Yeni Dünya Düzeni Neden Gereklidir?

Yeni dünya düzeni sözü anlamsızca, komplo teorilerinden bağımsız düşünülemeyen bir söz haline gelmiştir bugün. Halbuki yeni dünya düzeni insanlığın en eski idellarindendir. Bir ütopya, bir kızıl elmadır. Yeni dünya düzeni kavramı belirsiz bir kavram ve bu belirsiz kavram küreselleşme gibi başka bir belirsiz kavramla bir arada anılınca eğilip bükülebilir hale geliyor. Her saçmalık hakkında yazmak gerekmez fakat bunlar insanların boş yere zamanını alan şeyler. Üstelik kamuoyunda belli bir kesime hitap eden kişiler bu işleri yapıyor. Corona sonrası ne olacak? Corona virüsü yeni dünya düzeni planını hızlandırmak için mi ortaya atıldı?

Öncelikle yeni dünya düzeni herkesin hayali olan bir şey. Sadece başkasının yapması ihtimali bizi korkutuyor 🙂 Dünyadaki lider ülkenin Türkiye olduğunu, olayları büyük ölçüde kontrol ettiğimizi, tüm çok uluslu şirketlerin bizden çıktığı ve dünyaya nizam verdiğimiz bir düzenin hayali bize korkunç gelmeyecektir fakat bunun ABD’li elitlerce ya da birtakım ezoterik tarikatlarla yapılacağı fikri bizi korkutuyor. Aslında yeni dünya düzeninden değil bize ne getireceğini bilmemek bizi korkutuyor. Wkipedia’da yeni dünya düzeni yazınca çıkan açıklama da bu korkunun komplo teorisine dönüşmüş hali

Yeni dünya düzeni 21. YY’a ait bir kavram mı?

Kesinlikle hayır. Bu kavram muhtemelen daha önce de kullanmıştır fakat yeni dünya düzeni Amerika kıtasının keşfi ve Reform Dönemi‘nde yeni bir hayat anlayışını anlatmak için kullanılmıştır. İnsanlığın istekleri ve idealleri Ütopyalarda kendine yer bulmuştur ve yeni dünya düzeni de bu ütopyaların kavram bulmuş hali.

Yüzyılın başında, Amerigo Vespucci’nin Lorenzo di Pietro de’ Medici’ye hitaben yazdığı ve Mundus novus adını taşıyan bir mektup yayımlanmıştı. Mektubu İtalyancadan Latinceye çeviren Giuliano di Bartolomeo del Giocondo, bu başlığın anlamını önsözde açıklamıştı: “Birkaç gün önce o yeni diyarlardan dönüşümü ayrıntılarıyla size yazmıştım… o diyarları yeni bir dünya diye adlandırmak uygun olur, çünkü atalarımızın bu konuda hiçbir bilgisi yoktu, bütün dinleyenler için de anlattıklarım yeni şeylerdi.” Yani o diyarlar, Kolomb’un düşündüğü gibi Hint adaları değildi, hatta yeni topraklar bile değildi, o zamana kadar bilinmeyen yeni bir dünyaydı. “

Peynir ve Kurtlar / Carlo Ginzburg

İnsanlar değişim istiyorlardı. Kilisenin baskısı ve fakirlik her yerdeydi. İnsanlar dileklerinin gerçekleşeceği bir coğrafyayı, bir toplumu hayal ediyorlardı. Bir tür yeryüzü cennetiydi bu. Bu istek şiirlere yansımıştı. Şaşaalı köylü ütopyasının bazı motifleri şu dizelere yansımıştır mesela:

Bir rendelenmiş peynir dağı Ovanın ortasında tek başına duruyor, Zirvesinde bir güğüm.,. Bir süt nehri fışkırıyor bir mağaradan Şehri baştan başa dolaşıyor Kıyıları ricotta’dan yapılmış… Bu diyarın kralının adı Bugalosso Onu kral yapmışlar çünkü en tembelleri o, Bir saman yığını gibi büyük ve şişko…. Kıçından kudret helvası akar Tükürdüğünde badem ezmesi tükürür, Bit yerine balık var kafasında. Ama bu “yeni dünya” yalnızca bir bereket diyarı olmakla kalmaz, toplumsal kurumların baskısının da olmadığı bir yerdir. Aile yoktur, çünkü tam bir cinsel özgürlük vardır. Orada ne eteğe ihtiyaç var ne de pelerine, Ne gömlek ne de don lazım Hepsi de çıplak mütevazı kızlar, ahır uşakları. Sıcak ya da soğuk da yok, Herkes istediğine istediği kadar bakar, dokunur. Oh, ne mutlu hayat, ne güzel devir…

Orada çok çocuğun var diye canını sıkmazsın, Burada olduğu gibi kafanı yormazsın, Yağmur yağdığında ravioli yağar Kızlarını da düşünmezsin evlendirmek için Dert etme, nasılsa kapış kapış gider her birisi, Herkes kendi iştahını doyurur. Mülkiyet de yoktur, çünkü çalışmak gerekmez, her şey ortaktır. Herkes her istediğine istediği gibi sahiptir, Biri kalkıp çalışmaktan bahsetse, Asarlardı onu, Cennete gidemesin diye… Bu yerde köylüler, ameleler yoktur. Herkes zengindir, herkesin gönlü ne çekerse vardır. Çünkü sofralar tıka basa doludur… Ne tarlalar ne de toprak bölünmüştür. Herkes için her şey öyle bereketli ki, Bu yer tamamıyla özgür.

