Kitabın yazarı Douglas Adams’ı Doctor Who’dan bilirsiniz. Bir kitap fikri radyo programı yaparken üretiliyor ve böylelikle en meşhur bilimkurgu romanlarından biri olan ‘Otostopçunun Galaksi Rehberi’ ortaya çıkıyor. Benim değinmek istediğim, pek çok alışılmışın dışı kavramdan ziyade; 42, yani tüm evrenin cevabına verilen yanıt olan 42 üzerine konuşmak.
‘‘Elbette ki hayatla bağlantılı pek çok mesele vardır ve işte size onların en yaygın olanlarından birkaçı: İnsanlar neden doğar? Neden ölürler? Neden bu ikisi arasında geçen zamanın büyük bir bölümünü dijital kol saatleri takarak geçirmek isterler?’’
Kitaba göre, zamanın birinde tüm boyutlara hâkim hiperzeki varlıklardan oluşan bir
ırk hayatın safsatalarından bıkıp bu sorunu kökten çözmeye karar verirler ve bunun üzerine küçük bir kent büyüklüğünde süperbilgisayar yaparlar.
‘‘Zaman ve Uzay Evreni’ndeki ikinci en büyük bilgisayar olan ben, Derin
Düşünce’nin vücuda getirilmesine neden olan bu büyük görev nedir?’’
Derin Düşünce, geleceğe dayanarak kendisinden sonra tekrar büyük bir bilgisayar
yapılması gerektiğini söyleyerek neden ikinci olduğunu birçok örnek vererek açıklıyor, ben sizi kitapla boğmayıp kıyısından Evren’i anlamaya çalışacağım. Derin Düşünce’ye görevini açıklıyorlar: Basit bir cevap. Hayat, Evren ve Her Şey
üzerine… Ancak Derin Düşünce, bu soruyu cevaplaması için 7,5 milyon yıl gerektiğini söylüyor. Halk, cevabı bekleyerek yaşamaya devam ediyor. Nesiller gelip geçiyor.
‘‘Irkımız yedi buçuk milyon yıldır bu Büyük ve Aydınlanma Umudu Günü’nü bekledi! Cevap Günü’nü! Bir daha asla, sabah uyandığımızda şöyle düşünmeyeceğiz: Ben kimim? Hayattaki amacım ne? Sabah kalkıp işe gitmesem gerçekten evrensel anlamda bir şey fark eder mi? Bugün en sonunda Hayat, Evren ve Her Şey’e dair içimizi kemiren küçük sorunları ortadan kaldıracak olan yalın ve kesin cevabı alacağız!’’
Derin Düşünce, yedi buçuk milyon yıl sonra Hayat, Evren ve Her Şey’in cevabını
veriyor: Kırkiki.
‘‘Ama sorduğumuz Büyük Soru’ydu! Hayat, Evren ve Her Şeye Dair Evrensel Soru!’’
Derin Düşünce’ye göre ‘‘Sorunun tam olarak ne olduğunu bildiğiniz zaman, cevabın ne anlama geldiğini de anlayacaksınız.’’.
Yerküre isimli bir başka bilgisayar
Derin Düşünce’ye bu defa Nihai Soru soruluyor ancak Derin Düşünce bunu da ancak bahsettiği ‘İkinci Bilgisayar’ın yapabileceğini söylüyor. Kendisinin tasarlayacağı bu bilgisayarın adını da koyuyor: Yerküre.
Kitabın bahsettiğim kısmı buraya kadar alıntıladığım kısım. Kitap hakkında az çok
fikir edinmenizi istediğim için alıntı yaptım. Bizim bir bilgisayarın içindeki karakterler olma ihtimalimiz sizi de biraz rahatsız etsin istemiş de olabilirim.
Bazen düşünüyorum, bu kitaba göre biz farelerle deney yapmıyoruz da onlar bizlerle, tüm insanlık üzerinde deneyler yapıyorlar. Peynir ve çıkardıkları ses bir paravan. Nasıl bilebiliriz? Yani bunun aksini kanıtlamak zor. Biz bambaşka bir evrenin oyun salonu olabiliriz.
Bu nihai cevap yahut soru her neyse, biz her neysek, her ne şekilde meydana
geldiysek, soruyu bilmek, cevabın parçası olmak ne işe yarayacak, diyorum kendime.
Muhtemelen hayatımın tüm ihtimalleri koca bir zaman kavramı içinde çoktan olup bitti. Gerçek anlamda neyi değiştirebilirim? Yine her şeyin sonunda aynı yere çıkıp konuyu kapatıyorum.
Yani yaşamı güzel yapan ölümken ölümü güzel yapan da artık bitmesi gerektiği mi?
Bir Cevap Yazın