Sümerler M.Ö 4. yüzyılın ortalarında Irak’ın güneyinde yurt edinmiş küçük bir kavim olarak ortaya çıkmışlardır. Bu küçük kavim zamanla büyümüş ve ilk yerleşik medeniyeti kurmuştur. Tarihi çağların başlamasına neden olan yazının icadı Sümerler zamanındadır.
Mezopotamya’ da Yazının Ortaya Çıkışı
Medeniyetin temelini oluşturan yazı hakkındaki ilk buluntular, Mezopotamya’ nın güneyindeki Varka, Tevrat’taki adıyla Erek denilen yerde yapılan kazılarda (Uruk IV) tabakasında ortaya çıkarılmıştır. Burada ele geçen buluntular, üzerinde resim ve çeşitli rakamlar bulunan daha çok ekonomik amaçlı yazılmış kil tabletlerdi. Bu tabletlerde o zaman Sümer insanın yapmış oldukları tarım ve zirai faaliyetler anlatılmakta ve bütün bunlar tapınak ile ilişkilendirilmektedir. Tabii bu yazı çivi yazısı denilen yazı biçimidir. Yazı farklı aşamalardan geçerek bugünkü halini almıştır.
M.Ö 3000’li yıllarda kent merkezine bırakmış oldukları kil tabletlerden ürettikleri ekonomik sistemin bir çeşit ”teokratik sosyalizm” olduğu anlaşılmıştır. Mabet sosyalizmi olarak nitelendirilen bu sistemde üretilen ürünler tapınaklarda rahipler tarafından kil tabletlere resmedilirdi. Kil tabletlere resmedilen bu mallar şehrin ihtiyaçları doğrultusunda harcandıktan sonra halka eşit şekilde dağıtılırdı.
Başlangıçta mabet sosyalizmi için ortaya çıkan bu yazı sistemi Cemdet Nasr zamanında tüm Sümer şehirlerinde kullanılır hale gelmiştir. Yazı sadece iktisadi anlamda kullanılmamış bir itibar aracı haline de gelmiştir. Toplumda itibarını arttırmak isteyen kişiler bu yazı sistemini öğrenmişlerdir. Sümerler bu yazıyı günlük hayatın pek çok alanında kullanmaya başlamışlardır. Anlaşmaları, destanları, şiirleri artık yazmaya başlamışlardır böylece kalıcılık sorunu giderek azalmaya başlamıştır.
Sümerliler Yerleşik Hayata Geçen ilk Medeniyettir
Sümerler Güney Mezopotamya’ ya yerleştikten sonra ilk iş olarak bataklığı kurutmuşlardır ve böylece verimli arazileri daha rahat kullanmışlardır. Daha sonra ise köyleri birleştirerek şehir devletleri kurmuşlardır. Böylece teşkilatlı ve güçlü bir devlet haline gelmişlerdir. Yazının icadı ile kültürel güçlerini arttırmışlardır. Edebiyatta da gelişmişlerde özellikle edebiyatları lirik bir yapıya sahiptir. Son olarak kendi geliştirdikleri dini-ekonomik sistemin iyi işlemesi vb. sebeplerden dolayı Sümerler yerleşik hayata geçen ilk medeniyet olarak sayılır.
Sümer Toplum Yapısı ve Aile
Sümerler toprağa dayalı ekonomik sistemi olan ”Tanrı-Kral” tarafından yönetiliyordu. Sulama sistemleri sayesinde geliştirilen tarım vardı. Mabet sosyalizmi ile gelişen farklı toplumsal sınıflara ayrılan bir toplumdu Sümerler Metinlerden anlaşıldığı üzere babaerkil bir aile yapısı olan Sümerlerde kadınlar hür değillerdi. Başlık parası olan bu toplumda başlık parası tabletlere kaydedilir ve böylece resmiyete dökülürdü. Genelde tek eşlilik hakim olsa da erkek çocukları olmayan erkekler ikinci defa evlenebilirlerdi. Annelerin yeri Sümerlerde önemliydi bu bilgiyi deyim ve atasözlerinden anlamaktayız.
