Rönesans İtalya’da ortaya çıkan ve günümüz Avrupa’sını derinden etkileyen toplumsal bir hareket. Rönesans sanatçıları ise bu hareketin temsilcileri. İtalyan şehir devletlerinde bazı isimler eski anlayıştan (skolastik düşünce) sıyrılarak Antik Yunanistan’daki köklerine döndüklerini söylediler.
Skolastik düşüncede de Aristo ve Platon’a övgü vardı. Usavurma bir yöntem olsa da deney ve gözleme gerekli önem verilmiyordu.(Skolastik düşünce hakkında daha fazla bilgi için ilgili yazıyı okuyabilirsiniz.) Rönesans dönemi ile önceki dönem arasında büyük anlayış farklılıkları ortaya çıktı. Rönesans’a ruhunu veren büyük düşünürler ve sanatçılar halk kitlelerini etkiledi.
Yazıda bazı Rönesans sanatçıları, düşünürleri ve bu dönemin ruhunu yansıtan eserlerine yer verilecektir. Rönesans ne kadar İtalya’da ortaya çıkan bir hareket olsa da diğer Avrupa şehirlerinde de İtalya’dan farklı şekillerde (edebiyat vd) de olsa kendisini göstermiştir. Bilim ve sanat bu yeni çağın itici gücü olacaktır.
Rönesans sanatçıları deyince akla ilk olarak “Ninja Kaplumbağalar” çizgi filmi geliyor. Acıkınca pizza yiyen bu kaplumbağalar isimlerini dört büyük rönesans sanatçısından almışlardır. Leonardo (Leonardo Da Vinci), Raphaël (Raffaello Sanzio), Michelangelo (Michelangelo Buonarroti) ve Donatello. Yazı, Rönesanstaki on iki kişi hakkında olacak. Bazı sanatçılar, yazarlar ve düşünürler.
1- Raphaël’in “Atina Okulu”
İlk çalışma Raphaël’in “Atina Okulu” freskidir. Rönesans yeniden doğuş demektir ve ilk doğuş olan Antik Yunan’a dönüşü temsil etmesi açısından bu çalışma önemlidir.

Tabloda eski düşünürler yer almaktadır. En öndeki iki kişi Platon ve Aristo’dur. Dikkat ederseniz Platon’un gökyüzünü Aristo’nun ise yeri gösterdiğini göreceksiniz. İdealarla (Platon) mantığın (Aristo) arasındaki meseleyle ilgilidir. Düşünürler kendi felsefi düşüncelerini yansıtırlar.

Atina Okulu ve Rönesans Dönemi felsefe tasavvuru hakkında ayrıntılı bir inceleme için Dücane Cündioğlu’nun Youtube’da yer alan iki buçuk saatlik dersi dinlenebilir.
2- Michelangelo’nun “Ademin Yaratılışı”
Âdem’in Yaratılışı, Sistine Şapeli’nin tavanındaki ünlü bir fresktir. Michelangelo tarafından 1511 dolaylarında yapılmıştır.Fresk, Hıristiyanlık’ta Kitab-ı Mukaddes’in Yaratılış bölümünde, Tanrı Baba’nın ilk insan Âdem’e hayat üflemesi konusunu betimler. (Wikipedia)

Ademin’in yaratılışında bir rönesans özelliği olan insan bedeninin öne çıkarılması var. Anlamı çok konuşulan bir çalışma bu. Adem ve Tanrı birbirlerine parmaklarını uzatıyorlar. Bir arkadaşım “Adem’in gönülsüzlüğü” hoşuma gitti demişti. Freskin yorumlarından biri, zamanın değişmesiyle (kilisenin dogmaları yerine hümanizm anlayışının ortaya çıkması) insanın tanrıya yabancılaşması anlatılmıştır şeklinde. Belki de öyledir.
Freskteki tanrının ve yanındakilerin içinde bulunduğu örtünün beyine benzemesinden yola çıkılarak yapılan çeşitli yorumlar da var.
3- Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği”
Mona Lisa ilk akla gelen eseri olsa da burada yer vermek istediğin eser son akşam yemeği. Son akşam yemeği rönesans sanatçıları arasında çok kez işlenen bir tema olsa da en ünlüsü Leonardo Da Vinci’nin yaptığı resim.Resimde Hz. İsa ve havarileri yemek yerlerken Hz. İsa yanındakilere aralarından birinin kendisine ihanet ettiğini söylüyor. Resmedilen o şaşkınlık anıdır. Hangi kişinin hangi havari olduğu bilinir resimde.

