Düşünce deneyi zihin jimnastiği imkanı vermesinin yanında deneyin ulaşabileceği bazı sonuçları ortaya koyabilmesi bakımından işe yarar bir etkinlik. Sadece düşünce deneylerindeki çelişkiler nedeniyle kuramları iyileştirmek ya da deneyin sonucunda neyi aramamız gerektiği ile ilgili seçenekleri daraltmak mümkün.
Darwin doğal seçilimin bireysel değil, kitlesel olması gerektiğiyle ilgili bir düşünce deneyi sayesinde evrim kuramıyla ilgili düzeltmeler yaparak kuramını geliştirmişti. Galileo yukarıdan bırakılan büyük ağırlıklı topun mu yoksa küçük ağırlık topun mu önce düşeceğini önce kafasında tasarlamıştı. Topların birbirine iple bağlandığını düşününce düşen topların ağırlığının hem artması hem de azalması gerektiği gibi bir çelişkiyi gördüğünden topların ağırlıkları ne olursa olsun aynı anda düşmesi gerektiğini düşünsel olarak çıkarmıştı.
Düşünce deneyleri bilimin en ciddi konularıyla ilgili olduğu gibi eğlence için de toplum bilimleri için de oluşturulabilir. Einstein gibi isimler tarafından da oluşturulmuş sayısız düşünce deneyi örneği vardır. Fizikle, psikoloji ya da teoloji ile ilgili düşünce deneyleri oluşturmak mümkündür ve tartışılan konuyu keyifli hale getirebilirler. Bu yazıda biri teoloji ile ilgili diğeri ise fizik ile ilgili iki düşünce deneyini ele aldım.
Katolik Yamyam ve ölümden sonra dirilme sorunu
Katolik Kilisesi’nin resmi filozofu Thomas Aquinas diğer teologlarca görmezden gelinen bir problemi uzun uzun tartışır. Tamamen insan etiyle beslenen ve insan etinden başka bir şey yemeyen bir kabile hayal edelim. Bu kabiledeki her anne baba sadece insan eti yemişlerdir ve çocukları da bu şekilde beslenmiştir. Peki bu yamyam öldükten sonra nasıl dirilecektir?
Tüm insanlar öldükten sonra bedenleri tekrar oluşacaksa bu yamyamları oluşturan her hücre başka insanlara ait olduğundan ortada bu yamyamlar kalmayacaktır. Çünkü o bedeni oluşturan parçalar sahiplerine döneceklerdir. Bir adım daha ileri gidelim. Eğer yamyam yine de cezalandırılacaksa aslında yanan ya da cezalandırılan beden diğer insanların parçaları olacağından dolaylı olarak onlar cezalandırılmış olmayacaklar mıdır?
Bu düşünce deneyi bize bir fikir verebilir mi? Belki bir fikir vermez ama öldükten sonra bedenlerin değil başka türlü bir diriliş türünün olmasıyla ilgili yeni kapılar açabilir. Elbette bu açılan kapılar doğrudur demek değildir bu, sadece konuya dair kavrayışımızı ya da problemin tam anlamıyla tanımlanmasını sağlayabilir.
Gökyüzü neden karanlıktır ya da büyük projeksyiona hazır mıyız?
Eğer evren sonsuz büyüklükteyse ve bizim uzayımız bile evrende çok az yer kaplayan bir şeyse, güneş minik bir yıldızsa ve güneşten binlerce kat büyük ısı ve ışık kanyakları varsa neden geceleri gökyüzü karanlıktır? Bu kadar büyük ve bol yıldızların olduğu bu evrende geceleri gökyüzü nasıl böyle karanlık kalabilir?
Bu sorunun cevabıyla ilgili çürütülebilir ve çürütülemez yanıtlar vermek mümkündür. Aklınıza bir tanesi geliyor mu? Bu cevaplardan birisi evrenin genişlemesi nedeniyle yüksek ışığa sahip yıldızların bizden uzaklaşıyor olması cevabı verilebilir. Diğer bir mantıklı cevap ise evren en başından beri var olsa bile uzay 15 milyar yıl önce ortaya çıktığı için henüz o büyük yıldızların ışıklarının bize varmıyor olması ihtimalidir. Işık o kadar uzun bir yolu katederek dünyamıza ulaşacaktır ki henüz buraya gelmeyi başaramamıştır.
Gökyüzü neden karanlık değildir sorusu sorularak sadece zihinle bazı cevaplara ulaşılmıştır. Bu zihinle ulaşılan bazı cevapların asrın en önemli bilimsel keşiflerinin peşine düşmeyi sağlaması önemlidir. Evrenin genişlemesi ve sonradan ortaya çıkması ihtimalini düşünmemizi sağlamıştır.
Felsefi ve bilimsel düşünce deneyleriyle ilgili bu örnekleri Witgenstein’ın Böceği kitabında gördüm. Kitapta çeşitli düşünce deneyleri yalın bir anlatımla ele alınmış. İlginizi çekiyorsa buradan inceleyebilirsiniz.
Bir Cevap Yazın