Sümer toplum yapısı, soylular ( aristokratlar), hürler ve kölelerden meydana geliyordu. “Urugakina Kanunları”ndan anlaşıldığına göre dini-ekonomik ve sosyal sebeplerden dolayı hürler ve bağımsızlar arasında bir ayrım olduğu çok açıktı.
Birçok şehir devleti tarafından yönetilen Sümerler’ de bu şehir devletlerinin başında Ensi denilen yöneticiler bulunurdu ve bunlar aynı zaman ”Rahip-Kral” denilen yöneticilerdi. Halk meclisi ve Yaşlılar meclisleri bulunan Sümerler’ de bu meclisler savaşa, barışa, tapınakların ihtiyaçlarına ve hatta krallarını seçmeye kadar pek çok görevleri vardı. Sümerlerde askerler aynı zamanda çiftçilikte yaparlardı bu da mabet sosyalizminden gelmektedir. Bütün işler birlikte yapılmaya çalışılırdı.
Sümerler’ de Din Anlayışı
Çok tanrılı bir din anlayışına sahip olan Sümerler’ de halk dinlerine çok bağlıydılar. Bu bağlılığın sebebi korku değil soyutluk anlayışından gelmektedir. Sümer insanının inanışına göre nasıl evren bir nizam içinde hareket ediyorsa tapınaklarda ki her şey de o nizamda hareket ediyor. Sümer toplumunda tapınak; bir okul, bir idare merkezi yani kısaca adeta kozmosun yeryüzündeki temsilcisi idi.
Sümer Toplumunda Eğitim
Sümerlerde eğitim ailede başlar tapınakta devam eder ve en son noktada okulla noktalanırdı. Okulun ana amacı okuma-yazma öğretmek ve devlet işlerinde görev yapacak kişiler yetiştirmekti. Okuma-yazma okullarda çok önemsenirdi ve öğretmenler oldukça uzmandı. Okuma yazma işi için hazırlanan tabletler incelendiğinde yazının yanında resimlerle de öğretilmeye çalışılmıştır. Örneğin inek kelimesinin yanında tablete bir inekte çizilmiştir. Bu da bize gösteriyor ki Sümerler’ de eğitim oldukça iyi bir seviyededir.
Okulu yöneten kişilere Ummia denirdi. Bu kişilerin yardımları da vardı ve Sümer okullarında branşlaşma oldukça ön plandaydı. Eğitim masraflı bir iş olduğundan genelde aristokrat sınıf çocuklarının eğitim almasını sağlardı. Fakat sıradan bir kişi de çocuğunu okutabilirdi. Buradan da anlaşılacağı üzere mecburi bir sistem okullarda yoktu.
Öğretim metotları M. Ö. 3000’li yılların ortalarından itibaren bütün Sümer okullarında okutulan tek tip kitap haline getirilmiş ve böylece bütün Sümer dünyasında bu eğitim geçerli olmaya başlamıştır.
Sümer okullarında edebiyatta önemli bir konumdaydı. Okullarda lirik yapılı şiirler, ninniler, ilahi ve destanlar öğretilirdi. Sümerler’ e ait olan Gılgamış Destanı’nı öğrenmek Sümerlilik açısından bir prestijdi.
Sümer okullarında okutulan derslerin başında; matematik, edebiyat, astronomi, tıp, madencilik, tarım, müzik gelmekteydi. Bütün bunlar, Anna-şttuşu tabletlerinde yer almaktadır.
Sonuç
Yazının icadı ile tarihi çağları başlatan Sümerler sadece yazı konusunda değil eğitim, din, sosyal yaşam konusunda da diğer bütün medeniyetleri etkilemişlerdir. Günümüz dünyasının temelini oluşturan yazı ve onun ürünü modern olan eğitim kurumlarının temelleri Sümer‟de ortaya çıkmıştır. Sadece çağdaşı olan devletleri değil tüm Dünya’ yı etkileyen Sümerler bugünkü modern insanın temellerini de atmıştır.
Kaynak: Dr. Oktay ÖZGÜL ,SÜMER SOSYAL HAYATINDA EĞİTİMİN YERİ VE ÖNEMİ, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Benno Landsberger, “Sümerler” Ankara Üniversitesi
Vahyettin AYGÜN, Eskiçağ Mezopotamyası’nda Tanrı Algısı, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Bir Cevap Yazın