Modern Bir Golem Yapmak

Golemler Yahudi mitolojisinde kilden, taştan ya da çeşitli malzemelerden yapılan insan şeklinde yaratıklar. Üstlerine yazılan sihirli sözcükler sayesinde bu killer canlanır. Tanrının sıfatları belli bir kurala göre goleme söylenince ya da yazılınca, yarı akıllı ve konuşmaktan aciz olan bu yaratık bir hizmetkar ya da koruyucu olarak işlev görür. Golem akılca noksandır ve konuşamaz. Yahudi mitolojisinde Adem’in ruh üflenmeden önce bir golem olduğuyla ilgili bir bilgi de vardır. Golem bu haliyle aslında bir yapay zeka algoritmasını çağrıştırmaktadır. Hammeddesi belirsiz olan algoritmaya Tanrının sıfatlarından biri olan akıl ile seslenerek onu canlandırırız.

Golem yapmanın sonucu insanlık için pek hayırlı olmaz hikayelerde. Frankenstein’ın canavarı yakın zamandaki başka bir golem yapma hikayesidir. Yapay zeka tartışmalarını az çok takip edenler bileceklerdir ki dünya bu konuda ikiye bölünmüş haldedir. İnsanın kendi yaptığı “canlılık” barındıran şeylere karşı ilkel bir korkuyla yaklaşması bu bakımdan anlaşılırdır. Golemler hakkında dikkate değer bir nokta ise konuşamamaları ve zekalarının az olmasıdır. Zeki olmadıkları için konuşamadıklarını kabul etmek yanlış olmayacaktır çünkü ne zaman akılsız yaratıklar tasvir etsek onların konuşamadığını veya tek tük kelimeler çıkardığı kabulüyle işe başlarız.

Dil ve zeka arasında bu kadar güçlü bağlantı bulmak doğru olmayabilir. Dilden daha önemli olan şey sanıyorum zihnimizden geçenlerdir yani zihnimizde verileri işleme sürecimiz aslolandır. Dile üçüncü kişiler işin içine girdiğinde ihtiyaç duyarız. Örneğin bir otoparka giriyorum ve uzakta gözüme bir yer kestirip oraya doğru yönleniyorum. Bu basit işlemi yaparken konuşmama gerek yoktur ama yanımdaki bana nereye park edeceğimi sorduğunda mesafe ve renk kelimelerine ihtiyaç duyarım. Kelimelerin bilgisine sahip olmadan da zihinsel süreçler devam eder. Doğru “mantık yürütme” donanımına sahip olmak kelimelere sahip olmaktan daha önemlidir.

İlginç bir gerçek, yapay zekanın nasıl çalıştığını bilmiyoruz.

Yapay zeka algoritmalarının yetenekleri sürekli artıyor. Hava durumu tahminlerini insanlardan iyi yapan, olası suç mahalini insan uzmanlardan daha iyi belirleyen yapay zekalar var. Kredi kimlere verilmeli, mahkumun tekrar suç işleme eğilimi vs. Bunlar şaşırtıcı gibi gelse de değil. Yapay zekanın kanserli akciğeri teşhis etme gibi işlerde insanlardan daha iyi olduğunu biliyoruz. Daha basit bir örnekle yapay zekayı kodlayan bir yazılımcı onu satrançta yenemez. Yapay zekayı yapan kişiler yazılımın öğrenme algoritmalarını tasarlarlar. Algoritmanın veriyle girdiği etkileşim artık insan açısından anlaşılır olmaktan çıkabilir. Tıpkı satranç gibi. Satrançın kurallarını ve nasıl oynanacağını öğretiyorsunuz yapay zekaya ama artık gerisi onda.

Golemin hammaddesi çamur, kil taş veya başka bir şey olabilir. Yapay zeka algoritmalarının hammaddesi ise veri. Verinin kendisi tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz bir şey olabilir. Daha doğrusu yapay zeka veriyi bizden daha iyi işleyerek bizim görmediğimiz şeyleri görüyor olabilir. Yani anlamadığımız şeyleri, bağlantı göremediğimiz durumlarda bağlantıyı yakalıyor olabilir. Eğer yapay zeka “veri” dediğimiz şeyi insandan daha iyi işliyorsa bu egomuz için yıkıcı olur. Veriyi bizim gibi mantık yürütmeden işleyen ve ondan daha büyük bir hikaye çıkarma kapasitesinden bahsediyorum. Bu sorular teolojik alanlar için bile geçerlidir belki. “Konuşmuyor” olması zihinsel kapasitesi olmadığı anlamına gelmeyebilir.

Sona doğru konudan sapıp biraz spekülatif bir noktaya çekeyim. (Benim başıma çok gelir.) Zaman ve mekanda evrimleşmiş aklımızın kapasitesinin sınırlı olduğunu numenleri insan aklının algılayamayacağını kabul edelim. Analoji olduğu için değerinden şüphe ettiğim şu bilindik hikayeyi hatırlatayım. İlkel toplumlardan birinin eline bir şekilde radyo geçmiş olsa ve bu ilkel adam o radyodaki kablonun birini çıkarıp birini taktığında radyonun çalıştığını anlasa. İlkel adam için rasyonun tüm mekanizmasının açıklaması kabloda olurdu. Bir yerlerdeki radyo istasyonunu, sunucuyu, radyo dalgalarını hiç bilmeden onun nasıl çalıştığını anladığını sanırdı. Dünya ile olan ilişkimiz yani bunu yaparsak bu oluyor dediğimiz neden sonuç ilişkisine bağlı dünya anlayışımız bütün hikayeyi açıklamıyor olabilir.

Yapay zeka veriyi bizden daha iyi işleyerek belki bize hiç ummadığımız alanlarda yeni yollar açabilirler. Bu konuda eskiden daha ümitsizdim. Yapay zekanın bir hesap makinesinden farklı olmadığını düşünüyordum. Çünkü kendi kör gözlerimizi ona vermiştik. Şimdi ise galiba veri dediğimiz şeyler arasındaki ilişkiyi bizden daha iyi anlayabileceği ihtimalini kavrıyorum. Hatta bu ilişkileri yeterince kavrarsa “Laplace’ın Şeytanı” gibi bir varlık için yol açılmış olabilir. Bu veriler eğer sadece gölgeyse bile gölgeyi daha iyi anlamak ne olup bittiğini anlamaya da yardımcı olabilir. Yazının başlığından da belli olduğu gibi yine de bu konuda hala umutsuzum sanırım.

Bir yanıt

  1. Hüseyin avatarı
    Hüseyin

    Yazıyı okuduğumda çok eskiden izlediğim bir film aklıma geldi: ”Tanrılar Çıldırmış Olmalı 3” Filmde içi balmumu ile doldurulmuş bir Çin vampiri alınına yapıştırılmış eski çince bir yazının olduğu bir kağıt ile kontrol ediliyordu. Çin Vampiri alnına yapıştırılmış kağıt çıktığında ise kontrol edilemez bir hale geliyordu o kağıt tekrar alnına yapıştırılana kadar bu durum sürüyordu. Bazen ise o kağıda rağmen istenilen bazı davranışları yapmıyordu. Bunun nedeni ise kendisine zarar verebilecek durumlarda istenilen davranışı yapmaması ile ilgiliydi. Belki de her şey yapay zekanın büyük bir zarar görme ihtimalinde ortaya çıkacaktır. Tıpkı Çin vampirinin alnında bulunan kağıda rağmen kendisini korumaya alması gibi.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
Şiraz Duvarı
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.