Oryantalizm din, dil, bilim, düşünce, sanat, tarih gibi alanlarda doğu dünyasını inceleyen Batı kaynaklı kurumsal faaliyettir. Bu faaliyet çerçevesinde çalışan; doğu toplumlarının dilleri, kültürleri, tarihleri ve coğrafyaları hakkında bilgi sahibi akademisyenler, ressamlar, fotoğraf sanatçıları ise oryantalist olarak isimlendirilmektedir.
“Doğu araştırmalarında uzmanlaşmış kişi” mânasında oryantalist kelimesi İngilizce’de ilk defa 1779’da Edward Pococke tarafından kaleme alınmış bir makalede görülmektedir. Oryantalizm kelime kökeni “Doğu incelemesi” anlamıyla 1838’de Dictionnaire de l’Académie française’e girmiştir. Türkçe’de şarkiyat, daha sonra doğu bilimi, Arapça’da istişrâk kelimeleriyle karşılanmış, oryantalistler için müsteşrik kelimesi kullanılmıştır.
Oryantalizm alanında yaptığı eleştirilerle tanınan bilim insanı, Filistin asıllı Edward Said, Orientalism adıyla 1978 yılında yayınladığı çalışmasında Avrupa’nın Doğu ile bağlantılı kültürel, siyasal ve ekonomik çıkarlarından kaynaklanan, kökü çok eskilere uzanan bir yazı geleneğini incelemektedir. *Detaylı bilgi için kaynakça kısmında bulunan eseri ayrıca inceleyebilirsiniz.
Bir sanat hareketi olarak Oryantalist resim genellikle 19. yüzyıl akademik sanatının birçok dalından biri olarak kabul edilir. Sanat tarihçiler Oryantalist sanatçıları belirlerken iki geniş perspektiften bakarlar: Bu iki grup gözlemlediklerini dikkatlice boyayan gerçekçi sanatçılar ve stüdyodan hiç ayrılmadan Oryantalist sahneleri hayal edenlerdir.
Oryantalizmin başlıca konularını, günümüze ulaşan Oryantalist sanatçıların eserleri üzerinden inceleyelim…
Doğu’nun gizemli yaşam alanları harem ve ev içi görüntüler
Oryantalist ressamlar doğunun gizemli yaşam alanlarından ev içi görüntüleri, harem hayatını, kadınların bir arada vakitlerini geçirdikleri sosyal ve hane ortamlarını merak etmiş, özellikle harem gibi göremeyecekleri bu alanları hayali imgelerle süslemişlerdir. 1841 yılında doğunun önemli şehirlerinden Kahire’yi ziyaret eden İngiliz Oryantalist ressam John Frederic Lewis’in fırçasından harem sahnesini görmekteyiz (Resim 1). Odasında dinlenen evin hanımına yardımcıları ve hane halkı eşlik etmektedir, karşısında ayna tutan yardımcısı ‘kadın köle’ siyahi olarak resmedilmiştir.
Doğu kadını Oryantalistlerin gözünde odasında dingin bir şekilde sürekli dinlenen, kahve içen, etrafındaki kadınlarla sohbet eden, İslam süsleme sanatlarının yoğun olarak işlendiği kafes pencereler arkasından manzarayı ve mahalleyi seyreden tipler olarak gösterilmiştir. Kadının yanında miskin bir şekilde dinlenen köpek tasviri görülmektedir. Doğu evlerinde köpeğin pek beslenmediği süreçlerde bu imgenin hayali olduğu olgusu düşünülmektedir.
Kadınların sosyalleştiği mahrem dünya Doğu’nun Hamamları
Osmanlı-Türk sosyal hayatında yakın zamanlara gelinceye kadar hamam ortamında bir taraftan yıkanırken bir taraftan da eğlenilirdi. Anadolu’da kısmen de olsa devam eden bu gelenek kadın erkek herkese hamamları hem temizlik hem sohbet hem de eğlence yeri haline getirmiştir. Oryantalist sanatçılar doğu toplumunun sosyalleştiği bu alanı keşfedip, kadınların bu alan içerisinde neler yaptıklarını hayali olarak resmetmişlerdir. Örneğin Osman Hamdi Bey’in hocası Oryantalist Fransız ressam Jean Leon Gerome’un Bursa hamamlarının erkekler bölümünde yıkanıp gözlem yaptığı hatta resim malzemelerini yanına alarak sanatını bu ortamda yapmaya çalıştığı bilinmektedir.
Aşağıda kadınlar hamamını hayal ederek resmettiği eserinde, beyaz teniyle yıkanan doğulu kadının yanında siyah tenli yardımcısı bulunmaktadır. İznik çinileri ve hat sanatı ile süslü duvarları mermer kurna ve Türk üçgeni ile kubbeye geçişi sağlayan mukarnas süslemektedir. Siyah ve beyaz ten rengi ile kontrast sağlanırken siyahi kadın beyaz tenli kadına göre daha güçlü resmedilmiştir; köle olarak pazarlardan alınan bu kadınlar ev sahiplerine her alanda hizmet etmektedir. Ayrıca detaylara baktığımız zaman Türk hamamının olmazsa olmazı havlular, peştamaller ve yüksek ökçeli nalınlar iç mekanı süslemektedir. (Resim 2)
Medeniyetlerin ve Kültürel mirasın izi Antik Kentler
Oryantalizm masum bir akademik merak ürünü olarak tanımlarının dışında; söz konusu disiplin sömürgecilikle iş birliği içerisinde de değerlendirilmiştir. Örneğin Oryantalist İskoç ressam David Roberts, 1838-1840 arasında Mısır ve Orta Doğu üzerine yaptığı uzun yolculukların sonucunda ortaya çok sayıda Antik ve İslam şehirlerinin detay resimlerini koymasıyla tanınmaktadır. (Resim 3,4)
Doğu’nun antik kentlerinin resimlerini yapan Oryantalistler bir bakıma kültür envanteri çıkararak daha sonraki süreçlerde eserlerin Avrupa topraklarına çıkarılışına, kültürel miras kaçakçılığına zemin hazırlamışlardır. (Resim 5) 1789’da Fransız Ressam Jean-Baptiste Hilair tarafından yapılan bu gravürde tarihi eserlerin şehirlerden çıkışı belgeleniyor. Mezar taşları, Roma dönemi mimari plastik malzemeler, küp benzeri kalıntılar kayıklara yüklenerek, denizyolu üzerinden muhtemelen Avrupa topraklarına götürülüyor.
Osmanlı-İslam coğrafyasında esir pazarları
Köle, hak ve fiil ehliyetinden yoksun, eşya gibi alınıp satılabilen, birinin emri altında bulunan ve özgür olamayan kimsedir. Osmanlı devleti büyüdükçe ve özellikle Balkanlar’da ilerledikçe savaş esirlerinde büyük bir artış olmuş ve buna bağlı olarak esir pazarları önemli hale gelmiştir. İstanbul’un fethinden sonra Rumeli ve Anadolu’da en büyük köle satış yeri İstanbul olmuştur. Bu durum 1846 yılında Sultan Abdülmecid’in bir fermanı ile kapatılıncaya kadar bütün bu işlevlerini sürdürmüştür. Oryantalistler doğu seyahatlerinde denk geldikleri esir pazarlarını eserlerinde işlemişlerdir. Antik Yunan’dan beri devam eden bu pazarların 19
Yüzyıl’da sürmesi onların ilgisini cezbetmiştir.
Oryantalist Fransız ressam Jean Leon Gerome’un “Köle Pazarı” adlı eserinde üst balkonda oturan doğulu figür satılmayı bekleyen kadınların efendileridir. Uzun yolculuklar sebebi ile kadınlar yorgundur, kontrast kullanmak amacıyla sanatçı beyaz ve siyah tenli kadınları yan yana resmetmiştir. (Resim 6) Aynı konunun işlendiği farklı eserlerde köleleri satın alacak kişilerin, kadınların dişlerinin sağlamlığına bakmaları tasvir edilmiştir.
Osmanlı-İslam Sivil ve Dini mimari detayları
Oryantalist sanatçılar keşfettiği şehirlerin mimari detaylarının fotoğraflarını çekerek eserlerine fotoğrafik gerçeklikle insan formları yerleştirirler. Genellikle resmettikleri mimariler camiler, mevlevihaneler, hamamlar ve meydan çeşmeleri olmuştur. (Resim 7)’de Kudüs’te Kanuni Sultan Süleyman devrinden kalma bir çeşme görülmektedir. Muhtemelen fotoğrafı çekilen eser yağlıboya tabloya aktarılırken önüne İslam coğrafyasından kadın ve erkek yerleştirilmiştir. Siyahi teniyle, doğulu erkeğin gücü vücut hatları ile öne çıkarılmıştır. ‘Kapalı’ ve katı kuralların olduğu doğu toplumunda bir kadın ve erkeğin tanışma, buluşma sohbet
etmek amacıyla çeşme başlarını kullanmaları ayrıca bu resimde işlenmiştir. Yakın dönemde çekilen fotoğraftan çeşmenin günümüz mevcut durumuna bakılırsa Oryantalist sanatçıların fırçalarının ne kadar gerçekçi olduğu anlaşılmaktadır. (Resim 8)
Fotoğraf 8. Kudüs, Kanuni dönemi Çeşme
Doğu erkeğinin vaktini geçirdiği Kahvehane manzaraları
Osmanlı toplum hayatında sosyalleşme mekanları arasında önemli bir yere sahip olan kahvehaneler aynı zamanda bu özelliği sebebiyle bir nevi kamu alanına dönüşmüştür. Kahvehane tipi yerlerin ilk örneklerine 16. yüzyılın başlarında Mekke, Kahire ve Şam’da rastlanır. Aynı yüzyılın ortalarında İstanbul’da da kahvehaneler ortaya çıkmıştır. Yaklaşık bir asır sonra kahvehanelerin Osmanlı dünyasından Avrupa’nın Viyana, Paris, Londra gibi büyük şehirlerine taşındığı bilinmektedir.
Oryantalist sanatçıların resimlerinde doğu’ya atfedilen mekanlardan biri de kahvehanelerdir. Kahvehane’de vakit geçiren doğu erkeği çubuk eşliğinde, kahvesini yudumlamaktadır. Hizmet edenler burada da genellikle siyahi tenli kişilerdir. Kadınların ev içi görüntülerini süsleyen kahve sohbetleri, erkeklerde topluma açık kahvehanelerde satranç veya mangala oyunları etrafında gelişmektedir. (Resim 9)
Uzun yıllar İstanbul’da kalmış Fransız şair Pierre Loti, Aziyade adlı romanında doğu
topraklarında bulunmaktan duyduğu mutluluğu şöyle ifade eder: “(…) bakır zarflı mini mini fincanlarda Türk kahvesi içmek; güneşin altında oturmak ve bir nargile dumanı içinde yavaşça kendinden geçmek; dervişlerle veya geçenlerle konuşmak; bu hareket ve ışık dolu levhanın şahsen bir parçası olmak, hür, tasasız ve meçhul olmak.”
Koleksiyonu
Oryantalist resim ve fotoğrafın ortaya çıkışında bilinmeyen coğrafyaların keşfi, özellikle Napolyon’un Mısır üzerine yaptığı seferler, batılı gezginlerin bu coğrafyalar üzerine seyahatleri ve yazdıkları seyahatnameler ressamların ilgisini çekmiştir. Bu gizemli dünyaya ilginin artması sonucu mimari öğeler, gündelik yaşam sahneleri, kentlerin detayları, folklorik giysiler, etnografik özellikler hem resimlerle hem de fotoğraflarla gerçekçi ve hayali unsurların harmanıyla yoğun olarak 19. Yüzyıl’da Oryantalizm kapsamında işlenmiştir.
Kaynakça
Ahmet Yaşar, “Kahvehane”, TDV İslâm Ansiklopedisi.
BAYTAR, Ilona, “Oryantal mi Oryantalist mi? Osmanlı’da Oryantalist Algıya Mobilya
Üzerinden Bir Okuma”, Art-Sanat, 12 (Temmuz 2019)
Mehmet Âkif Aydın, Muhammed Hamîdullah, “Köle”, TDV İslâm Ansiklopedisi.
Saıd, Edward (1998). Oryantalizm. Nezih Uzel (Çev.). İstanbul: İrfan Yayınevi.
Semavi Eyice, “Hamam”, TDV İslâm Ansiklopedisi.
Yücel Bulut, “Saıd, Edward William”, TDV İslâm Ansiklopedisi.
Zübeyde Güneş Yağcı, İstanbul Esir Pazarı, II. Osmanlı İstanbulu Sempozyumu’nda sunulan “İstanbul Esir Pazarı”
Bir Cevap Yazın