaba I. Dünya Savaşı sonrasında bu karışıklığa hiç bulaşılmaz deyip Fransa’ya yerleşmeyi düşünmüş müdür? Daha başka bir sorunun cevabını düşünelim. Atatürk yurt dışına o zeki Türk gençlerini yollayıp onlara “Ben sizi kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz.” dediği gençler Avrupa’ya kapak atmayı düşünmüşler midir?

Atatürk’le ilgili bir hikaye hatırlıyorum. Türkiye’de petrol arama çalışmaları devam ederken bir uzman gerekir. Atatürk’e ABD’de bir Türk uzman olduğunu fakat oradaki rahatı bırakıp Türkiye’ye gelmeyeceğini söylerler. Atatürk şahsa bir mektup yazar. Mektupta ücret, görev tanımı, imkanlar gibi konular yer almıyordur. Sadece dört kelime vardır. “Memleketin sana ihtiyacı var.” O şahıs çıkar gelir Türkiye’ye. Bir kaynak bulamadım. Belki uydurma bir hikaye kalmıştır aklımda.

Atatürk’ün askeri okullarda okutulmasını zorunlu yağtığı Beyaz Zambaklar Ülkesi‘ndeki şu satırları ciddiye almak gerekir mi, İnsanın memleketine vefa borcu yok mudur?

Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır. Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye mecburdurlar. Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretiniz!

Fransa Fransız kültürünün ürünüdür.

Yurt dışına çıkıldığında kendini o ülkeye ait hissetmek ne kadar kolaydır bilmiyorum fakat ülkenin sizi kendine ait hissetmesi daha zor olacaktır. Fransa Fransız kültürünün bir ürünüdür. Kendi şehirleri, kendi kültürler kendi sanatları yüzyıllar içinde oluşmuştur. Fransa’da yaşıyor olmak bu kültürün çocuğu olunduğu anlamına gelmez. Büyük devletler, büyük medeniyetler ve büyük şehirler kurmuşlar. Sanıyorum bunları kurmak daha önemlidir, ortağı olduğunu düşünmek değil. Vatan belki gerçekten de annemizin, babamızın mezarlarının olduğu yerdir. Sanıyorum mücadelemiz burada olmalıdır.

Eğer bunların bir anlamı yoksa, devletler vatandaşlık hizmeti aldığımız şirketlerse ve parası olan müşteri istediği şirketi seçebiliyorsa tüm anlamları yeniden inşa etmek gerekir sanırım. Öyleyse daha iyi ekonomik koşullar karşılığında bir ABD eyaleti olmayı sorun etmemek gerekir. Böyle bir imkan olsa bile bu teklif bizi rahatsız eder. İnsan bir homoekonomikus değildir. İyi ki de değildir.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: