Kinizm bedensel hazları reddeden felsefi bir öğretidir. Öğreti derinliğinden ziyade bir tarzı hayattır. Çok az giyinme, çoğu zaman sadece ekmek ve su tüketme, dilenerek yaşama, evliliği ve çocuk yapmayı reddetme, toplumun ahlak kurallarını reddetme bu hayat tarzını benimsemiş kiniklerin ortak özelliklerindendir. Kinik köpek anlamındadır ve yaşayış yarzlarından dolayı onlara köpeksiler denmiştir. Onlar da bu ismi benimsemişler ve kendilerine köpek demişlerdir.
Malı mülkü, bedensel istekleri yok etmeye çalışan kiniklerin düşüncelerini anlamak için öğretilerinin içeriğine bakmak gerekir. Kinikler insanların ihtiraslarının kölesi olduğunu ve bu ihtiraslardan uzaklaşarak özgür olunabileceğini söylerler. İhtiraslardan kurtulmak için maldan mülkten vazgeçmek gerekir. Böyle özgürleştirirler birini kinikler. Peki bu maldan mülkten vazgeçme den önemlidir? Çünkü Tanrı hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Hiçbir şeye ihtiyaç duymayan tanrılara yaklaşır. Kinik üç beş parça eşyaya sahiptir sadece. Bir çobanın eliyle su içtiğini görünce çanağını da kırar, ihtiyacım yok diye.
Maddiyattan ve ihtiyaçlardan arınma kinik yaşam tarzı için çok önemlidir fakat bunun yanında onlar toplumsal kuralları da alaya alır. Herkesin içinde ilişkiye girerler ya da giriyormuş gibi yaparlar. Halkın değerlerine saygı göstermezler. Dionysoscu bir kültür karşıtlığı söz konusudur onların yaşamında. Hatta kiniklerden biri Pers diyarına gittiğinde orada hiç giyinmeyen bir insan grubundan bahseder. Bunlar kıyafet bile giymezler.
Bazı önemli kinikler : Antisthenes , Diogenes, Krates ve Bion
En meşhur kinik Diogenes kabul edilir. Sinoplu Diogenes fıçı içinde yaşayan, İskender’e gölge etme başka ihsan istemez diyen meşhur Diogenestir. Diogenes’in hocası ise yani onu özgür bırakan kişi ise Soktates’in öğrencilerinden birisi olan Antisthenes’dir. Sokrates’in ölçülü olma tavsiyelerini dinler. Onun sohbetlerini dinlemek için kmlerce yol yürürdü. Platon’dan nefret ederdi. Kinizim Sokrates’in manevi gücü ve tutkulara karşı direncinden çıkmıştır demek yanlış olmayacaktır. Antisthenes görünsün diye delik kıyafetini Sokrates’e gösterince, Sokrates ona kibrinin gözüktüğünü söyler.
Kinizmi yaygınlaştıran kişinin ise Diogenes olduğu kabul edilir. Fıçısının içinde yaşayıp gündüz fener ile dürüst bir insan arayan Diogenes. Kalpazanlık yaparken yakalanır. Defalarca köle olarak satılır. Elde en çok onunla ilgili metinler vardır. İnsanların içinde kendini tatmin eder. Keşke karnımı da ovuşturarak doyurabilsem der. Her başına gelen şeyi sakin karşılar. Böylece kader ona ne kadar saldırsa da isabet ettiremez. Çünkü umursamaz. Kuru toprağın üstünde yatar ve kapı önlerinde sabahlardı. Ölüme ve gömülmeye önem vermezdi.
Krates’in zengin olduğu halde servetini dağıtarak kinizmi kabul ettiği söylenir. Çocuğuna yüklü miktarda bir servet bırakır şunları söyleyerek: “Eğer çocuğum bir filozof olursa bu servete ihtiyaç duymayacak bunu ona vermeyin fakat sıradan bir insan olursa bu serveti ona verin.” Krates zenginlikten kinizmi kabul ettiği için diğerlerinden farklıdır. Evlenmişti ve çocuğu vardı. Karısı Hipparchia da bir kinikti. Kinikçe birlikte yaşamışlardı. Krates kamburdu ve evlenmeden önce Hipparchiaya soyunup kendini gösterdi. O yine de onunla evlendi. (Yazıdaki görsel Krates ve Hipparchia’nın tablosudur.)
Bion ise bir başka kinikti. Kinik öğretilerinin en güzel sözleri belki de onun tarafından söylenmişti. Kinik Kerkidas da zengin bir aileden geliyordu. Politikacı, diplomat ve yüksek rütbeli asker olarak hizmetler vermişti.
Bir kinizm eleştirisi
Kiniklerle ilgili çağdaşları tarafından çok ciddi eleştiriler yapılmıştı. Ulu orta ilişkiye girmenin ya da bu edepsizliklerin neye faydası vardı? Kinikler az bir eşya bile olsa bu işlerin yapılmasına ihtiyaç duymuyor muydu? Eğer toplumda herkes kinikler gibi yaşasaydı toplum ne hale gelirdi? Diogenes’in edepsizliklerinin ün kazanmak dışında ne gibi bir amacı ya da faydası olabilirdi? Bu ve bunun gibi eleştiriler kiniklere çağdaşlarınca yapılmıştı. Bu eleştirilerde de haklılık payı vardır elbet.
Kinikler bilgece sözler söylemişti ama bu sözler herhangi bir zeki insanın söyleyebileceği sözlerdi. Bilgelikleri kinikliklerinden gelmiyordu. Kiniklikten vazgeçen filozoflar da vardı. Kinikler daha az şeye ihtiyaç duymak ve tanrılara yakın olmak istiyorlardı fakat tanrı inançları da esasında tartışmalıydı. Özellikle Diogenes sürekli zenginlerin mallarının boşa gittiğinden onlardan filozofların faydalanamadığından bahseder. Başka insanların da kinik olması için uğraşırlar, onları özgürleştirmek isterler. Diogenes yine kinikliğin ün getirdiğinden bahseder. Ün vurgusu rahatsız edicidir Diogenes’de.
Diogenes kadınlardan nefret eder. Özellikle güzel kadınlardan. Mal mülkten nefret eder. Kendisinin kalpazanlık suçundan yakalandığı ve sürgün edildiği hatırlanmalıdır. Nefret ve eleştiri gizli hayranlığın bir sonucu olarak Diogenesde ortaya çıkmış olabilir mi? Nietzsche o keskin gözlü filozof ahlakın ve değer sisteminin nasıl yaratıldığını görmüştü. Kölenin değer sisteminin ne denli yalan olduğunu biliyordu. Diogenes için bu eleştiriyi yapmak kolay olsa da Krates bu noktada biraz daha farklıdır hakkında anlatılanlar doğruysa. Sahip olmadığın şeyi reddetmek kolaydır ve dışardan komik görünür. Hiçbir zaman malk mülk sahibi olamamış bu köle çocuklarının kölelikten hiç olmaya doğru kaçışlarını anlamak kolaydır belki ama Krates öyle değildir.
Kültürün yapaylığını ve bu büyük kurmacayı görebilir filozoflar. Kimileri buna dayanamayıp onu tamamen de reddedebilirler. Yine de acaba bu kadar uç olmak ve diğerlerinin gözüne bir şeyleri sokmaya çalışmak gerekir mi? Sokratesin ölçülüğü kafi değil mi? Neden kinizm başka bir hayat tarzından daha anlamlı olsun? Kinizm yok edilemeyen istencin kendini başka bir şeye dönüştürerek bireyi hastalandırması mıdır yoksa hayatın anlamsızlığı karşısında kültür denilen bu öğretilere gülüp geçmek midir? Yoksa bu ikisi de sadece bir yorum mudur?
Not: Konu hakkında daha fazla bilgi için Köpeklerin Bilgeliği kitabını okuyabilirsiniz.
Bir Cevap Yazın