Savunma mekanizmaları Sigmund Freud ve kızı Anna Freud’un, “ben” denilen varlığımızı koruma amacıyla kullandığımızı öne sürdüğü psikolojik kalkanlardır. Savunma mekanizmaları kaygıyla baş etmemizi sağlar. Bir noktaya kadar yararlı olan bu mekanizmalar bir noktadan sonra kişi için tehlikeli olabilir.
Yazıda savunma mekanizmalarından yaygın olarak bilinenlerden birkaçı yer alacak. Bu örneklerde konu kolay anlaşılır olsa da savunma mekanizmaları bilinç dışı ile ilişkili ve karmaşıktır. Yazıda Anna Freud’un Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabında bahsettiği bir savunma mekanizması bu ilişkiyi göstermesi açısından yararlı olacaktır.
Neden Savunma Mekanizmalarına İhtiyaç Duyarız?
İdin şiddetli arzuları ve süperegonun sürekli baskısı altında kalan ben, ruh sağlığını korumak üzere birtakım savunma yöntemleri geliştirir. A. Freud’un ifadesiyle “Ben savunması, enerji yatırımının takviye edilmesi sonucunda başarıya ulaştığı takdirde, idin saldırısı son bulur ve böylece (…) ruhsal ateşkes yeniden ilan edilmiş olur.”
Şu hâlde benin dengesini sağlamaya imkân veren savunma mekanizmaları, kişinin bireysel ve toplumsal sağlığının korunması adına önemlidir. Fakat bu mekanizmaların aşırı kullanımı dış gerçekliğin yitimi gibi nevrotik sorunlara yol açabilmektedir.
Savunma mekanizmaları doğuştan kazanılan aygıtlar olarak kabul edilmektedir. Savunma mekanizmaları çevreyle uyum sağlamanın yanı sıra özellikle yetişkinlerde “ruhsal sağlığın” kazanımında önemli rol oynamaktadır. Karşılaşılan olumsuzluklarla baş etmede etkin olan savunma mekanizmaları; benin “acı veren deneyimler”le daha kolay başa çıkmasına olanak sağlar.
Özdeşim kurma, bastırma, yüceltme, yansıtma, karşıt tepki geliştirme, saplanma, gerileme, yadsıma-inkâr, mantığa bürüme, yön değiştirme, hayal kurma, ödünleme-telafi etme, özgecilik, çilecilik ve mizah kullanılan savunma mekanizmalarından bazılarıdır.
Savunma Mekanizmaları
Savunma mekanizmaları basit veya karmaşık olabilir. Bu savunma mekanizmasını kullanan kişinin zihinsel süreçleriyle ilgilidir.
1- İnkar
Bazı durumlarda birey, benimsenmesi çok zor ve rahatsız edici özellikte olan yaşantılarla karşılaşabilmektedir. Böyle durumlarda, olayların varlığını veya yaşanmış olduğunu görmezlikten ve anlamazlıktan gelmeye inkâr denir. İnkarda gerçekliğin kabul edilmemesi vardır.
Kişinin alkol problemi varsa, bu ona söylendiğide bunun saçma olduğunu, istediği zaman bırakabileceğini söyleyebilir. Daha ileri bir örnekte ise kişi ölen bir yakının ölümünü kabullenmeyebilir. Ölen kişi hala hayattaymış gibi davranabilir.
2- Yansıtma
Birey, toplum tarafından onaylanmayan güdü ve isteklerini dışa yansıtarak, bunları başka insanlarda görmeye başlamaktadır. Bireyin kendi kişilik yapısının öğelerini başka bireylerde görme eğilimi yansıtma olabilir. Aşırı kıskanç veya cimri bir insan başkalarının aşırı kıskanç veya cimri olduğunu düşünebilir. Bu tür konuşmalar yapabilir.
“Kel aynaya bakmış, ayıbını ele takmış” sözü yansıtma savunma mekanizması için uygun gibi.
3- Karşıt Tepki oluşturma
Bireyde bazen suçluluk duygusu yaratan tehlikeli isteklerin yoğun olması, bunları baskı altında tutmasını güçleştirmektedir. Bu durumda bireyin bu isteklerinin tam tersi davranışları yaparak benliğini korumaya çalışması karşıt tepki geliştirme olarak açıklanmaktadır.
Kardeşini kıskanan bir çocuğun aşırı derecede iyi bir abla olma çabalarını buna örnek olarak verilebilir.
4- Yüceltme
Yüceltme mekanizmasında, bastırılmış olan istek ve ihtiyaçların beraberinde getirdiği gerginlik, dışarıdan ilgisiz gibi görülen yeni hedefler, yeni etkinliklere çevrilmektedir. Bu yeni hedef ve etkinlikler bastırılan istek ve ihtiyaçların aksine sosyal açıdan da kabul edilmektedir. Toplum tarafından kabul edilmeyen bazı saldırgan ve cinsel eğilimler, bu
savunma mekanizması tarafından değiştirilerek, toplumsal onay bulacağı alanlarda kendini ifade etmektedir.
