iPhone’lar ve beraberinde gelen teknolojilerden sonra sosyal medyanın evrimiyle teknoloji dünyasında bir durgunluk olmuştu. ChatGPT ve Midjourney gibi teknolojilerle teknolojii dünyası yine hareketlendi. Özellikle ChatGPT birçok açıdan yararlı olduğunu ve bilgiye erişmeyi klasik yöntemlere göre katlamalı şekilde hızlandırdı. Elbette her şey kusursuz değil. Teknoloji arkasına çok büyük bir rüzgar aldı ve sektörün devleri gelecek planlarını ChatGPT ve benzeri doğal dil işleme yazılımları üzerine kurmaya başladılar. Bu teknolojilerin Turing testini geçip geçmediğini tartışmaya bile vakit kalmadan ChatGPT ABD’deki üniversitelerin öğrenci seçme sınavlarını rahatlıkla geçmeyi başardı.
Turing testi bir makinenin düşünüp düşünmediğini anlamak üzerine kurulu bir testti. Turing makinelerin düşünüp düşünmediğini fazla karmaşıklaştırmadan cevaplanabileceğini düşünüyordu. Eğer bir insan klavye arkasındaki kişinin insan mı makine mi olduğunu ayırt edemiyorsa yeterliydi. ChatGPT ayırt edilmemekle kalmıyor, 2021 yılına kadar bütün verilerii bildiği için karşı taraftan daha bilgili. ChatGPT 4 ile bu tarih daha da güncel olacak üstelik. Üniversitelerin giriş sınavlarını geçebilen ve hiç bilmediğimiz konularda açıklamaları olan bu araç Turing’in hayallerini bile aşmış gibi görünüyor. Peki bu araç gerçekten düşünüyor mu?
Turing’in bu ayırt edilememe argümanına yönelik güçlü bir eleştiri var. Adı Çince odası argümanı. Eğer ben bir odada elimde bir liste ile bekliyorsam ve karşı taraf bana bir şey dediğinde ona yazmam gereken cevabı listeye bakarak ona söylüyorsam ben gerçekten Çince biliyor sayılır mıyım? Cevap hayır olacaktır. Ben Çince bilmeyen ama mükemmel şekilde Çince biliyor taklidi yapan bir robotumdur. Tartışmanın vardığı yer açık. ChatGPT bizimle konuşuyor ama konuşurken yaptığı şey temelde, hangi kelimenin ardından hangisinin geleceğini kestirmek. Çok geniş bir veritabanı ve gelen kelimelere karşılık gönderilen başka kelimeler.
ChatGPT Manet’nin mavisini bilir mi?
ChatGPT, mavinin ne olduğu sorulduğunda mavinin sözlükteki karşılığını ya da mavi renk ile ilgili veri setini bize dökmeye başlayacaktır. İlerde Midjourney gibi araçlarla birleştiğinde mavi vir araba veya mavi bir karpuz da çizebilecektir. Yine de ChatGPT mavi rengin ne olduğunu bilmeyecektir. Manet’nin tablolarındaki maviliği algılayabilecek ama bu mavilik onun için bir renk kodu olmaktan öteye geçmeyecektir. Gönderdiğimiz resmin renginin mavi olduğunu ya da içindeki mavilikleri anlayacak, bize mavi ile ilgili görselleri sunabilecektir. Mi sesini istediğimizde mi sesinin frekansını bilecek ve mi sesini çalabilecektir. Ya da çimen kokusunu dijitale aktarabilen bir cihaz icat etsek çimen kokusunun elektrik sinyallerindeki karşılığını bilmeye başlayacaktır. Fakat bu bir bilme midir, ya da ne tür bir bilmedir?
İnsanın maviyi bilmesi renk spektrumundaki bir aralığı bilmek demektir ve bu sprektrumun bu aralığı daha gelişmiş gözleri olan canlılar için farklı bir renk olsa da biz birbirimize mavi dediğimizde aramızda bir tanım oluşacak bu ada iletişimi mümkün kılacaktır. Makine ise mavinin renk kodlarını bilecek ve bu renk kodlarının mavi olduğunu bilecektir. Maviyi tanıyacaktır çünkü biz bu renk kodunun mavi olduğunu ona belleteceğiz. Tıpkı yeni büyüyen bir bebeğe mavi rengin adının mavi olduğunu belletir gibi. Peki bu iki bilme arasındaki fark nedir? Makinenin insandan farklı bir biçimde “maviyi” biliyor olması maviyi bilmediği anlamına gelir mi? Sesleri, renkleri, tatları ya da kokuları insanca bilmeyen ama kendine özgü bir yöntemle bilen makinenin bilmesinden, insanın bilmesini daha üstün yapan nedir?
Kendi kör gözlerimi sana verdim, şimdi ancak benim kadar görebilirsin.
Makinenin kendine özgü bilme şeklinin (Ki bu aslında kendine özgür bir bilme değil insanların makineye öğrettiği bir türde bilmedir.) insanın bilmesinden daha alt seviyede bir bilme olduğunu ve onun başta deneyim ve somut yaşantı eksikliği kaynaklı olduğunu anlayabiliyoruz. Bunun yanında makinenin bütün “bilmeleri” insanı referans alan ve insanla iletişimi sağlamasına yönelik bir bilme. Verilerini insanlar sunmuş ve insan deneyimleri üzerinden cevap veren bir makineden bahsediyoruz. Makine eğer kendine özgü bir bilme şekli geliştirebilseydi o zaman durum daha felsefi bir bağlamda ele alınabilirdi. Bu haliyle ChatGPT ne kadar yetenekli olursa olsun ne kadar büyük bir teknoloji ve ilerleme hamlesi olursa olsun düşünmeyle ya da yaşamı bilmekle bir ilgisi yoktur. Hoş ChatGPT’nin iddiası da bu değildir. O her fırsatta bir doğal dil işleme aracı olduğunu ve bize yardımcı olmak için yapıldığını söyler.
ChatGPT de bu anlamda gelişmiş bir abaküsten başka bir şey değildir. Bir hesap makinesidir ve hesap makinesi gibi özfarkındalığı olmadan bize büyük yardımlar sağlayabilir. Hastalıkları keşfedebilir, şirketlerin risk analizlerini yapabilir, dava dilekçelerimizi ya da makalelerimizi yazabilir ama bilmek başka bir şeydir. Bilmek tanım yapmayı gerektirir ve tanım sorunu felsefenin en büyük sorunlarından biridir. ChatGPT gelişmiş bir chatbot, çok gelişmiş bir sözlüktür.
Bir Cevap Yazın