Özgür irade nedir, var mıdır? Özgür irade ve determinizm kavramları insanlığı hala derinden meşgul eden konulardan. Aristoteles’ten ve muhtemelen daha öncesinden bu yana tartışma devam ediyor. Özgür irade söz konusu mu yoksa Spinoza’nın, “Havaya atılan taş düşünebilseydi kendi isteğiyle yere düştüğünü söylerdi.” demesi gibi, özgür irade sadece bir yanılsama mı?
Özgür irade üzerine bu yazıda geçmişten günümüze iki örnek yer alacak. Biri geçmişten, biri günümüzden. Geçmişten olan örneğin kökleri Aristotales’e kadar dayanıyor. Bu tartışmanın adı Buridan’ın Eşeği. Günümüzdeki örnek ise Westworld dizisinden olacak. Dizinin şuan iki sezonu bitti, konu neredeyse tamamen özgür irade üzerine olsa da ikinci sezon final bölümündeki bir diyaloğu örnek vereceğim.
Westworld örneği ile başlayalım. Hem bu örnek özgür irade tartışmasının anlaşılması açısından da temel olabilir.
Westworld: “İnsan insan derler idi. İnsan nedir şimdi bildim.” (Muhyiddin Abdal)
Westworld dizisinde baştan sona, insanın ne olduğuyla ilgili düşünmemizi sağlayan sahneler yer alıyor. Bu sahnelerden birinde 2.sezon 10. bölümdeki şu diyalog geçiyor:
Bernard: Onlar (İnsanlar) sadece her durumda sağ kalmak için tasarlanmış algoritmalar. Ama kararları verdiklerini sanacak kadar sofistikeler, kontrolün onlarda olduğunu sanacak kadar. Ama onlar aslında sadece…
Ford: Yolcu.
Bernard: Evet. Acaba hiçbirimiz için gerçekte hür irade diye bir şey var mı, yoksa bu sadece toplu bir hayal mi, manyakça bir şaka mı?
Ford: Gerçekten özgür olan bir şey temel dürtülerini sorgulayabilmeli… Onları değiştirmek için.
Ford’un dizide insanları tanımlarken “yolcu” ifadesini kullanması önemli. Yolcu, görevlilerin (robotların) dünyasına eğlenmek veya çeşitli kişisel nedenlerden dolayı katılan “insanlara” verilen isim. Burada Bernard onlar aslında sadece yolcu derken, parka gelen özgür iradeli insanların belli davranışları gerçekleştirmek zorunda olan robotlardan bir farklarının olmadığını vurguluyor.
Evet görevliler (robotlar) onlara verilen karakteri, anıları, davranışları taşımaktadırlar. Bunların dışına çıkmazlar. İnsanlar ise parkta istediklerini yapabilmektedirler. Peki neyi yapmak istediklerine nasıl karar vermektedirler? Dürtülerini izlemekte özgürdürlar fakat bu dürtüler nereden gelmektedir, insanlar temel dürtülerini kendileri mi seçmektedirler?
Buridan’ın Eşeği: İsteğin ortaya çıkması için neden şartı vardır
Diğer hikaye ise Buridan’ın Eşeği. Wikipedia‘den şu alıntıyla hikayenin tarihçesi şu şekilde:
Fabl ismini Fransız nominalist filozof Jean Buridan’dan (1295-1356) almaktadır. Hikaye şöyledir:
Hem aç hem susuz olan bir eşek, kendisinden eşit uzaklıkta bir yere konulmuş olan su ve saman balyası arasında bir türlü karar veremeyip hem açlıktan hem susuzluktan ölür.
Hikaye’nin en eski versiyonu Aristoteles’e aittir ve kahraman bir köpektir. Buridan’ın öyküsü Spinoza’nın Cogitata Metaphysica’sında da geçer. Benzer bir başka örnek de üç ağaçtan oluşan iki koruluk arasında bir türlü karar veremeyen bir deve biçiminde Gazali tarafından kullanılmıştır.
Bu hikayeyi biraz irdelersek bir eylemin ortaya konulması için bir dürtünün gerektiğini görürüz. Eşeğin suya ya da yeme yönelmesi için bir neden gereklidir. Bu nedeni ortaya çıkaran başka nedenler ve o nedenlerin de nedenlerini aramak gerekecektir. Eğer dürtülerimiz bir nedenler zincirinin sonucuysa, dürtülerimizi yerine getirdiğimizde sonraki dürtülerimiz için yeni nedenler zinciri oluşmuş olacak. Eğer her şey nedenlerin bir sonucuysa özgür iradeden söz edilebilir mi?
Diyelim ki başka bir eşek acıktığı için su yerine yeme yöneldi. Çünkü yolda gelirken karşısına bir dere çıkmıştı. Yeme öncelik vermesinin bir sebebi de ormandaki bir gürültüden korktuğu için koşarak enerjisini bitirmiş olmasıydı. Veya eşekte birkaç hücre, bir hastalığı tetiklemişti ve eşek sürekli yemek yeme isteği duyuyordu. Hücrelerin hastalanması da tamamen başka nedenlere bağlıydı. Bu süreçte eşek sandığı kadar özgür müydü?
Buridan’ın eşeğinde ise durum farklıdır. Eşeğin dürtüsü hem yeme hem de suya yönelmektir. Olağan olmayan bir durum söz konusudur ve eşek için yem ve su arasında tercih yapmak mümkün olmaz. Tercih için bir dürtünün ağır basması gerekmektedir. Eğer dürtülerden biri ağır basmıyorsa, veya dürtü yoksa eylem de olmayacaktır. Buridan’ın eşeği eşit koşullar arasında tercih yapamamıştır çünkü seçim yapmasını sağlayacak nedenden yoksundur.
Sonuç;
Westorld örneği de Buridan’ın eşeği örneği de aynı konu ile ilgili. Nedenler ve sonuçları. Önceki belirleyicilerin eylemlerimiz üzerinde ne kadar etkili olduğu hakkında. Bu iki örnek dışında paylaşmak istediğiniz örnekler varsa paylaşabilirsiniz.
Bir Cevap Yazın