Türkçe Üzerine Bir Konuşma (İlber Ortaylı’dan)

Youtube’da İlber Ortaylı’nın Türkçe’nin yapısı üzerine ve onun Arapça ve Farsça ile olan ilişkisi üzerine ilgi çekici bir konuşması var.

Şerefyab oldum. Onurlandım. Müşerref oldum Arapça’sı. Şerefyab olmak daha güzel bir kelimedir. Farsça. Osmanlı‘nın böyle incelikleri vardır. Arab’ın ve Fars’ın inceliklerini çekip bir araya getirir. Bu yüzden bir kelimeyi aldınız diye üremez. Bir eksik olduğunda Farsça’dan kapatılır. Hatta Türkçe Farsça karıştırılır. Böyle enteresan bir tarafı vardır. Bu yüzden tıkanır, o kadar kalır. Türkçe çok zengin bir dildir. Kafanızı kullanırsanız yapısı zenginleştirmeye çok müsaittir. Eğer fakir kaldıysa sebebi Farsça ve Arapça değildir, fakirliği kendi beyninizde arayın. Çünkü çok zengin yapılı bir lisan. Kalıplara örnek verirler :

Türkçe ve Arapça

ketebe – katib – mektub – mukatebe

katebe : Hattat’ın yazdığı yazının altına imzasını koyması
katib : ustaca yazan, hattat
mektup : yazmak
mukatebe : yazışmak

Arapça’dan başka hiçbir lisanda bu olmaz. (Aynı harfler ve kökler ile birbiri ile ilişkili bu kadar kelime olması.)

katele – katil – maktul – mukatele

katele : öldürmek
katil : öldüren kimse
maktul : öldürülen
mukatele : karşılıklı öldürüşme (iki tarafın birbirini öldürmesi)

Bir başka örnek :

darebe – darib- madrub – mudarebe

darebe : dövmek
darib : döven
madrub : dövülen
mudarebe : dövüşmek

Bunları hiçbir lisana çeviremezsiniz. Fransızca ve İngilizce özellikle çok zavallı kalır. Rusça ve Almanca’da bile bunları yazmanız mümkün değildir. Bu kalıplardan biri için en azından yarım cümle kurmanız gerekiyor. Halbuki Türkçe’de bunları olduğu gibi yazarsınız. Olduğu gibi çevirirsiniz teker teker kelimeyi ve fiiller müsaittir. Ve fiillerimizin bir özelliği de çekimlerinin fevkalade kurala bağlı olmasıdır. İsimlerin ve fillerin çekiminde hiçbir şekilde zorluk söz konusu değildir çünkü hepsi kurala bağlı. Dolayısıyla bu lisanda bir fakirlik söz konusuysa bu bazılarının iddia ettiği gibi Arapça ve Farsça’nın kabahati değildir. Nitekim en olmayacak kelimelerin bile İngilizce’sini kullanıyorsunuz. Eski bir muhafazakar cumhurbaşkanı bile ben bu işin financial (mali,ekonomik) yönünü hallederim demişti. Yine kadınlar bu kelimeleri Moda’da Fransızca’sını kullanıyor.

Türkçe ve Farsça

Türkler Fars dilini ve Fars edebiyatını aldılarsa bunun böyle bir halk düşmanlığıyla veya işte maymunlukla falan alakası yoktur. Çünkü Türkçe ses uyumu dolayısıyla ki bu dilin sağlam tarafıdır, yapı olarak sağlam bir özelliğidir. Fakat her sağlamın bir de zaafı vardır. Bu bir monotomi (tekdüzelik) yaratır. Bunu önlemek için yapıyorlar. Bu çok önemli bir şey. Tamamen öz Türkçe kullanırsan monoton bir lisan çıkıyor karşına. Bu mümkün değil yani böyle bir lisan uyutur. Bunla konferans verilmez, bunla tiyatro yapılmaz hatta bununla müzik de yapılmaz. Çok zordur, bunu açmak için yapılmıştır.

İkincisi de tabi Türkler dediğiniz adamlar güzellikten anlamayan adamlar değillerdir. Fars şiiri gibi, hiç tereddütsüz söylerim, Eski Yunanca bilmiyorum tabi ama Batıdaki edebiyatların en önemlileri eline su dökemez İran edebiyatının yani bu çok açık bir şeydir. İran edebiyatını öğrenen o millete de o edebiyata da o dile de çok aşık oluyor çünkü açık sebebi. Dilin kendi güzelliği bir yana o dili de çok iyi kullanan bir edebiyat. Bu sene de Ömer Hayyam’ın bir yıl dönümüdür biliyorsunuz. Eksik olmasınlar Nişabur’a çağırdılar gideceğim (Kimse kusura bakmasın 🙂 Çok büyük bir adam. Biz Hayyam’ı aldık, taklit ettik yok şey yaptık bilmem ne yaptık diye ayıp da etmedik.

Türkler ve Fars Edebiyatı

Size şunu söyleyeyim Türk medeniyetinin bazı vasıfları vardır, üzerinde durmayız. Bir tanesini söyleyeyim. Hafız çok büyük bir İran şairidir. Hafız’ı anlamak için sadece islam edebiyatını, islam devrini, islam tarihini değil islam öncesi Şark kültürünü de çok iyi bilmek gerekir yani mitolojisiyle, astronomisiyle, tarihi vakalarıyla falan bilmek gerekir. Büyük bir derlemeyi ifade eden büyük bir adamdır. Hatta Puşkin, Ömer Hayyam ve Hafız’a bakarak demiştir ki :

“Şair olmak için cebir de bilmek lazım. Biz gymnasium’da yeterince cebir okumamışız.” Bu söz çok önemlidir.

Bu bir yapıdır ve bu büyük edebiyatın, Hafız’ın şerhlerini en iyi yapan millet Türklerdir. Osmanlı Türkiyesidir. Selçukilerde nasıl yapıldı veya yapıldı mı bilmiyoruz. Hafız şerhlerini Türkler yapmıştır. Bunun kadar kalabalık ve mükemmel şerhler ve şarihler İran’ın kendinde bile yoktur. Yarışması da bedava. Bilenler zaten söylüyorlar. Azerbaycan Türkleri İran Azerbaycanındakiler Rusyadakiler gibi değillerdir. Birlikte oldukları medeniyeti çok iyi incelerler ve çok hakimdirler o sahada. Yani Türkçe’yi çok iyi bildikleri gibi Farsça’yı da çok iyi bilirler ve hizmet ederler o dile. Onlar da bunu söylerler.

Ahmet Haşim’de Araptır. Ana dili Arapça’dır. Türkçe’yi bizden iyi kullanmıştır. Bu Osmanlı medeniyetinin bir vasfıdır. İlgili video :

Konu hakkında daha fazla bilgi almak için İlber Ortaylı’nın Dil Bayramı ile ilgili yazısını okuyabilirsiniz. Türkçe’de ki yabancı sözcükler için şu vikipedi sayfasına göz atabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: