Bernard Shaw, Sezar ile Kleopatra’da Britanyalı Britannus’u şöyle tanımlıyor: “Barbarın biri. Kendi aşiretinin, kendi adasının göreneklerini, törelerini doğa kanunları sanır.” Bu söz kültür nedir ve kültür kodu nedir sorularıyla yakından ilgili. Kültür dediğimiz şey bizi o kadar sarar ki onun bir bakış açısı olduğunu görmez, doğa kanunu olduğunu sanırız.
Kültürün ne olduğunu anlamak için ne olmadığını anlamak yararlı olacaktır. Kültürün ne olmadığını anlamak için Zygmunt Bauman’dan bazı alıntılar yapacağım. Kısa boylu birini gördüğümüzde gösterdiğimiz tepkiyle kilolu birini gördüğümzde gösterdiğimiz tepki farklıdır. Boyu kısa olduğu için kimseyi suçlamazken aşırı kilolu olduğunda bunun onun suçu olduğunu düşünürüz. “Bu fark insanın neler yapıp neler yapamayacağına olan inancımızla ilgilidir. Bunlardan birine doğa, diğerine ise kültür deriz.”
Kişinin kilosunun ne olması gerektiğine kültür sonucu karar veririz. İdeal kiloya ve boya içinde bulunduğumuz kültür karar verir. Zamandan zamana ve toplumdan topluma farklılık gösterebilir. Zygmunt Bauman tarafından yazılan bazı açıklamalara bakalım.
Kültürün diğer özelliği ise insana aslında o farkında olmadan dayatılmasıdır. Kültür bir anlamda görülenin devam ettirilmesi artık sorgulanmaması demektir. Kulak yerine dudakların boyanması ve yerel adetler bununla ilgilidir.
Kültürün doğa kanunu kılığına bürünmesi toplumun ortak çabasıyla olur. Doğa kanunu kılığına bürünmüş kültür aslında olası düzenlerden sadece biridir.
Biliyoruz ki, tek bir kültür değil, kültürler vardır. Ve eğer kültür, çoğulluğu içinde düşünülebilirse, doğa gibi kabul edilemez. Hiçbir kültür doğa gibi koşulsuz itaat bekleyemez. Olası çok sayıdaki düzenden yalnızca biridir. Onun doğru düzen olup olmadığından emin olamayız. Hatta onun birçok alternatifinden daha iyi olup olmadığını da bilemeyiz. Onu dikkatimizi çelmeye çabalayan öteki düzenlere neden tercih etmemiz gerektiğini bilmeyiz.
Kültür ve doğa kanunu arasındaki farka şöyle bir açıklama getirmek yanlış olmayacaktır sanırım. İnsan kültürün kabullerinin dışına çıkabilir fakat doğa kanunlarının dışına çıkması söz konusu değildir. Örneğin nikahsız biriyle yaşamak bir kültürel olarak kabullenilemeyecek bir durum olabilir fakat kişi isterse bunun dışına çıkabilir. Bir toplum diğer toplumların iğrenç bulduğu besinleri tüketebilir. Ama bir insan uçamaz. Taş yiyemez. İnsanın uçamaması veya taşı besin olarak kullanamaması doğa kanunudur.
Kültür doğa kanunlarının aksine inşa edilebilir.
Aynı şekilde, böyle bir strateji izleyen sosyoloji idarecilerin bakış açısını benimsemek, toplumu “tepeden” bir manipülasyon nesnesi, ona verilmek istenen biçime daha kolay uyum sağlayıp girebilmesi için iç yapısının daha iyi öğrenilmesi gereken sert materyal olarak görmek zorunda kalmıştı.
Kültür Kodu
Kültürdeki her bireyce aynı/benzer anlamlara gelen imgelere kültür kodu denir. Kültür kodu kavramının tanımını şu şekilde yapar Zygmunt Bauman:
Özgün, verili bir düzen (yani kültür) artık genelde düzenle eş anlamlı olarak algılanır. Bu şaşırtıcı “örtüşme”yi, sosyal gerçekliğin yapıları ile kültürel olarak belirlenen davranışın yapılarının denkliğini temin eden düzeneğe kültür kodu denir. Kodu “bilen” kimseye aynı zamanda iki yönden mesaj verilir. Bir kavşaktaki trafik ışıkları bu iki yönlülüğe iyi bir örnek oluşturur. Kırmızı ışık sürücüye önündeki yolun kapalı olduğunu bildirir. Bu ışık aynı zamanda sürücüleri araçlarını durdurmaya da sevk eder ki böylelikle önündeki yolu o yönden gelen trafiğe gerçekten kapatır ve çapraz yolu açan yeşil ışığın verdiği bilgiyi doğrular. Elbette kod ancak verili bir oluşum içindeki tüm kişiler benzer bir kültürel eğitimden geçmişlerse iş görür.
Özetle kültür kodu, kodun anlamının taraflarca bilinmesi sonucu iş görür. İyi bir vaiz istediğinde karşındaki insanları ağalatabilir veya coşturabilir söyledikleriyle. Bunun nedeni karşısındaki toplumun kodunu bilmesidir. Onlarda etki uyandıracak kavramlar ondandır. Kültür kodlarını çözümlemekten bugün ekonomide ve politikada ciddi şekilde yararlanılmaktadır. Bunun etkili bir örneği Clotaire Rapaille’in Kültür Kodu kitabında anlattıkları. Yazar kültür kodları kavramını reklamcılık ile birleştirerek bu alanda büyük başarılara imza atmış bir isim.
Yazar kitapta ülkelerin çeşitli kültür kodlarını açıklıyor. Bunu yaparken de o ülkede hangi kelimeye hangi anlamın yüklendiğini inceliyor. Örneğin araba kelimesinin kültür kodu ABD için kimlik, (Araba onu kullananın kişiliğini yansıtır.) Almanya için ise mühendisliktir. Şirketler bu ülkelerde pazarlama yaparken bu kodları dikkate almalıdırlar.
Ülkeler de benzer biçimde kodlara sahiptirler. Kodlar ekonomide, siyasette, ilişkilerde kısacası her yerdedir. Örneğin Amerika’nin kendisine atadığı kod, RÜYA kelimesidir. Fakat diğer uluslar kendilerine daha değişik kodlar vermişlerdir; Meselâ Almanlar ülkelerine DÜZEN (order, ordnung), Fransiz’lar ülkelerine FİKİR, İngiliz’ler ise ülkelerine KAST kodunu biçerler.
Kültür Kodu kitabı hakkında benim de alıntılar yaptığım bu harika yazıya göz atabilirsiniz. İlk baştaki alıntıları yaptığım Sosyolojik Düşünmek kitabı için ise buraya bakabilirsiniz.
Bir Cevap Yazın