Küreselleşme Nedir? (Artı ve Eksileriyle)

Küreselleşme nedir? Olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir? Küreselleşme büyük ölçüde ekonomiyle ilgili kavramdır. Dünyanın bir köy haline gelmesi, her yerin ve her şeyin ulaşılabilir olması, bir anlamda da her yerin tek bir yere dönüşmesidir. Mal, hizmet ve paranın dünyada rahatça dolaşmasıdır.

Küreselleşme gelişen iletişim, ulaşım ve bankacılık teknolojilerinin sağladığı bu yüzyılın bir sonucudur. Artık dünya ülkeleri tek bir köyün mahalleleri gibi birbirine bağlı, birbirine yakın ve sıkı ilişkilere sahiptir. Küreselleşme çok alt çerçeveye sahip olduğu için örnekler üzerinden gitmek daha doğru olacaktır.

Küreselleşme henüz tamamlanmış ve tamamlanma noktası olan bir süreç değildir. Toplumlar daha birbirlerine ne kadar entegre olabilirler bir cevabı yoktur. Ekonomi alanındaki küreselleşme, artık şirketlerin patronlar tarafından değil hissedarlar tarafından yönetilmesi ve bankacılık işlemleri sayesinde paranın ulus devletleri aşarak serbest kalmasıyla çok uluslu şirketleri doğurmuştur. Bu çok uluslu şirketler tüm dünyadan hissedarlar bulmuş ve dünyanın tek bir köy gibi benzer ürünler kullanmalarını, benzer deneyimler yaşamalarını sağlamıştır.

Küreselleşmenin olumlu yönleri

Tüm bu süreç paranın bir şekilde dünyada daha çok dolaşmasına ve alt gelir grubuna sahip ülkelerin standartlarının yükselmesine imkan vermiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark azalmıştır. Biriken sermayenin dünyaya yayılması kredi ve yatırımların artmasını sağlamış yeni iş imkanları doğurmuştur. Küreselleşme farklı tür iş imkanları da ortaya çıkarmıştır. Örneğin bir Çin’li bir mobil oyun yapıp uygulama marketlere koyarak ya da gelişmiş Batı ülkelerinden birileri için iş yaparak kendi ekonomisine göre ciddi gelirler elde edebilmektedir.

Hollywood filmleri, Apple Music ve Spotify, aynı şarkıcıların tüm dünyada dinlenmesi, aynı restorantlardan yemek yememiz, aynı marka telefonları, kıyafetleri ve ayakkabıları giymemiz küreselleşmenin bir sonucudur. Bu çok uluslu şirketler birkaç ülkede merkezler kurarak ulus üstü imkanlara sahip olmuşlardır. İtalya merkezli bir şirket ABD’de bir ürünü tasarlatıp, Vietnam’da ürettirebilir. Çin sağladığı ucuz işgücü sayesinde dünyadaki önemli üretim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Ürün ve hizmetlerin standartlaşması kalitenin belli bir seviyeye gelmesini sağlamıştır.

Gelişmekte olan ülkeler yine bu çok uluslu şirketleri çekmek için kendi hukuk ve ekonomi sistemlerini düzenlemeye başlamışlardır. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konularda adımlar atarak kendi vatandaşlarının yaşam kalitesini de arttırmışlardır. İnsanlığın ortak değerleri söz konusudur artık. UNESCO ve UNICEF gibi kurumlar da bu küreselleşmenin bir sonucu olarak değerlendirilebilir.

Küreselleşmenin olumsuz yönleri

Ulus devletlerin çıkarları ile çok uluslu şirketlerin çıkarları çatışabilmektedir. Şirketler merkezlerini, paralarından daha az vergi alan ülkelere taşımışlar, vergi cennetleri ortaya çıkmıştır. Ülkelerin vergilendiremediği büyük miktarda para söz konusudur. Bu paralar ulus devletlere girmemektedir. Örneğin Google, Facebook ve Twitter gibi önemli şirketler vergi oranları az olduğu için İrlanda merkezlidirler.

İşsizlik de kürselleşmenin bir sonucudur. İşgücü ve hizmetler birbirine karışmaya başlamıştır. Bir İngiliz mobil operatörüyle sorun yaşadığı zaman müşteri hizmetlerini aradığında Hindistan’da yaşayan birileriyle işini halledebilir. Özellikle yazılım alanında işgücü piyasası değişmiştir. Şirketler yazılım işlerini daha yetenekli ama daha ucuza çalışan insanlara yaptırma imkanını bulmuşlardır.

Küreselleşmenin zararlı yönlerindan bazılarına şunlar da örnek verilebilir: Yerel sermaye güç kaybetmiş, çok uluslu şirketler güç kazanmıştır. Sermaye sahipleri ucuza yetenek ve beceri bulmuş, hatta makineleşmeye erişmiş bu da işsizlik ve orta sınıfın yok olması, zenginliğin belli bir kesimde toplanması gibi sorunlara yol açmıştır. Bu sorunlar tam anlamıyla küreselleşmeye mal edilemese bile küreselleşmenin kapitalizmin çocuğu olduğu kabul edilmektedir. Yoksul sayısı çok ciddi rakamlara ulaşmıştır.

Toplumlar renklerini kaybetmeye başlamışlardır. Eski yerel mimarinin yerini standart mimari almıştır. Kapitalizmin mabedleri sayılabilecek rezidanslar ve alış veriş merkezleri tüm toplumlarda benzer yapılarla ortaya çıkmıştır. Artık şehir kültürü ve mimarisi tüm dünyada yerini “modern” mimariye bırakmıştır. Şehirler birbirinden ayırt edilemez hale gelmiştir. Yerel mutfakların önemi azalmıştır. Başka kültürlerin yemekleri birbirlerinin mutfağına girmiştir. Tabii bu çift yönlü olmuştur. Bir Meksikalının pizza yemesi gibi bir İtalyan da tako yemeye başlamıştır.

Gelenek görenek ve kültür değişmeye başlamış, bu değerler internet ve televizyon etkisiyle aşınmaya başlamış yeni bir ortak kültür ortaya çıkmıştır. Esasında bu ortak kültür baskın olanın kendi kültürünü istemli ya da istemsiz pazarlamasıdır. Bu kimlik bunalımına, kültürel değerlerin erezyonuna sebebiyet verebilmektedir. Kültür emperyalizmi kavramı değişerek gündeme gelmiştir.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
%d