Liyakat TDK’ye göre bir işe uygunluk ve yaraşma durumu. Liyakat sahibi dendiğinde ise bir işi yapmaya yeteneği olma durumu ifade edilir. Basit bir örnekle bir otel için müdür alınırken birkaç yabancı dil bilmesi, insan ilişkilerinde iyi olması, önceki deneyimler vs gibi becerileri göz önünde bulundurulur. Örneğin bir yazılımcı aranıyorsa işe alınacak olan yazılımcının birkaç programlama dilini bilmesi, ekip çalışmasına yatkın olması ve örnek çalışmalarını göstermesi beklenir. Burada hem otel müdürü için hem yazılımcı için ortak olan işlerini iyi yapabilmeleri için sahip oldukları yeteneklerdir.
Liyakat beceridir ve her iş için farklı beceriler gerekebilir. Liyakat nedir? sorusu yerine bu iş için liyakat nedir? sorusunu sormak daha doğru olabilir. Bu becerilerden birisi üniversitede ilgili eğitimi almış olmak, dil bilmek, ilgili yazılımları kullanabilmek vs olabilir. Liyakatın zıttı ise nepotizmdir. Nepotizm görevlerin dağıtımının liyakata yani beceriye göre değil birilerine yakın olmaya göre dağıtılmasıdır. Nepotizm ve liyakatın göz ardı edilmesi kamu vicdanını yaralar. İslam kültüründe liyakatı vurgulamak için “Emaneti ehline veriniz.” anlayışına gönderme yapılır.
Liyakat kavramı beceriyle ilgilidir. Eskiden becerilerin bir önemi yoktu. Kişinin hangi aileden ya da hangi toplumsal sınıftan olduğu görevlerin dağıtımındaki en önemli etkendi. Önce ordu sonra hukuk, tıp, muhasebe, eğitim; eninde sonunda hepsi liyakatı öncelemeye başladı. Liyakatın, hataya yer vermenin en feci sonuçları doğuracağı orduda uygulanmaya başlaması ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.
XVII. yüzyıl sonlarında kurulmuş olan St. Cyr gibi askeri akademiler genç subaylara balistik hesaplama yapmaya yetecek kadar matematik öğrenme zorunluluğu getirdi. Askeri akademiler ilk kabiliyet testlerini yaratarak yenilendi; XVIII. yüzyıl için radikal bir yenilikti bu. Hem St. Cyr hem de Prusya askeri akademisinde uygulanan bu testlerde hile yapılamazdı, test edilen insanlar isimlerle değil, numaralarla gösteriliyordu. Kişinin beyninin içindekilere dair, kişisel olmayan bir karar veriliyordu. Bu yüzden test bir bireyin ne kadar ehil olduğunun görece objektif, ait olduğu aileden ya da sahip olduğu bağlantılarından kesinlikle daha objektif, bir ölçümünü sağlıyordu.
Yeni Kapitalizmin Kültürü / Richard Sennett
Liyakat Ve Toplumsal Eşitsizlik
Yeteneğin birincil öneme sahip olan şey olması meritokrasi anlayışının getirdiği bir durumdu. Liyakat yeteneği olanın hiyerarşiyi atlayarak yükselmesi demekti. Toplumsal konumların babadan oğula geçmesini kabullenmemekti. Michelangelo hamilerinden dehasına boyun eğmelerini istedi; ona mevki kazandıran yalnızca dehasıydı. Cellini de aynı şekilde davrandı. Birinin emekli olmasını beklemeden hiyerarşide bir sıçrama yaptı. Yeteneğin sivrilmesi liyakat düşüncesini güçlendirdi.
Liyakat ile ilgili bir tehlikeden söz etmek gerekir. Liyakat becerinin önemsenmesidir fakat eğer liyakat insanların kendilerini değersiz ya da önemsiz hissetmeleri için bir koz olarak kullanılamaz mı? Örneğin müşteri temsilcisi olmak için veya hostes olmak için gerekli liyakat nedir? Bir işi doğru yapmak için gereken bazı beceriler vardır elbette fakat bunun sınırı nedir? Bir hava yolu şirketi yüz hostes alacaksa yüz birinci hostes liyakatsız olduğu için dışarda bırakıldığını düşünebilir fakat eğer hava yolu iki yüz hostes almış olsaydı böyle bir durum oluşmayacaktı.
Belli becerilere sahip olan her insan o işi yapabilir fakat sistem liyakatı bir silah olarak kullanıp insanların mevcut duruma itirazlarını engellemek amaçlı kullanılabilir. Doktor olmak için liyakatı olmayan ve başka bir fakülte tercih eden bir öğrenci o yıl yeni tıp fakülteleri açılsa doktor da olabilirdi. Liyakat esastır fakat dikkatli de yaklaşılması gereken bir kavramdır.
Bir Cevap Yazın