Bu resimle ilgili bana ilginç gelen bir hikaye okudum. Muhtemelen gerçek değildir Leonardı da Vinci resminde kullanacağı yüzleri bulmak için üç yıl Milano sokaklarında gezer. İçlerindeki hain olan Yahuda’nın yüzünü bulmak için hapishaneleri gezer. Bir hapishanede Yahuda olması için bulduğu model ona: “Hatırlıyor musun? Hz. İsa için de beni kullanmıştın.” der.
4- Gentile Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet Portresi

İstanbul’un Osmanlı’nın eline geçmesi sonucu Venedik Osmanlı çatışmaları başlamıştı. Bu çatışmalar sona erince Fatih Vededik’ten büyük bir vergi almanın yanında tuhaf bir istekte bulundu. Fatih, Venedik’in en yetenekli ressamlarından birini, portresini yaptırmak için İstanbul’a çağırıyordu. Bellini 1479’da İstanbul’a geldi. Hatta ilk geldiğinde Fatih ressamın yeteneğinden emin olmak için başka portreler yaptırır. Bellini on altı ay İstanbul’da kalır. Rönesans’ta Fatih gibi birinin Osmanlı padişahı olduğunu bilmek güzel.
Bu kadar sanatçıdan sonra biraz da rönesansta adı öne çıkan, bugün bile bildiğimiz bazı edebiyatçılar ve düşünürlere göz atalım.
5- Dante Alighieri’nin İlahi Komedya kitabı
Dante erken dönem Rönesans sanatçılarından biri. İlahi Komedya’yı büyük aşkı Beatrice’in ölümünden sonra yazmış. Ahirete yaptığı yolculukta yanındaki rehberle gördüklerini anlatıyor yazar. Eserdeki cehennem tasavvuru dikkat çekici olmakla beraber, eser İtalyanca yazıldığı için Rönesans döneminin Latince’den vazgeçip ulusal dillere geçilmesi özelliğini yansıtır. Hoş Dante’nin hem Latince hem de İtalyanca eserleri vardır.

