İhsan Oktay Anar ve Romancılığı

İhsan Oktay Anar’ ın Yaşamı

1960 yılında Yozgat’ta doğan Anar 1974 yılından beri ise İzmir’de yaşamaktadır. Yazarın ataları Kazan’dan 1893’te İstanbul’a gelmiştir. Yazarın büyükbabası İstanbul’a yerleştikten sonra soyadı kanunu ile beraber Anar soyadını almıştır.

Bu soyadının hikâyesini İhsan Oktay Anar şöyle anlatır: “Anar soyadını amcam bulmuş. Amcam bir Rum kadınına âşık olmuş, kadın ona karşılık vermemiş ve ‘seni hiç unutmayacağım, daima anacağım’ anlamında Anar soyadını seçmişler.” (1 ahmet.koçoğlu.röp.)

İhsan Oktay Anar, babasının mesleği gereği ilk ve ortaokulu İstanbul’da okumuş, lise çağlarında İzmir’e gelmiştir. Burada Karşıyaka Erkek Lisesi’ne başlamış ancak tamamlayamadan okuldan atılmıştır. Atılma nedeni ise devamsızlıktır. Bunun nedeni ise kütüphanede geçen saatler. Bunun üzerine yazar, lise eğitimini akşam lisesinde tamamlar. Lise eğitiminin ardından Ege Üniversitesi Felsefe bölümünü kazanan Anar, ardından yüksek lisans eğitimini de aynı üniversitede tamamlamıştır.

İhsan Oktay Anar medyada çok fazla görülmeyen ve pek röportaj vermeyen birisi olduğundan hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Okuduğum kısıtlı röportajında ise benim hissettiğim hava genelde kaçamak cevaplar verip soruları savuşturması şeklinde. Eşinin verdiği röportajda da İhsan Oktay Anar hakkında: genelde çok konuşkan olmayan iç dünyasında yaşayan birisi tanıtılıyor. Anar hakkında diğer önemli bir husus ise pek çok alanla ilgilenen birisi olmasıdır. Resimden, müziğe, zaten kendi alanı olan felsefeden tarihe ve biyolojiye kadar pek çok uzmanlık isteyen alanla ilgilenmektedir. Bu havayı yazdığı kitaplarda da sezmekteyiz.

İhsan Oktay Anar’ın Sanat Anlayışı

Postmodern bir anlayışa sahip olan Anar bu yapıyı tarihle sentezlemektedir. Bu noktada postmodern romancılığın ne demek olduğu ile ilgili şu alıntıya bakmak faydalı olacaktır.

” Postmodern düşüncenin her türlü ayırma va sınıflandırmaya karşı çıkma isteği sanatçılarca çeşitli biçimlerde aktarılmaya çalışılır. İmgelerin, sözcüklerin yinelenmesi, parodi, pastiş (değişik aktarma biçimlerinin aynı yapıtta birlikte kullanılması), metinlerarası veya bir metnin içinden dış dünyaya göndermeler yapılması, anlam birliğini yadsıyan, anlam kayganlığını vurgulayan göstergelere yer verilmesi postmodern anlatılarda sık sık görülür.” (Doltaş 2003: 27)

Anar romanlarındaki karakterler başlı başına kahramanlaştırılacak kişiler değillerdir fakat toplumun sıradan insanları olduğunu söylemek de doğru olmaz.

Mekânı İstanbul’un Osmanlı dönemindeki o ortamında oluşturur. Roman kahramanlarına o dönemin havasını soluturken okuyucuya da o dönemi yaşatır. Okuyucu kendini birden İstanbul’un sokaklarında görür, hatta o kahramanlarla karşılaşır ve onlarla konuşur. Eserlerindeki tarihi atmosfer dil ve üslûbunda da görülür. Yazar eserlerinde oyun oynar ve bu oyuna okuyucuyu da dahil eder. Anar’ın eserlerindeki derin yapı her sayfada kendini hissettirir.

Sadece zevk aldığı şeyleri yaptığını, çalışmanın ıstıraplı bir şey olduğu düşünüldüğü için buna çalışmak denemeyeceğini belirten Anar’ın romanlarındaki en dikkat çekici özelliklerden biri mizahî anlatımıdır. Bunlarda kişi, olay ve durumların ideal olandan uzaklaştırılarak kusurlu ve komik hale getirilmesi, trajik veya korkunç olanın bile gülünçleştirilmesi söz konusudur.

Eserlerinde mistik, fantastik ve büyülü bir atmosfer oluşturan sanatçı gerek dil, gerekse içerik, gerekse kullanılan teknikler bakımından özgün eserler ortaya koymuştur. Alegorik diyebileceğimiz bu metinlerin derin yapısı kuşkusuz belli bir birikimin sonucudur. Eserlerindeki felsefî derinliğin yanı sıra mistik ve tasavvufi unsurlarla da dikkat çeken yazar birçok kaynaktan beslenmiştir.

Belli Bir Sanat Akımına Göre Mi Yazmaktadır?

Yazarken metodik olmadığını, sanatın doğrudan bir ifade şekli olduğunu ve sanatçın gördüğü her şeyden ilham alabileceğini savunan İhsan Oktay Anar, kendisinin bir kuram ya da akım doğrultusunda yazmadığını söyler. Ona göre sanat eserleri bir reçete ile yazılamaz. Buna karşılık Anar’ın eserlerine dikkatle bakıldığında, onların belli bir akım veya kuramın ilkelerine bağlı kalmasa da oldukça metodik bir çalışmanın ürünü olduklarını söylemek mümkündür. Romanları ilhama dayalı olmaktan çok, geçmişten günümüze Türk ve dünya edebiyatlarındaki yazma geleneğini çok iyi bilen ve bu geleneğe yeni katkılarda bulunabilen plânlı, programlı bir zihnin ürünü görüntüsü çizer.

İhsan Oktay Anar’ ın Yayınlanmış Eserleri

  • Puslu Kıtalar Atlası (1995)
  • Kitab-ül Hiyel (1996)
  • Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri (1998)
  • Amat (2005)
  • Suskunlar (2007)
  • Yedinci Gün (2012)
  • Galîz Kahraman (2014)

Kaynakça

Necmiddin ÇOKLUK, İhsan Oktay Anar ve Romanları Üzerine Bir İnceleme, Yüksek Lisans Tezi

İhsan Oktay Anar, Hayatı-Eserleri-Sanatı, Yüksek Lisans Tezi, Ahmet KOÇAKOĞLU

İHSAN OKTAY ANAR’IN ROMANLARI, Gülseren ÖZDEMİR , Doktora Tezi, İzmir-2013

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.078 aboneye katılın