Hitler ideolojisinin Darwin’in bulgu ve görüşlerinden ilham aldığını ve bir sosyal darwinizm uygulamasına giriştiğini düşünmemiz için sebepler var. Öjeni bu düşünceye dayandırılsa da yazı Hitler’e felsefi bir altyapı veren Darwin’e bir eleştiri olarak algılanmamalı.
Darwin’in yazdığı kitapların insanlığın bilimsel gelişimine büyük katkılar yaptığını hatta bugünkü yazılan kitapların bile bu bulguların çok da ötesine geçemediği söylenir. Yine de bu bulguların Hitler’e ve diğer öjeni savunucularına ilham vermiş olabileceğini düşünmekte bir sakınca yok. Öjeni kastedilmemiş olsa bile. Klasik bıçak örneğini hatırlayalım. Bıçak onu kullananın yaptıklarından sorumlu değildir. Ekmek de kesilebilir, insan da.
Konu hassas olduğundan sosyal darwinizm içerikli aşağıda yazılanların tamamını okumadan eleştirmeyiniz ve bir cevap yazacaksanız aynı hassasiyete uygun davranınız. İnternet sitelerindeki içeriğin herkese açık olduğunu unutmayalım.
Sosyal darwinizm Darwin öncesine de dayanır ve sadece faşizmin kendini meşrulaştırma aracı olarak görülmemiştir. Başka ideolojiler de Darwin’in bulgularını dayanak yapmışlardır. Birçok devlet de ırklarını sözde iyileştirme çabalarına girmiştir. Kanada, İskandinav ülkeleri ve Almanya gibi ülkeler zeka özürlüleri istekleri dışında kısırlaştırmışlardır. Almanya olayı çok daha farklı bir boyuta taşıyacaktır. Özgürlükler ülkesi ABD bile (Otuz eyalet) bu işlere girmiştir. Burada daha çok üstünde durulan ideolojiler değil bulguların kendisidir. Öjeni bu bulguların bir sonucu olamaz bunun anlaşılması uzun sürmüştür. İnsanlık karanlık bir dönem yaşamıştır.
Darwin’in kuzeni Galton, doğru bir seçilimle insanoğlunun daha ileri düzeyde geliştirilebileceğini ve bunun yapılması gerektiğini ileri süren ilk kişiydi. Galton “öjenik’’ (eugenics) terimini ortaya attığında, önce aşırı sağdan aşırı sola kadar pek çok kişi öjeniğin insan türünü daha mükemmele doğru yükseltecek bir yol olduğunu düşünerek bu ideali hemen benimsedi. Oldukça hazin ve bir o kadar da ironik biçimde, başlangıçtaki bu yüksek amaç insanoğlunun gördüğü en iğrenç suçların bir kısmını doğurmuştur. Bu görüş, tipolojik olarak yorumlandığında ırkçılığa dönüşmüş ve nihai olarak Hitler’in saçtığı dehşete yol açmıştır.
Biyoloji Budur / Ernst Mayr
Darwin doğal seçilim ilkesini ortaya atarak uyum sağlayan canlıların doğada yaşamaya devam ettiğini uyum sağlayamayanların ise çiftleşip genlerini aktaramama ya da düşmanları tarafından yok edilme gibi sebeplerle günümüze gelemediğini söyledi. İnsanın Türeyişi isimli büyük kitabında kimlerin ayakta kalacağına dair pasajlar vardır. Birlikte avlanan hayvanlar arasında arada bir bağ oluşur. İşbirliği geliştirebilen topluluklar organize olur ve bencil ve geçimsiz kimseler birleşemez ve birleşebilen toplumlar diğerlerini yok eder. O da daha organize bir boy tarafından alt edilir. Böylece toplumsal ve ahlaki açıdann en organize gruplar ayakta kalarak bütün dünyaya yayılır.
Hangi toplumlar ayakta kalır?
Yabanıl insanların vücutça ve kafaca zayıf olanları eleniverir; ve sağ kalanlar, çoğunlukla, gerçekten sağlıklı kimselerdir. Öte yandan biz uygar insanlar, elenme sürecini engellemek için elimizden geleni yaparız; geri zekâlılar, sakatlar ve hastalar için bakımevleri kurarız; yoksulları koruma yasaları çıkarırız; tıp uzmanlarımız, her hastayı yaşatmak için en son ana dek bütün ustalıklarını gösterir. Vücutça zayıf oldukları için eskiden çiçek hastalığından ölebilecek olan binlerce kişinin aşılanarak sağ kaldıklarına inanmak için gerekçe vardır. Böylece uygarlaşmış toplumların zayıf bireyleri kendi soylarını sürdürmektedir.
