Zombiler Bir Orta Sınıf Fantezisi mi?

Zombiler, daha doğrusu zombi filmleri son yıllarda azalsa da uzun süre edebiyat ve sinemayı meşgul etti. Zombilerin bu denli ilgi çekmesi bilinçaltında bir karşılıkları olduğu anlamına gelebilir. Kıyamet sonrası filmlerinin vazgeçilmez teması zombi filmleri Jung’ın zaman ötesi arketipleriyle ilişkili olabilir mi bilinmez ama zombilerin günümüzde bazı kavramları temsil ettiği söylenebilir.

Fantastik edebiyatın kaçış edebiyatı olup olmadığı tartışmaları bir yana, zombi filmlerinin de bir ilerleme mi yoksa gerileme mi olduğu tartışma konusu. Slavoj Zizek kıyamet sonrası filmlerinin (2012, The Book of Eli, I Am Legend, The Hunger Games ve tüm zombi filmleri) geç kapitalizmin kültürel bir etkisi olduğunu savunuyor. Aşırı şiddete ve katliama dayalı tüm bu filmler (Hostel 1 ve 2, Saw serisi) sarsma ve şok etme etkisi yaratarak kaybolan hissetme duygusunu geri getirme çabası.

Geç kapitalizm yabancılaşmaya ve insanlarda his kaybına neden oldu. Eskiden hissettiği duyguları hissedemeyen insanlar bu filmlerdeki aşırı şiddet ve çaresizlik görüntüleri sayesinde bir süreliğine hissetme yanılsaması ve gerçeğe kısacık bir bakış şansı yakalıyorlar.

Zizek gibi düşünmeyen isimler de var tabii. Eğer zombi filmleri geç kapitalizmin neden olduğu yabancılaşmanın bir ürünüyse neden ilk çağlarda bile benzer temalar vardı? Zombi filmleri onlara göre bir ilerleme. Örneğin bir zombi filminde başarılı olmak için güçlü bir işbirliği şarttır. Gruba dahil olmayanın pek şansı yoktur.

Bir sınıf mücadelesi olarak zombi filmleri

Dünyada orta sınıf artık kayboluyor ve sadece zenginler ve fakirlerin olduğu bir sürece doğru ilerleniyor. Zombi filmlerinde bir dayanışma olduğuna dikkat çekmiştik. Bu dayanışma sürecinde herkes eşittir. Ölüm korkusu karşısında zenginler ve fakirler eşitlenir. Bu tehlikeden kaçmak için işbirliği şarttır. Kimi zombi filmlerinde kaynaklarını paylaşmayı reddeden zenginler zombiler tarafından öldürülürler. Hayatta kalmanın yolu gruba uyum sağlamaktır. Zenginlik kurtuluş için yeterli değildir. Grubun ortak çıkarları neyi gerektiriyorsa o yapılmalıdır. Hem kıyamet sonrasında zenginlik göstergesi bir meta çoğu zaman çöpten başka bir şey değildir.

Bir metafor olarak zombiler

Zombi filmlerindeki zombiler hissislikleri ve sadece yaşayanları yok etme istekleriyle başta akraba kavramını temsil ediyor olabilirler 🙂 Şaka tabii. Zombiler popüler kültürün bir yansıması olarak şunları temsil ediyor olabilir:

Tüketici metaforu olarak zombiler:

Tüketim kültürü hissizleşen ve sadece tüketerek hissetmeye çalışan insanlar oluşturmakla suçlanır. Zombi istilaları ve sürüleri de Black Friday gibi günlerin bir benzetimidir. Daha az para vermek için birbirini ezen ve tüketmekten başka bir şey düşünmeyen insanlar zombilerden farksızdır. Baklava dağıtımı esnasında da benzer görüntüler yaşanabilir. Bunun bir benzetme olduğu ve karşı çıkılabileceği unutulmamalıdır.

Öteki olarak zombiler:

İnsan için öteki yani kendisinin dışındaki her zaman bir muammadır ve her zaman potansiyel bir tehlikedir. “İnsan insanın kurdudur.” İnsan zaman zaman kendini bir düşman denizinin ortasında hissedebilir. Bir pompacı olduğumuzu düşünelim. Gün boyu uğraşma ihtimalimiz olan kaba insanlar, gizli gizli çalışıp çalışmadığımızı gözetleyen bir patron ve açığımızı arayan bir iş arkadaşı. Bunlar günlük hayatta karşımıza çıkmayan durumlar değildir. Zombiler tüm bu bize karşı olan insanların bir metaforu olarak algılanabilir. Göçmenler de öyle.

Ayna olarak zombiler:

Zombiler kötülükleri, çevreyi harap etmeleri ve çoğalmalarıyla aslında insanı temsil ediyorlar. Avlanmanın her türü, işkence yapmak için bir hayvanın peşinden giden ruh hastası. Hayvanlar kaçabilir, saklanabilir fakat bir yerlerde onu izleyen insanlar hep olacaktır.

Yazıyı yazarken faydalandığım kaynaklar: 1, 2

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
%d