6- Machiavel’in Prens kitabı
Prens günümüzde de siyaset alanında en çok konuşulan kitaplardan birisi. Bugün kullanılan makyavelist kelimesinin çıkış kaynağı. Kitapta siyasete ve devlet yönetimine dair alışılmışın dışında bilgiler yer almaktadır. Prens kitabı bir prensin nasıl davranması gerektiği konusunda bir rehberdir. Kitap ne kadar tepki alsa da ariktokrasi yerine halka dayalı bir yönetim tavsiye etmesi açısından önemlidir. Dünden bugüne uzanan bu kitap hakkında daha fazla bilgi için yazdığım yazıya bakabilirsiniz.
7- Nikolas Kopernik
Kopernik ve Kepler dünyanın sabit biçimde durmadığını söyleyen ilk bilimciler oldular. Daha sonra Galile Kopernik ve Kepler’in çalışmalarını doğrulayacaktır. (7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı)
“Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine başlığını taşıyan başyapıtında Güneş Sistemi’nin tarifini yapmış, gezegenlerin güneşin merkezde olduğu sabit yörüngeler üzerinde hareket ettiğini kabul eden günmerkezlilik yasasını savunmuştur. 1543 yılında, Kopernik’in ölümünden kısa bir süre önce yayımlanan bu kitap, “Kopernik Günmerkezliliği” denilen astronomik modelin başlangıcını oluşturur ve modern astronomik ve bilimsel gelişmelerin başlangıç noktası olarak gösterilerek bilim tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmektedir.” (Wikipedia)
8- Martin Luther
Katolik kilisesinin cennetten arsa satma, para karşılığı günah bağışlama gibi faaliyetlerini eleştiren 95 maddelik bir bildiri yazdığında afaroz edilmişti Martin Luther. Tanrı ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini savunuyordu. Martin Luther’in görüşüne katılanlar onun izinden gitti ve Protestanlık bir mezhep olarak ortaya çıktı. Hristiyan dünyasında bir çatlak meydana geldi. Dinde yapılan reformun sağlayıcısı, reformun öncüsü olarak Avrupa tarihini derinden etkileyen bir isim oldu Martin Luther.
9- Desiderius Erasmus ve Thomas More’un Ütopya’sı.
Erasmus, kilisenin baskısına karşı çıkarak gerçek Hristiyanlığı antik çağın yalınlığında aramıştı. Martin Luther büyük hareketi (Protestanlığın ortaya çıkma süreci) başlattığında kilisenin yenilenmesi gerektiğini söylemiş ama Hristiyanlığın parçalanmaması gerektiğini söylemişti. Erasmus’un yanına Thomas More’u ekledim çünkü bu iki arkadaşı ayırmak istemedim. Thomas More Ütopya kitabıyla görece daha çok bilinen bir isimdir. Kitapta hayali bir ülke üzerinden yapılan yeni bir düzen arayışı dikkat çeker. (Ütopya hakkında ayrıntı için buraya bakabilirsiniz.)
10- William Shakespeare’in Othello’su
William Shakespeare önemli rönesans sanatçıları arasındadır. Rönesans’a etkisi hakkında konuşacak olursak Othello eserine ayrı bir yere konulmalı sanırım. O dönemin İngiltere’sinde Othello’da baş karakter bir siyahidir. Erdemli, dürüst ve cesur olan bir siyahi ile renginden dolayı ona düşman olan ve başına işler açan bir başka karakter anlatılır. (Farklı yorumlar da vardır konu hakkında.) Önemli olan insanın teninin rengi değil, duruşudur demek istemiş olabilir Shakespeare. Shakespeare demişken, “To be or not to be that is the question.” diyerek bitirelim.
11- Montaigne’in “Denemeler” kitabı
Montaigne’in denemeler kitabı türünün ilk örneği olmasının yanında içeriğinin Latin ve Yunan yazarlardan alıntılar içermesi önemeli. Antik Yunanistan’a ilgi onun çalışmalarında da görülür. Şu cümleler beslendiği kaynağı ve o dönemlerin değişen dünya düşüncesini yansıtması açısından değerlendirilebilir.
“Sokrates söylemiş diye değil, kendi yaratılışıma uyarak, üstelik aşırılığa bile kaçarak, bütün insanları hemşerim sayıyorum. Bir Polonyalı’yı tıpkı bir Fransız gibi kucaklıyorum, dünya ile akrabalığımı kendi ulusumla akrabalığımın üstünde tutuyorum.”
12- Miguel de Cervantes Saavedra’in Don Kişot kitabı
Cervantes’in hapishanede yazdığı Don Kişot, modern Avrupa’nın ilk romanı olarak kabul ediliyor. Kitabın bizde kısaltması daha çok bilinir. Kurgu yel değirmenleriyle sınırlı değildir.
“Don Kişot, mazlumları korur ve de kötülere göz açtırmaz. Fakat her zaman yere yıkılır.” ve “Kimi yazarlara göre Hristiyanlığın tahakkuk edemeyişi Don Kişot’un ana fikridir. Don Kişot Hz. İsa’nın bir karikatürüdür ve Kara İncil olarak adlandırılmıştır.”
Rönesans sanatçıları ve düşünürleri sıralaması yaparken tarih sırasına dikkat etmeye çalıştım ve son isimler biraz ileri vakitlere ait isimler oldu. Ayrıca yazılanlarda bilgi yanlışları olabilir. Fatih Sultan Mehmet eğer uzun yıllar tahtta kalsaydı Türkiye’nin rönesanstan bugün nasıl etkilenebileceği hakkında bazı değerlendirmeleri var İlber Ortaylı’nın. İlgilisine.
Bir Cevap Yazın