Örneğin, saldırgan ve kavgacı yapısı olan bir gencin boksör olarak, toplum tarafından hoş karşılanmayan bu yapısı kabul edilebilir hale getirmesidir. Özellikle sanat dünyasında karşılaşılan bir savunma mekanizmasıdır yüceltme. Sanatçılar sosyal rahatsızlıklar içeren durumları ses getiren eserlere dönüştürebilirler.
5- Gerileme
Gerileme artan kaygı nedeniyle davranışta küçük yaşlara dönüştür. Bireyin temel istek ve ihtiyaçlarının karşılanamamasından kaynaklanan doyumsuzlukve kaygı durumlarında, olması gereken olgunluk düzeyinden daha basit bir olgunluk düzeyine inme gerileme mekanizması olarak kabul edilmektedir. Kişi çocukluğuna gider ve çocukken suçlu olan anne ve baba başta olmak üzere hep başkalarıdır.
Örneğin, yetişkin bireyler de zaman zaman sıkıntı veren durumlarda kızarıp, kekelemekte ve kendi yaş düzeyinin altında bir genç hatta bir çocuk gibi davranabilmektedirler. Bir genç kız, sekiz yaşındaki bir çocuk gibi bağırıp, çağırabilmekte ve sekiz yaşındaki bir çocuk bebek gibi ağlayıp altını ıslatabilmektedir.
6- Mantığa bürüme
Kişi kabullenmesi zor durumlarda bazen kısmen doğru ve çoğunlukla akla uygun ancak tamamen doğru olmayan nedenler öne sürebilir. Okulda iyi not alamayan, başarısız ve tembel bir öğrencinin “hayatta başarılı olmak okulda başarılı olmak değildir” düşüncesini benimser gibi görünmesi bu savunma mekanizmasına örnek olarak verilebilir.
Bir başka örnek, işten atılan birisi öyle düşünmese bile, zaten sıkıcı bir şirketti diyebilir. Aksi durumda egosu zarar görecektir. Bu duruma Nasreddin Hoca’nın eşekten düşünce “Ben zaten inecektim.” sözü örnek olabilir.
7- Yer Değiştirme
Bireyin kendisinde kızgınlık, öfke ve kaygı yaratan olaylara gücünün yetmediği durumlarda; kızgınlılığını ve öfkesini gücünün yettiği kişi veya eşyalara yöneltmesi yöntemine yer değiştirme denir.
Telefonda aldığı bir habere öfkelenen kişinin, telefonu yere fırlatıp parçalaması veya sınıfta yapılan başkanlık seçimini kaybeden bir öğrencinin, okulda kaybetmiş olmanın verdiği öfke ile eve döndüğünde öfkesini kardeşine yönelterek ona bağırıp, azarlaması yer değiştirme mekanizmasına örnek olarak verilebilir.
8- Hayal Kurma
Birey, iç veya dış nedenlerden dolayı ihtiyaç ve güdüleri doyumsuz kaldığında, gerçek dünyada tatmin edilemeyen istek ve arzularını hayal âleminde gerçekleştirme yolunu seçebilmektedir. Kısacası hayal kurma, bireyin yaşadığı çatışmaları hayalinde çözümleyerek rahatlaması durumudur. Başarısızlıklarla karşı karşıya kalan birçok kişi, bu yönteme başvurarak gerçeklerden kaçıp hayallerle avunurlar.
Örnek olarak, fakir bir gencin piyangodan büyük ikramiyeyi kazandığını düşünüp, sahip olacağı parayla nerede ve nasıl yaşayacağının hayalini kurması gösterebilebilir.
9- Bastırma
Bastırma, bireyin hatırlamak ve hissetmek istemediği şeyleri bilinç dışına atmaya çalışmasıdır. Sosyal örf, adet ve yasaklarla çatışma durumunda kalan istek ve ihtiyaçlar bastırılmaya en yakın olan durumları oluşturmaktadır. Bilinç dışına itilmiş olan ihtiyaç ve güdülerin davranışlar üzerindeki etkilerini ilk dikkati çeken Sigmund Freud olmuştur.
Freud’a göre hiçbir güdü tamamen baskı altına alınamaz. Rüyalarda belirmekte, dil sürçmesi gibi değişmiş şekillerde tekrar bilince çıkma yollarını bulmakta ve yaşantımızı etkilemeye devam etmektedirler. Bastırma mekanizmasının aşırı kullanılması, ruhsal durgunluk, donukluk, sıkıntı ve unutkanlık yaratmaya başlar. Bunun sonucunda ise bireyde ciddi
psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır.
10- Özdeşleşme
Çeşitli engellenmeler, başarısızlıklar, karşısında birey, kimi zaman herhangi bir alanda başarılı kişi veya kişilerle kendini aynı görme, kendisini onlara yakın hissetmekle kısmen doyum sağlayabilmektedir. Kişinin başarılı tanıdıklarını anlatması bu savunma mekanizması ile ilişkili olabilir. Her türlü fanatiklik bu savunma mekanizmasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor olabilir. Biz şöyleyiz, biz böyleyiz…
Örneğin, bir çocuğun arkadaşları ile yaptıkları futbol maçında, bir takım arkadaşının kendisinden daha çok gol atması durumunda, “Benim ağabeyim olsaydı yüz gol atardı.” demesini gösterebiliriz. Çocuk böylece çok yetenekli olduğunu söylediği ağabeyi ile kendisini bir saymakta ve kişisel değer duygusunu arttırma çabasına girmektedir.
11- Çilecilik (Kitapta ergenlik dönemindeki tutum anlatılır.)
Güzel, beğeni toplayacak giysileri reddetmek de cinsellik yasağına bu bağlamda uygun düşer. Fakat ergenin kendine koyduğu bu yasaklar giderek zararsız ve gerekli şeyleri de kapsamına alır, ergen kendini soğuğa karşı koruyacak en basit giysi parçasını geri çevirip her konuda iradesini sınamaya girişir, sağlığını gereksiz yere tehlikeye atar, özel oral zevklerden kaçınmanın ötesinde günlük besinini “ilkelerinden ötürü” pek alçakgönüllü bir asgariye düşürebilir.
Uzun uzun uyumayı severken zorlama olarak erkenden kalkmaya, kendine gülmeyi, dahası gülümsemeyi yasaklarsa, uç vakalarda insanın her gereksinimine köle olmaması gerektiği açıklamasıyla dışkısını ve idrarını dayanabileceği kadar tutmaya çalışırsa, işte o zaman kaygılanmaya başlarız.
Savunma mekanizmaları ve bilinçdışı: Fantezide Yadsıma
Bir çocuğun kurduklarının çözümlemesi var burada.
Bir gün, tüm hayvanların bulunduğu bir sirk gösterisi sırasında izleyiciler arasından bir haydut birdenbire tabancasıyla ona ateş etmeye başlıyor. Hemen onu korumak üzere birleşen hayvanlar haydutu özenle, başka kimseyi yaralamadan kalabalığın arasından çıkarıp alıyorlar.
Fantezi daha sonra hayvanların hep efendilerine duydukları bağlılıkla, haydutu nasıl cezalandırdıklarını, tutsak ettiklerini, yere gömdüklerini, zaferlerinin coşkusuyla haydutun üzerine kendi bedenleriyle kocaman, göğe uzanan bir kule kurduklarını işleyerek sürdürüyor. Daha sonra onu mağaralarına götürerek üç yıl orada kalmaya zorluyorlar. En sonunda salıvermeden önce upuzun bir sıra oluşturan filler onu hortumlarıyla dövüyor ve sonra da parmaklarını (!) sallayarak tehdit ediyor ve yaptığını bir kez daha yinelememesi için uyarıyorlar. O da buna söz veriyor.
“Ben hayvanlarımla birlikte oldukça yaptığını yinelemeyecek.” Haydutun hayvanlardan tüm çektikleri sergilendikten sonra şaşılası son bir açıklamayla hayvanların tutsaklığı sırasında haydutu çok iyi besledikleri, böylece onun kuvvetten düşmediği konusunda da güvence veriliyor. Yedi yaşındaki çocuğun aslan fantezisinde sezinlenebilen baba karşısındaki çift değerli konumun ele alınışı buradaki sirk fantezisinde birkaç adım daha ilerlemiştir.
Burada da gerçeklikte korku duyulan baba, fantezideki karşıtına çevirmeyle koruyucu hayvanlara dönüştürülmektedir. Ama bunun yanında tehlikeli baba nesnesinin imgesi de haydut figüründe saklı tutulmaktadır. Çocuğun beni gerçekliğin sevimsiz bir parçasını benimsememek için direnmektedir. Böylece öncelikle gerçekliğe sırt çevirip onu yadsır, sonra da istenmeyenleri imgelerinde karşıtına çevirir.
Yazıyı yazarken MEGEP’te yer alan MEB tarafından dağıtılan Savunma Mekanizmaları kitapçığını kullandım. Alıntılar çoğunlukla oradan. Başlangıçtaki bilgiler Dergi Park’ta bulunan şu makaleden. Son bölümdeki örnek olay ise Anna Freud’un Ben ve Savunma Mekanizmaları kitabından.
Konu hakkında Youtube’da bulunan şu kısa videoyu izleyebilirsiniz.
Bir Cevap Yazın