Okulların artık bilginin kaynağı olmadığı ve bu yüzden başarısız olduğu ile ilgili yazılar ve yorumlar zaman zaman karşımıza çıkıyor. Yakın zamanda böyle bir köşe yazısını memurlar.net alıntılayınca gördüm. Yazıda genel olarak neden okul sisteminin başarısız olduğu ve velilerin bu sorunun çözümü için neler yapabileceğine yönelik tavsiyeler var. Ülkemizde eğitim ile ilgili çok az tartışma varmış gibi geliyor bana. Güzel olduğunu düşündüğüm böyle (bu örnekte olduğu gibi) köşe yazılarını zaman zaman taşıyorum buraya.
Yazarın eski yazılarını bilmediğim için konu hakkındaki düşüncelerini bilmiyorum. İsteyenler bağlantıdan okuyabilirler. Ben ilgili yazıdan anladığım kadarıyla konuşacağım. İnternet büyük nimet. Koca koca ansiklopedileri, kaynak kitapları kağıt yığınına dönüştüren büyük bir güç. Tabii değerini eski moda bilgi kaynaklarına borçlu. Bana bazen teknoloji onu tanımayanlar tarafından gereğinden fazla ciddiye alınıyormuş gelir. Babaannelerin ve anneannelerin tablette kediyle konuşan torunlarına şaşırmaları ve çocuğun çok zeki olduğunu düşünmeleri gibi. Bilgi nereden edinilirse edinilsin edinilen bilgiler arasında köprü kuran birisi olmalıdır. Bu alanda uzmanlaşmış ve uzmanlığı başkalarına fayda veren rehberler olmalıdır.
Bilginin kaynağı bilginin bulunduğu değil sentezlendiği yerdir.
İnternet aradığımız bilgilere hızlıca ulaşmak için harikadır ama öğrenme sürecinde bilgiye ulaşmak sürecin en kolay aşamasıdır. En önemli aşama bana kalırsa idraktir. İnternet kek tarifi arıyorsanız harikadır fakat amacınız uygarlık tarihi veya Orta Çağ üzerine kayda değer bir şeyler öğrenmek ise sistemli bir öğrenme sürecine ihtiyacınız vardır. Okul öğrenme için hazırlanmış ortamdır. Okullar gerçek hayatın hızından geri kalıyorsa ve bu da gençleri okuldan soğutuyorsa bence sorun okulun kendisinde değil uygulamadadır. Konuyu biraz açayım. Öğrenci hangi amaç ile okula gelmiştir ve dersin öğrenciye vaadi nedir? Öğrencinin şikayeti nedir? Eğer dersin öğrenciye vaadi ekonomik coğrafyayı öğretmek ise şikayetin konusu ancak ekonomik coğrafyaya dair öğretilenlerin yetersiz olması olabilir. Matematik dersini okullara koyduktan sonra “Neden bana trigonometri öğretiyorsun?” deniyorsa bunda okulun bir suçu olmamalıdır.
Yazarın da önerdiği gibi müfredat öğrencilerin gerçekten ihtiyacı olan konulara göre güncellenmelidir. Sistemli öğrenmenin yapılacağı en iyi yer okuldur bana göre. Ivory Tower bu konuda harika bir belgesel. Tabii mekanlar çok daha verimli hale getirilebilir. Bu farklı bir konu. Müfredatı mutlaka güncellemeli, değiştirmeli ama okula zarar vermeden. Okulu geliştirerek yapılmalı. “Acaba dünya ne yapıyor?” diyerek. Bilginin kaynağı okul ve içindeki yetişmiş insanlardır diyerek. Özellikle üniversiteye kadar yapılan uzaktan eğitimin veya okuma ile yapılan eğitimin yararı kısmi olacaktır. Okul aynı zamanda bir uygulama merkezidir. Bir ülkenin eğitim politikası ise bu tartışmanın çok çok ötesindedir.
Yazıyı bitirmeden önce yazarın kişinin gelişimi için önerdiği değerli tavsiyeleri ekleyeyim. Bilginin kaynağı, bilgi sahibi insanların olduğu yerdir diyerek.
Dil öğretin, iletişim becerileri kazanmalarını sağlayın, yurt dışında çeşitli programlara gönderin, onları cesaretlendirin ve proje bazlı düşünmelerini sağlayın, felsefe okumaya ve yorumlamaya teşvik edin.
Bir Cevap Yazın