Osmanlı’da Yabancı Okullar

Osmanlı’da yabancı okullar ve azınlık okulları özellikle 19. ve 20. yüzyılda tam bir baş belası durumundaydı. Bu konuda Ebru Esenkal’ ın yüksek lisans makalesinde geçen: ” Eğitim, Osmanlı Devleti’nde ki yabancılar için en büyük silahtı.” sözü, bu okulların amaçlarını anlamamızda yol göstericidir.

Başlangıcı Fransa’ ya verilen kapitülasyonlarla oluşan bu yabancı okullar Osmanlının güçlü dönemlerinde sorun teşkil etmezken devletin zayıflamasıyla bir takım zararlı faalyetlere yol açmaya başladı

Yabancı okulların amaçlarının eğitim olmadığına dair ilginç bir örnek:

Mesela bir Bulgar okulu Bulgar ahalisinden hiç kimsenin bulunmadığı Kesriye’ de açılmış. Kudüs’te İngiliz-Protestan ahalisinden toplam 232 kişinin var olmasına mukabil 338 öğrenci kapasiteli altı okulun yanında, bir yedincisi açılmaya çalışılmıştır.

( Prof. Dr. Abdullah Saydam’ın Osmanlı Medeniyeti tarihi kitabından)

1869 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti bazı önemler almaya başlıyor Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile yabancı okulların açılması, buradaki öğretmenlerin nitelikleri en önemlisi ders programları ile müfredatlarının Maliye Nezareti tarafından onaylanması benimsendi. Fakat politik güçsüzlük, nitelikli eleman yetersizliği gibi sebeplerden denetim faaliyetleri yeterince işlememiştir.

Yabancı Okullar mevzusunun can alıcı noktası: Amaçları nedir?

Prof. Dr. Ersoy Taşdemirci Türk Eğitim Tarihinde Azınlık Okulları ve Yabancı Okullar adlı makalesinde bu misyonerlik faliyetlerini üç kola ayırmıştır.

  1. Dini Teşkilat: Genel amacı Hristiyanlığı ve mezhepleri yaymak. Bu faaliyetler, henüz uyanmamış Asya ve Afrika’ da etkili oluyordu. (Burada aslında Türkleri Hristiyanlaştırmak gibi ana amaçları olmadığını görüyoruz. Örneğin 1890’da yabancı okullarda %15 müslüman çocuk varken 1926′ oran %51. Bunda  yabancı okulların çocuğun Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla kapatılması ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde birleştirilmesi de etkili.)

  2. Okulların ve kültür kurumlarının amacı: Hedef Hristiyan çocukları eğitmek ve onları hakim unsura karşı üstün hale getirmek. Kısaca türk çocuklarını gölgede bırakıp bu çocukları yükseltmek.

  3. Maskeli Teşkilat: Bence en tehlikelisi verdikleri zarar açısından bu kol. Halkın arasına girip milli birliği bozmak, sömürgeciliğin devamını sağlamak. Maskeli teşkilat  yenilik hareketlerine düşman unsurların doğması ve gelişmesinde önemli role sahipler. ”İstemezük” tayfasını genişleten kışkırtan en sinsi kol olduğu açık.

Amaçları bu şekilde sıralanan yabancı okullara, Avrupa’ da karşı önlemler alınmış ve sakıncalı görülüp kapatıldığı görülüyor. Osmanlı’da yabancı okullar açılmasını ise sakıncalı bulmuyorlar bilakis insan hakları adına gerekli görüyorlardı.

Türk çocuklarının da az da olsa bu okullara gittiği görülüyor, işin tuhaf yanı bunların önemli kısmı zengin aile çocukları. Devlet de daima bu okullarda yetişenlere yüksek görevlere gelme şansı tanıyarak, söz konusu okullarda yapılan eğitimin etkisi altında kaldığını göstermiş. Bu durum Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Amaçları Türk öğrencileri ilerleyen süreçte kullanmak mı yoksa yabancı okullardan mezun bir sınıf mı yaratmaktı, bu soruyu ilerleyen zamanda bir yazı ile ele alacağım.

Sonuç olarak : Lozan Barış Anlaşması ile yabancı okullar hakkında yetki Türkiye Cumhuriyeti’ nde kalmış. Bu konuda en çok münakaşa Fransa ile olmuştur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile iyice kıstırılan bu okulların sınırları belirlenmiştir. Çoğu okul kapanmış bir kısmı ise kapatılmıştır. Yabancı okulların mirası, hala devam eden sorunlarda büyük etkiler bırakmış olmasıdır. Örneğin Ermeni meselesinde, Filistin ve Arap sorunlarında bu okulların etkileri oldukça fazladır.

Osmanlı’da yabancı okullar konusuyla ilgili ayrıntlı bilgi için Abdullah Saydam’ın Osmanlı Medeniyeti Tarihi okunabilir.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.069 aboneye katılın