Evcil hayvan yetiştiriciliği yapmış hiç kimse, bunun insan ırkına büyük zararı dokunması gerektiğinden kuşkulanmaz. Bakımsızlığın ya da yanlış bakımın, evcil bir ırkın yozlaşmasına pek çabuk yol açması şaşırtıcıdır; oysa insanın kendi durumu ayrı tutulursa, hiç kimse en kötü hayvanlarını damızlıkta kullanacak kadar bilgisiz değildir.
Burada Darwin’in bir tehlikeye işaret ettiğini söyleyebiliriz. Eski toplumlar için daha önemli olan bazı şeyler günümüzde bu kadar önemli değildir. Spartalılar gibi düşünmemiz gerekmiyor modern bilim sayesinde. Bunun yanında bir bireyim değeri elbette fiziki ölçütlere göre belirlenemez. Aksine bazı otizm biçimine sahip bilimcilerin insanlığa büyük katkıları olduğunu biliyoruz. Biraz hassas bir konu olduğu için şu ek açıklamayı yapma gereği duyuyorum. Elbette hiçbir fert feda edilemez. Bir insanın diğerinden daha fazla yaşamaya hakkının olduğunu da kimse iddia edemez. Zaten Darwin de böyle bir şey dememektedir.
Doğal seçilimin toplumsal boyutu
Ahlaksal niteliklere gelince, en kötü eğilimlerin elenmesi, en uygar uluslarda bile hep yürürlüktedir. Suçlular idam edilir, ya da uzun süre hapsedilir, böylece kötü niteliklerini kolayca iletemezler. Karasevdalılar ve deliler kapatılırlar ya da kendilerini öldürürler. Zorba ve kavgacı insanların çoğu zaman kanlı bir sonları olur.
Son iki paragrafta belirtilen çeşitli engeller ve belki daha bilinmeyen başkaları, toplumun tasasız, bozuk ve başka bakımlardan aşağı üyelerinin iyi insanlardan daha hızlı çoğalmasını önlemezse, dünya tarihinde pek sık görüldüğü gibi, ulus geriler. İlerlemenin değişmez bir yasa olmadığını unutmamalıyız. Uygar bir ulusun, başka bir ulusa göre neden daha çok yükseldiğini, neden daha güçlü olup daha çok yayıldığını; ya da aynı ulusun neden bir süre öbür ulustan daha çabuk ilerlediğini söylemek güçtür. Ama, bunun, nüfusta, zihinsel ve ahlaksal yetileri yüksek insan sayısında olduğu gibi onların yetkinlik düzeyinde de bir yükselmeye bağlı olduğunu söyleyebiliriz.
Burada insanın doğuştan masum olduğu kabulünü tekrar hatırlamalıyız. Hapse girmenin birçok nedeni olabilir ve insanın başına iş gelebilir. Yine de saldırganlık eğilimi olanların bir şekilde yasaya toslayarak elendiğinden bahsediyor Darwin. Öjeni bir yana, yapay bir evrimleşme fikrini bile savunmuyor. Sosyal Darwinizm yerine sosyal Spencerizm demek daha doğru.
Bu alıntılardan çıkarılacak anlamı düşünmek gerekir. Hitler de sosyal darwinizm düşüncesini savunanlar da elbette aptal değildi. Hitler gibi sosyopatların bazı bilimsel bulguları kendi çıkarları uğruna siyaseten kullanması bulguları ortaya koyanın suçu değildir. Bu veriler insancıl politikalar üretmek amaçlı da kullanılabilir. Darwin bu kişileri ortadan kaldıralım dememiştir. Hele hele söylediklerinden Yahudileri, Slavları ya da diğer ırkların yok edilmesi gerektiği asla çıkarılamaz. Herhalde Darwin’in söylediklerini sosyal darwinizm anlayışına sahip olanlar daha geniş anlamda yorumlamış Hitler ise düşünceyi tamamen kendi siyasi emelleri için bahane olarak kullanmıştır.
Bir Cevap Yazın