Peynir ve Kurtlar / Carlo Ginzburg

Dizeleri okuduğunuzda insanların en temel isteklerinin yansımalarını görüyoruz. Yeni dünya düzeni muhtemelen mitolojilerde de işlenen bir kavramdı. Bu kavram 21.YY’a ait bir kavram değildir, öncesi vardır. İnsanlık açısından ise çok şey değişmemiştir. Fakirlik büyük ölçüde yenilse bile göreceli bir kavram olduğu için bu bitmeyen bir mücadeledir. Peki yeni dünya düzeni bir ütopyayı ifade ederken neden şeytanlaşmış olabilir?

Günümüzde Yeni Dünya Düzeni

Günümüzde yeni dünya düzeni kavramı küreselleşme kavramından bağımsız düşünülememekle birlikte siyasi olarak Soğuk Savaş Dönemi‘nin bitişi ve SSCB’nin yıkılması sonrası dönemi ifade eder. Peki bu sürecin devamında ne vardır? Komplo teorileri de burada başlıyor. Bir takım grup ve örgütlerin bu süreci yönlendirmeye çalıştığı ve şeytani amaçları olduğu iddiaları bununla ilgili. Peki şeytani amaçlardan uzak bir yeni dünya düzeni tasavvur edilemez mi? Elbette edilebilir. Kimi ulusların öne çıkmaya başladığı, Güney Kore gibi ülkelerin güç kazanırken kimi eski güçlü devletlerin zayıflaması durumunu kastetmiyorum.

Günümüz dünyasının birçok sorunu var. Çoğu kapitalizm ile ortaya çıkan bu sorunlara hergün yenileri ekleniyor. Bu denli yoğun mülteci akını, Covid-19 gibi virüsler ve dünyada servet dağılımındaki korkunç fark, kalitesiz büyüme, 21.YY’da devam eden sorunlar. Orta sınıf hızla yok olurken, halk fakirleşirken dünya kaynakları yok ediliyor. Havamız kirleniyor ve iklim değişikliği gibi üstünde tam olarak anlaşamadığımız sorunlar var. Tüm bu sorunların çözümü ya yeni bir dünya düzeni ise?

Küresel ısınma başlı başına bir gerekçe yeni dünya düzeni için. Bitki ve hayvan türleri yok oluyor, Avustralya’da orman yangınları, susuzluk, göçler, çekirge istilası ve yeni tür virüsler. Fırtına yaklaşıyor. Tüm bu problemlerle acaba bugünün paradigmasıyla baş edilebilecek mi?

Bir Yeni Dünya Düzeni olarak Avrupa Birliği

Ne kadar tartışmalı ve sonu belirsiz olsa da iki dünya savaşı çıkararak birbirini yiyen devletler birleşiyor. Bu bir ilk dünyada. Evet hala çok sorun var fakat Avrupa Birliği insanlık için bir dönüm noktası olabilir. Ortak para birimi, ortak sınırlar. Sonrasında da belki ortak bir ordu? Bu birliğin sağlam şekilde ilerlediğini, kendi içinde çatışmaları çözdüğünü, bir sorunda birbirlerine destek olduklarını görürsek ne olacak? Avrupa Birliği zamanla genişleyrek demokrasi ve insan hakları temelinde bir birlik olmayı becerebilirse bu dünyanın enerjisinin çok daha verimli kullanılmasını sağlayabilir. Bizim ülkemiz de bu birlikte değerli ve eşit bir üye olma hedefine sahiptir.

Hatta bir korkulu rüya olan tek dünya devleti bir birliğin adı olsa ve dünyada ordulara harcanan para çok çok azalsa, bunun yerine dünyadaki sorunları çözmeye odaklansa bütün devletler nasıl olurdu? “Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa.” diyor ya Aşık Veysel. Ya niyetler başka başka olmasa ve bu ittifakın güvencesi dünyadaki tüm insanlar olsa. Bu Hobbesçu tuzak bir şekilde aşılabilse. Bunun olması için dünya dışı bir tehdit gerekiyordur belki de. Bunlar elbette bir fantazi fakat bir yeni dünya düzeni olacaksa sanıyorum böyle olmalı.

İnsanların ailelerine, köylerine ya da ülkelerine karşı hissetikleriyle diğer insanlara karşı hissetikleri farklı. Bu ahlaki çerçeve genişleyebiliyor ya da daralabiliyor. AB için tüm AB’yi kavramış olması gerekiyor mesela ama iç savaştaki bir ülke için ise üç beş tane ile kadar geriliyebiliyor o ahlak halkası. İnsanlığa düşen bu halkayı genişletmeye çalışmak olmalı sanırım.

Yeni dünya düzeni kavramı neden kirlenmiştir?

Bu kavram hep korkuyla ele alınır çünkü korkunun bir karşılığı vardır ve alıcısı çoktur. Birkaç konuşma dinledim bununla ilgili ve verilen örneklerin çoğu anlamsız ve bağlam dışı geldi bana. Altı dolu tek bir kavram kullanmadan yeni dünya düzenine nasıl geçildiği anlatılıyor. Örneğin covid-19 ile ilgili alternatif yazılanlara bakın. Nakit parayı yok etmek isteyen, evlere kapanmamızı isteyen, korku sayesinde bizi yöneten birileri var ve tıp bilimini de bu amaçla kullanıyorlar. Totaliter sistemler kurulacak bu virüs bahane edilerek. Bunlar elbette bir zihin jimnastiği olarak kalmalıdır. Bu düşüncenin neden akla yatkın olmadığıyla ilgili şöyle bir yazı yazmıştım. İlginizi çekebilir.

Bir cevap

  1. Bir haberden, “ABD’de yeni tip corona virüs (covid-19) salgını nedeniyle 45 milyon kişi işsiz kalırken milyarderlerin 584 milyar dolar kazandığı ortaya çıktı.”

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: