Zima Mavisi Ve İnsanın Anlam Arayışı

Love, Death & Robots 2019 yılında Netflix de yayınlanan bir animasyon dizi serisi fakat bölümlerin konu bütünlüğü içinde değil ve her bir bölüm başka bir konu ve başka karakterleri içermektedir. 18 bölümden oluşan bu animasyon dizisi 5-15 dakikalık bölümlerden oluşan bir seri. Fakat benim en çok ilgimi çeken ve oldukça derinliği olan 14. bölüm olan Zima Mavisi bölümü.

Zima Mavisi ve Bir Anlam Arayışı

Zima yaratıcısı tarafından bir havuzun temizliği için programlanmış basit bir robottur fakat zaman içerisinde Zima’ ya yapılan eklemeler ve geliştirme çalışmaları ile Zima gittikçe daha komplike çalışan bir robot haline gelir. Zima sadece havuzla değil evin temizliğini de yapan bir robot haline gelir. Sahipleri öldükçe her yeni sahibi onu geliştirir ve Zima artık kendi kararlarını alabilen ve haz duyabilen bir canlı haline gelir.

Son sahibi de ölünce Zima artık özgür kalır. Zima, burası önemlidir, özgür olunca bir anlam arayışına girmiştir. Sanatla ifade etmeye başlar kendini. İlk olarak Zima insan fotoğrafları çizmeye başlar fakat insan formunu yetersiz bulur ve daha serbest resimler yapmaya başlar ve bir adım daha ileri gider.

Zima’ nın fotoğrafları artık onu tüm evrende tanınır hale getirir. Zima kendi bedenini de geliştirmeye başlar. Girdiği biyolojik operasyonlar sayesinde her ortamda yaşayabiliecek ve oksijen almadan yaşamını sürdürebilecek bir canlı haline gelir. (Tekrar robotlaşmaya dönüş de denebilir ama yine de haz alabilmesi, kendi kararlarını alabilmesi ve düşünmesini hesaba katarsak sadece biyolojik yönünü azalttığını söyleyebiliriz.)

Zima bu yeni haliyle tüm kainatla bütünleşebileceğini düşündü belki de. Anlam anlayışı bu noktada sonlanacaktı fakat yine o eksiklik hissini duymaya başladı. Çünkü Zima kainatın zaten kendi hakikatini ifade ettiğinin farkına vardı. Zima böyle bir anlama ulaşınca bir adım daha ileri gitti.

Zima artık resimlerinde mavi rekli geometrik resimler çizmeye başladı. Bu küçük mavi şekiller zamanla resmin genelini kapsamaya başlar ve artık Zima sadece mavi rengi çizmeye başlar. Tabloları sadece mavidir yani Zima mavisi. Her yerde bunu maviliği görmek mümkün hale gelir.

Zima anlam arayışında geldiği son noktayı tüm insanlara göstermek için son eserini ortaya koyacaktır. Tüm dünya merak etmektedir bu son çalışmanın ne olacağını. Zima herkesin toplanmasını sağlar son eserini sergilemek için. Alana, robot olarak ilk defa kullanıldığı o havuzu da getirtmiştir. Sonra Zima herkes izlerken kendisini bu havuzun içerisine bıraktı. Yavaş yavaş ayrılmaya başladı havuzun içerisinde. Sonunda ise o havuzu temizleyen o ilk biçimine dönüştü.

Zima’ nın geliştirildiği ilk evre renkleri tanımasıyla ilgiliydi ve ilk tanıdığı renk havuzun seramiklerinde olan mavi renkti yani Zima mavisi. Tüm resimlerindeki o maviliğin nedeni böyle yalın bir bilgiydi. Zima kainatın bir parçası olarak evrende oluş amacını bulmuştu. İlk görevini yapmak ve başarıyla bu görevi tamamlamak, o mavi tonu hep hatırlamak.

Zima Neden Her Şeyden Vazgeçti ve Bu Vazgeçebilme Gücüne Nasıl Ulaştı?

Zima havuzu temizlemek için yaratılmıştı ve anlam arayışı içerisinde sonunda kainatı araştırmış ve onla bir bütün olmak istemişti. Fakat bu arayışı yanlış yerde yaptığını anladı ve kendi içinde aradı. En çok haz aldığı belki de mutlu olduğu şey o mavi tonlu taşları temizlemekti. Robot olarak ilk biçimindeyken bunun farkında değildi fakat anlam arayışı içerisinde bunu keşfetmişti.

Biz insanların da bu anlam arayışı içerisinde en son kendimize yönelmemiz gerektiği yönünde bir ifade çıkartabiliriz. Her şey yine kendimizde fakat şu soruya yanıt vermeliyiz. Arayış içerisinde olmadan kendimize dönebilir miyiz? Bunun cevabı bence hayır. Kainatı keşfettikçe en son kendimizi keşfediyoruz ve anlam arayışımız artık kendimizde devam ediyor gibi bir anlam çıkarılabilir.

Zima Mavisinden Alageyik Efsanesine

Zima Mavisi animasyonundan Alageyik Efsanesi Filmine geçiş yapmak benim içinde tuhaf oldu ama arada bir bağ kurulabilir. Alageyik Efsanesi Filmini (Başka versiyonları da var) izlediğimde Cüneyt Arkın nerede geyik sesi duysa dayanamaz hemen ava gider. Hatta düğün gününde bile. Cüneyt Arkın düğünde sonra gelinin yanına geldiğinde bir geyik sesi duyunca gitmemek için kendini zorlar ama dayanamaz.

+Kınama beni Zeynep’im bir geyiğe değişti deme beni sakın..

-Belki ben çok sevemedim, sevdiremedim kendimi sana… Sevseydin geyik avını düşünmezdin… Deli olmazdın böylesine…

+ Senden öte sevgi yok içimde ama de bana bebek sütsüz yaşar mı, Tarla susuz olur mu?

-Susuz tarlanın bağrı taş olur Halil’im…

+ İşte ben öyleyim avsız, geyiksiz.

Bu noktada Halil dayanamaz ve geyik avına tekrar gider.

Alageyik Efsanesi Filminde de bu kadar güçlü duygularda (Senden öte sevgi yok içimde deyişinden bunu anlayabiliriz.) bile Halil içindeki o isteği engelleyemez çünkü bu onun bir parçasıdır.

Zima Mavisi’nde ise ”aslını kabul et ve aslını görmeye başla” diye özetleyeceğimiz bu anlam arayışı insanlık tarihi kadar eski bir konu. Belkide çağımızda bulduğumuz en güzel cevaplardan biri budur. Sanırım geriye şu önemli soru kalıyor aslımızı nasıl göreceğiz işte bu noktada kainatı keşfetmeye başlamamız gerektiği ortaya çıkmaktadır. Keşfettikçe kendimize ve o anlam arayışına biraz daha yaklaşıyoruz.

Basit bir örnekle devam edecek olursak örneğin yemek zevklerimiz diyebiliriz. Yeni yemekler keşfettikçe kendi beğenilerimizin ve tad duygumuzun daha çok farkına varıyoruz. Diğer bir örnek ise kitaplar denebilir okudukça kendi zevkimizi oluşturuyoruz. Ne zaman keşfetmeye karşı cephe alsak o zaman yerimizde saymaya başlıyoruz.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
%d