Sonsuzluk Kavramı ve Uzayzaman

Sonsuzluk kelimesini kullandığımızda çoğunlukla söylemek istediğimiz uzayzamanla ilgilidir. Sonsuzluk evrenin ne kadar geniş olduğu ya da zamanın bir başlangıcı olup olmadığı sorularıyla birlikte düşünülür. Sonsuzluk kavramını başka alanlarla birlikte düşünmek de isabetli olmalıdır. Bir kere sonsuz bir şey bulursak artık başka alanlar için de bir sonsuzdan bahsetmek mümkün olabilir.

Fizik alanında bir uzmanlığım olmamakla beraber yanlış ya da eksik anladığım yerler olabileceğini ve henüz cevabı bilinmeyen bir konu üzerine yazdığımı hatırlatayım. Sonsuzluk kavramını şu iki soruyla somutlaştıralım:

1- Madde atomlarına kadar bölündüğünde ve atomlar da bölünmeye başlandığında en sonunda bölünemeyecek bazı parçalara erişecek miyiz, yoksa bu bölünme sonsuza kadar devam mı edecektir? Sorunun tersi de geçerlidir. Evrenin genişlemesi sonsuza kadar devam edecek midir ya da evren sonsuz mudur? Sonsuz küçükler ve sonsuz büyüklerler söz konusu mudur?

2- Herhangi bir nedenin uzak nedenlerine ulaşmaya çalıştığımızda duracağımız bir nokta gelecek midir, yoksa nedensellik zinciri sonsuza kadar devam mı edecektir? Örneğin şuan yanıbaşımdaki duran su sıcaktır. Neden? Çünkü oda sıcaklığındadır ve oda sıcaktır. Neden? İnsanlar belli aralıklardaki sıcaklıklarda yaşarlar. Neden? Çünkü evrimsel olarak… Bu noktadan sonra uzak nedenler büyüyecektir ve hep bir üst nedeni gerektirecektir. Peki bu nedenler bir yerde son bulacak mıdır yoksa her nedenin bir üst nedeni olacak ve bu süreç sonsuza kadar gidecek midir?

Kütleden enerjiye, enerjiden kütleye E = mc2

Maddenin altında atomlar, atomların altında atom altı parçacıklar var. En altta ne bulacağız? Muhtemelen hiçlik çıkmayacak karşımıza. Belki de Leibniz’in monadlarını buluruz. Fakat monadları neden bölemeyelim? Maddeyi daha doğrusu varlığı yani var olan her şeyi sadece kütlesi olan cisimlerle açıklamak mümkün değil. Elmanın, tahtanın, demirin, suyun atomlarını ve daha alt parçacıkları hayal etmek kolay. Söz konusu ısı, ses, elektrik gibi enerjiler olduğunda işler zorlaşıyor.

Einstein enerji ve kütlenin birbirle ilişkili, birbirinin türünden şeyler olduğunu ortaya koymuştu. Maddeyi ve madde olmayan şeyleri tek bir temelde düşünebilmemiz için sebepler var. Kütlesi olan her cismin potansiyel de olsa enerjisi olmak zorundadır. Sıcaklık ya da bir cisme yansıtılacak kuvvetli ışık onun ağırlığını değiştirir. Sadece özel yöntemlerle ölçebilsek de. Işık saçan şeyler kütle kaybeder. Burnumuza kahve kokusu geldiğinde kahveden ayrılan kahve molekülleridir onlar.

Kütle enerjinin bir özelliğidir. Yine de enerji neyden oluşmaktadır, uzayzaman neyden oluşmaktadır ya da uzayzamanı oluşturan şey neyden oluşmaktadır soruları cevaplanmayı beklemektedir. Uzayzaman neyden oluşmuştur? Belki de uzayzaman olmayandan.

Nedenlerin ve nedenselliğin sozsuzluğu üzerine

Felsefedeki ilk neden sorununa geri döndük. Evren neden var? Belki de bir tür doğal seçilimle var olmayanlar elendi. Öyleyse neden varolan evren bu dinamiklere göre varoldu? Neden karanlık madde daha fazla değildi, neden kütlemiz var? Bu soruların nedenlerini bulduğumuzda bu koşulların oluşmasını sağlayan nedenlere ulaşmamız gerekecek ve onları da bulduktan sonra daha sonrasına. Bu iş nerede bitecek ya da bitecek mi? Bilmiyoruz.

Nedenlerin bitmemesi sağduyumuza aykırı geliyor. Kediye araba çarptı ve öldü. Günlük yaşamda uzak nedenleri düşünürsek işin içinden çıkamayız. Uzak nedenleri düşünmek çok da gerekli değil. Sağduyumuza aykırı olması ise sonsuzluğun ya da sonsuz nedenin olmadığı anlamına gelmez. Sağduyumuzu aşan olaylar üzerine teoriler üretiliyor kuantum fiziği alanında.

Matematikte sonsuzluk ve Zenon (Hareket) Paradoksu

Fizikte sonsuzluk olup olmadığını bilmiyoruz fakat matematik sonsuzluğu varsaymamızı sağlıyor diyebiliriz. Matematik sağlıyor diye sonsuzluk var demek değildir elbette. 1 ve 2 arasında kaç sayı vardır? Sonsuz. Bir, birin yarısı (1/2) , birin yarısının yarısı (1/4)… Bu sonsuza kadar giden bir süreçtir. Hiçbir zaman bu sayılar bitmeyecektir yani sonsuzdur. Tek bir sonsuz yoktur elbette matematikte farklı sonsuz grupları vardır. Hepsi de sonsuzdur. Matematikte bulduğumuz bu sonsuz fizikte sonsuzu düşünmemizi sağlayabilir, en azından bu işe yarar.

Zenon’un hareketin imkansızlığı paradoksu şu şekilde de düşünülebilir: Atılan ok hiçbir zaman hedefe varamayacaktır çünkü her seferinde yolun yarısını gidecek ve bu yarılar hiç bitmeyeceği için hedefe varamayacaktır. Okun hedefi vurması elbette fiziki dünyada karşılaşacağımız durumdur fakat buradaki problem sanırım hedefin sonsuz olarak kabul edilmesidir. Evet ok hedefi vuramazdı hedef sonsuzda olsaydı oysa hedef sonsuzda değil, sonsuza giden bir noktada. Sonsuza giden bu noktalardan ok da hedef de geçmektedir ve ok ve hedef sonsuz noktalardan herhangi birinde birleşebilir.

Sonsuzluk kavramı anlayabileceğimiz kavramlardan biri değil Kant’a göre. İnsan zihniyle ilgili bilindik sorunlardan ötürü. Sonsuzluk kavramı sağduyumuza aykırı gelen bir kavram. Stephen Hawking evrenin bir sonu olduğunu düşünüyordu. Sonuçta sonsuz bir evren bilimin inceleme alanına (deney ve gözlem) sığmayacaktır muhtemelen.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.078 aboneye katılın