Osmanlı’ya Borç Veren Galata Bankerleri

Galata Bankerleri kimlerdir, nasıl ortaya çıkmışlardır?

İstanbul’un fethinden sonra şehri terk eden tüccar ve bankacıların şehre geri dönmeleri teşvik edilir ve onlara birçok imtiyaz verilir. Güdülen bu politika Osmanlı’nın sonraki dönemlerinde mali yönden güçlenmesine katkıda bulunur ancak bu durum imparatorluğun son döneminde iktisadi bağımsızlığın elden gitmesiyle sonuçlanacaktır.

Ülkede çeşitli padişahın bastırdığı paralar ve yabancı ülkelerden giren yabancı paraları birbirine çeviren bu sarraflar küçük kredilerle bankacılık işleri de yapmaktadır. Amerika’nın keşfinden sonra altın ve gümüş ticaretinin artmasıyla para darlığı çeken Osmanlı’da sarraflık önemli hale gelir.

16. yy. başlarında İspanya ve Portekiz’den sürülen Yahudiler Galata çevresine yerleşerek İmparatorluğun ticaret ve para işlerinde söz sahibi olmaya başlar. Sonrasında İstanbul ve Selanik Yahudilerin birer bankerlik merkezi haline gelir.

17. yy.da Avrupalı devletlerin de desteğini alan Rumlar sayıları yüzü geçen bankerlik kuruluşuyla iktisadi alana hükmetmeye başlar. Elde ettikleri bu zenginlikle sonraki nesillerini iyi eğitirler ve Ege, Balkanlar, Karadeniz ve Adriyatik gibi geniş bir coğrafyada ticarete hükmederler.

Sultan Mahmut dönemine gelindiğinde Ermeniler bankerlikte söz sahibi olmaya başlar. Daha önce kırsalda el sanatlarıyla uğraşan bu azınlık kesim başta sarraflık olmak üzere çeşitli iş için İstanbul’a akın eder.

O yıllara kadar sarraflar Yeniçeri himayesi altındadır ancak Tanzimat sonrası yabancılara tanınan imtiyazlar sonucunda Galata Bankerleri faaliyet alanlarını genişleterek İmparatorluğun mali yapısını tamamen kontrol altına alma imkanını yakalar.

Bankerler güçlerini hissettirmeye başlıyor

Bankerler elde ettikleri bu güçle gerektiğinde bürokratları tehdit eden bir siyasi otorite haline gelirler. Hükumetin gümüşün değerini düşürerek parayı güçlendirme girişimine darphaneye gümüş vermeyi keserek karşı çıkarlar. Çünkü gümüşün değerinin düşmesi işlerine gelmez.

Cari harcama ve sıcak para için başı daraldığında hükümetlerin müracaat ettiği sarraflar, XIX. asırda bankerlere dönüştü. Sanayi inkılâbı sonrası Batı Avrupa sanayi çevreleri ile Osmanlı piyasası arasındaki irtibatı bunlar sürdürdü. Limanlara gelen ithal malların acenteliklerini yürüttüler. Resmî ihaleleri aldılar. Yerli tüccarı, tüketiciyi, maaşı geciken memuru finanse ettiler. Kurdukları sarraf-tüccar ortaklığı, bankerlere ziraî ihraç mallarını ucuza kapatma imkânı verdi. Böylece ekonomik hayatta bir tekel kurdular. Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci/Türkiye Gazetesi

19. yy.ın ikinci yarısında dış ticaretin açık vermesi sonucu kağıt paranın değeri düşer dolayısıyla ithalat güçleşir. Bu dönemde hükumetle anlaşan Fransız J.Alléon ve İtalyan Teodor Baltazzi kredi ile ithalatı rahatlatır. Abdülmecid Han’ın güvenini kazanan bu iki banker sonra İstanbul Bankası adıyla bir banka kurarlar.

Galata Bankerleri, 1877-78 Osmanlı-Rus harbinde Rusların galip gelirse bütün varlıklarını kaybedecekleri endişesiyle servetlerini ortaya koyarak Osmanlı’ya borç verirler. Bu borca teminat olarak da Osmanlı gelirleri gösterilir. Bundan rahatsız olan Avrupalı devletler Muharrem Kararnamesi adlı bir antlaşmayı Osmanlı’ya imzalatarak devletin bütün gelirlerini ipotek altına alırlar. Sonrasında gelirler Duyun-i Umumiye’ye bırakılınca Galata Bankerleri’nin hükümranlığı sonra erer. Bir kısmı ülkeyi terk eder bir kısmı da yine ticaret yapar.

Özetle…

Önceleri nakit ihtiyacından dolayı verilen imtiyazların ülkeyi nasıl felakete sürüklediğinin örneğidir bu konu. Koskoca ülke kendi esnafından, sarraflarından borç alacak haldedir. Aldığı yardımlar karşılığında onların palazlanmasına göz yumar. Borçlarını ödemek için ciddi bir önlem almaz, imtiyazlar imtiyazları doğurur. Sonunda alacaklılarına teslim olur.

Teslimiyet sadece ekonomik olarak kalmayacak, siyasi ve askeri teslimiyeti de beraberinde getirecektir. Çıkarmasını bilene Galata Bankerleri konusu önemli bir ders.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: