Suçun Doğası ve Ra’s Al Ghul

Christopher Nolan’ın Batman serisi psikolojik ve sosyolojik kavramlarla dolu. Batman bu açıdan çok ilginç bir karakter. Batman filmlerindeki villianlar da herhalde en iyileri. Batman Begins filmindeki villian olan Ra’s Al Ghul da birkaç yönden çok ilginç bir karakter fakat bu yazının konusu Ra’s Al Ghul’un adalet anlayışı üzerinden suçun doğası olacak.

Ra’s Al Ghul kötülükten zarar görmüş eşini kaybetmiş bir karakter. Derin bir karakterdir. Thanos gibi basit değil Owlman gibi karmaşıktır. Orjinal seride yaralandığında ve ölümcül darbe aldığında Lazarus çukuruna girerek iyileşir ve bu sayede uzun yıllar yaşar. Ne var ki bu çukura girmenin bedeli geçici deliliktir. Batman Begins filminde bu arka plana pek değinilmez. Ra’s Al Ghul muhtemelen Arap coğrafyasındandır ve adalet anlayışının temelinde kısas vardır. İflah olmaz kötüler ve kötülük vardır onun için.

Suçun sorumluluğu : Biyolojik ve çevresel etkiler

Üniversitede bir hukuka giriş dersi almıştım. Hocanın söylediği ilk cümle suçluyu kazırsan altından toplum çıkar olmuştu. Suç neden ortaya çıkar? Suçu ortaya çıkaran koşulları ortadan kaldırsak suç olur muydu? Suçun nedeni çevre mi yoksa genetik midir? Kötü bir çocukluk, içinde bulunduğumuz çevre, ekonomik koşullar ya da atalarımızın genleri suç işlememize neden olduysa suçu işleyen kişi bundan sorumlu tutulabilir mi?

Biyolojik determinizm suçun doğasını anlamak için önemli bir kavram. Eğer ruh diye bir şey yoksa ve tüm eylemlerimiz beyin kimyamızın ve genlerimizin yansımasıysa özgür irade ortadan kalkar erdem ve ahlak gibi suçun sorumluluğu da buharlaşabilir. Ahlaklı olmamızı, kavgacı olmamızı, iyi huylu ya da kötü huylu olmamız genlere bağlıysa suç olgusunda sorumluluğumuz nedir? Şu sloganının gelişmiş halini düşünelim. “Silahlar öldürmez, insanlar öldürür.” yerine “İnsanlar öldürmez, genler öldürür.”

Çevresel determinizm de ipin diğer ucudur.

New Yorker’da çıkan bir karikatürde, tanık kürsüsündeki kadın şunu söyler: “Doğru, kocam beni çocukluğunda yaşadıkları yüzünden dövdü; fakat ben de onu kendi çocukluğumda yaşadıklarım yüzünden öldürdüm.” Non Sequitur adlı bir çizgi roman bantının bir karesinde, akıl sağlığı kliniğinin giriş tabelasında şu yazar: “Birinci Kat: Annenin Hatası. İkinci Kat: Babanın Hatası. Üçüncü Kat: Toplumun Hatası.”

Batı Yakası Hikâyesi’ndeki Jetler çetesini kim unutabilir ve bir polis çavuşuna “muhtaç olduğumuz için çalıp çırptık” açıklamasını yapmayı kim düşünebilir? Sevgili nazik Çavuş Krupke, bunu anlaman gerek, biz böyle yetiştirildik. Budur bizi yoldan çıkaran. Annelerimiz hep keş, babalarımız hep sarhoş, ne yapacaksın, elbette hepimiz serseriyiz.

Boş Sayfa : İnsan Doğasının Modern İnkarı / Steven Pinker

Suçluları neden cezalandırırız?

Eğer bilim nasıl bozulan bir makineyi cezalandırmıyorsak bozuk bir makineyi yani insanı da cezalandıramayacağımızı ortaya koyabilir. Gerçekten de suçun biyolojik ya da çevresel kaynakları olabilir ve özgür iradenin tamamen bir masal olduğu ortaya çıkabilir ama yine de suçluları cezalandırmaya devam ederiz. İnsanları neden cezalandırırız? Suçun tekrar etmemesi için mi? Diğerlerine bir mesaj olsun diye mi? İçimiz soğusun diye mi? Yoksa içimiz soğusun diye mi? Tüm soruların cevabı evet olabilir ama bir veya birkaç sorunun cevabı da evet olabilir suçun durumuna göre.

Hayır bu benim değil, genlerimin suçu diyen birine biz de zaten genlerini cezalandırıyoruz diyebiliriz 🙂 Aynı şekilde çevresel nedenlerle suça karışan birine diğerleri de senin gibi olmasın diye seni alıkoyuyoruz diyebiliriz. Bir toplumda hakim ve doktor sayısı çoksa orada sorun vardır diyordu (sanırım) Platon. Eğer belli senaryoların önüne geçilebilirse suçun da azalacağını biliyoruz. Ra’s Al Ghul filmde, “Yeterince açlık yaratırsan herkes suç işler.” der.

Ra’s Al Ghul ve adalet anlayışı

Ra’s Al Ghul suçla ve kötülükle mücadele etmek ister ama yöntemleri yok edicidir. Homeros gibi intikam için baldan tatlıdır der. Suçun nedenlerini düşünmez, suç ortaya çıktığında onla mücadele etmek gerekir. Kendi adalet anlayışı vardır ve bürokratlara güvenmez. Onların satın alınabileceğine inanır. Komşusunun tarlasını elinden almaya çalışan ve katil olan bir suçlu karşısında adaletin onun öldürülmesi olduğunu söyler. Suçlular toplumun kanunlarıyla alay eder. İnsanların merhametini sömürerek ayakta kalırlar ona göre bu yüzden onlara yüz verilmemelidir. Modern bilimden ne kadar farklı değil mi bakış açısı?

Peki Ra’s Al Ghul’un adalet anlayışındaki sorun ne? Tabii Ra’s Al Ghul’un mücadele edilecek bir yanının olması gerekiyor yapımda çatışma olması için. Ra’s Al Ghul yeterince açlık yaratınca herkesin suçlu olacağını bildiği halde yozlaşmış toplumları tümden yok etmekten yanadır. Geçmişte gelişen her şehirde uygulamışlar bu planı. Er geç gelinecek bir nokta bu şehirler için ve insanlığın yazgısı yok olmak bu anlamda. Roma, İstanbul, Londra yok edilmiştir. Roma’ya vebalı fareler getirmişlerdir mesela. Ra’s Al Ghul için insanlık belli noktaya kadar ulaşabilir ve sonra yozlaşılacağı için yok oluş kaçınılmazdır.

Peki masum insanlar? Hayır onlar da suçludur çünkü iradeleri yoktur. İradeleri olsa şehirlerinin suç tarafından ele geçirilmesine izin vermezlerdi. Başına gelecekleri haketmişlerdir. Eskiden bir köle birini öldürürse diğer tüm köleler cezalandırılırmış sahibini koruyamadı diye.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: