Zor çocuk ve zor veli eğitimin doğasında olan bir şey. Zor veli de zor çocuk da okulda hepimizin başına gelen ve alışık olduğumuz bir durum. Zor veli ile karşılaştığımızda mümkün mertebe uzak durarak ve görmezden gelerek üstesinden gelmeye çalışırız. Çünkü hep haklıdır ve kendi bildiğinden şaşmaz. Peki, sınıfımızdaki zor çocuktan kaçmak mümkün müdür? Biliyorsunuz, bu da başımıza sık sık geliyor. Ben bu yazıda size zor veli ve zor çocuk örneklerimden bahsedeceğim.
Öncelikle zor veliden başlıyorum. 1. Sınıf öğretmeniyim, 1. Sınıf velileri hakkında kısa ve genel bir izlenimden bahsedeceğim. Modern zamanın modern velileri olarak bilgililer ve dayanışmaya açıklar. Aslında siz, onları onaylarsanız sizle işbirliği yapmaya daha yatkın oluyorlar diyebilirim. Bilgililer ancak öğretmenliğin doğaçlama bir meslek olduğunu kavrayamıyorlar.
Sene başında başıma bela olan ve beni okuldan attırmakla tehdit edip her akşam 45 dakika telefon görüşmesi yapmaya mecbur bırakan bir velim vardı. Sorup cevap alamadığı hiçbir şey kalmayınca yönetimden, okul çevresine kadar her şeyi benim sorunum gibi önüme seriyordu. Mümkün olduğunca kısa kestiğim bilgi alışverişi seviyesinde tuttuğum telefon görüşmeleri çoğalmaya başladığında, okul taksitlerini ödeyemediğini ve kayıt aldıracağını öğrendim. Diğer velileri de kışkırttığından telefonum hiç susmuyordu ve özel hayatım kalmamıştı.
Her neyse, kaydını aldırıp gitti okuldan ve ben savaşın bittiği bir meydanda ülkenin geri kalanını toparlaması gereken bir hükümdardım 🙂 İşte şimdi herkes size cephe almışken yapabileceğiniz en güzel hareketten bahsedeceğim; dik durmak. Sorunlu bir veli gittiğinde işinizi açıksız yapmalısınız. Gözler bir müddet üzerinizde olacaktır. Yahut veliniz sadece zor, konuştuğunuzda sorunlarınızı bir nebze halledebileceğiniz durumdaysa yine işinizi eksiksiz ve kurallarınızı esnetmeden yapmalısınız.
Kendi kurallarınız olmak zorunda. Diğer velileri düşünüp stres olmayın ey yeni mezun sınıf öğretmenleri, çocukları bir şeyler öğrendikçe rahatlayacaklardır. Zamanla sizin kurallarınıza saygı duyacaklardır. Sizin yaptığınız işe, öğretim şeklinize güveneceklerdir. Hatta spoiler vereyim, bir kilo baklava kapıp teşekkür etmeye de geleceklerdir. Bu stresli
zamanlarınızda (1. Sınıfın ilk dönemi) sizin yapmanız gereken, tepenizde kara bulutlar dolansa da gökyüzünün maviliğinden şüphe duymamak olacaktır 🙂
Zor Çocuk
Şimdi asıl ve kaçamayacağımız dağ var karşımızda; ZOR ÇOCUK. Bu zor çocuk durumlarıyla baş edebilmeniz için birçok yöntem ve teknik var, muhakkak. Bireysel farklılıklar da bir gerçeğimiz. Peki o zaman ne yapacağız? Hepsini tek tek deneyecek miyiz? Galiba bu noktada öğrenciyi tanımak için kendinize ve öğrenciye zaman vermemiz gerekiyor. Ödül ve ceza yahut güdüleme ve mahrum bırakma öğrenciyi zor olmadığı durumlarda idare ediyor. Bu mahrum bırakma veya güdüleme aşamasını kavrayıp umursamayan öğrenciler de olacaktır. Merak etmeyin bunlardan sınıfınızda 1 yahut en fazla 2 tane olur 🙂
Olduğunda ne yapacağız? Ben bu konu üzerine bilimsel makaleler yazacak bilgi ve birikime sahip değilim. Kendi deneyimlerimin analiziyle yazıyorum ve kendi yöntemimi ve öğrencimi anlatıyorum. Şöyle ki bahsettiğim zor öğrenci okul açıldığında hiçbir sorunu olmayan, bana ve arkadaşlarına daima yardımcı olan bir çocuktu.
İlk bir ay böyle de devam etti. Sonra ne olduysa ukalalık, sınıftaki otoriteyi görmezden gelme, dinlememe, alaya alma gibi davranış bozuklukları başladı. Mesela bir arkadaşını ona vururken güldüğünü görüp yanına gittiğimde, durumun hoşuna gittiğini söylemesi gibi.
Bir anda dikkat çekmek için evde ne bulursa okula getiren, sürekli grup olmaya ve birilerini dışlamaya çalışan, derste aykırılık yapıp diğerlerini örgütleyen bir çocuk haline geldi. Aile ile de çok görüşüldü ancak ne çeşitli yöntemler deneyip aile ile iş birliği yapmak ne de görmezden gelmek çare etmiyordu. Aslında çocuk zaten, hiçbir yaptırımın çok da ciddi olmadığının farkındaydı. Başarılı, algı sorunu olmayan da bir öğrenci. Sadece can sıkıcı davranmak istiyor, anlaması zor. Sorunca yaptığı her şeyi farkında olan koca bir insan gibi. Çözüm üretemiyorduk.
Deneme yanılma yapmak için, öğrenciyi tanıyarak bir yol seçmek gerekiyor.
Öğrenciyi tanımak bu noktada çok işe yarıyor işte. Sınıftaki hareketlerinden gözlemle onun bir görev insanı olduğunu fark etmiştim. Ama onu sürekli başkan yapmak ve sınıf başkanının değişmemesi diğerlerini söndürecekti. Kimse bilmeden mi başkan olsaydı? Öyle oldu. Tekken yanına gidip onunla bir konuşma yaptım 🙂 Sınıfın düzenini sağlayan sürekli bir başkan olacaktı.
Görevi, biri bunu öğrendiği anda bitecekti. Bu görevin karşılığında cuma günleri +10 puan alıyordu ( gün içinde çok kez puan kaybettiğinden bu durum diğer öğrenciler ile arasında fark açılmamasını sağlıyordu.). Eğer görevi kabul etmiyorsa teklifimi başka birine yapabileceğimi söyledim ve anlaşma sağladık.
Tabii bıçak gibi kesilmiyor bu davranış bozuklukları. Başlarda rahatsız edici hareketlerinden vazgeçmekte zorlansa da bakışlarımla müdahale edebilir hale geldim. Eğer aile arkanızdaysa sonuç olabiliyorsunuz. Şimdi ikimiz de kendi aramızda sağladığımız bir anlaşma ile kazanıyoruz. Tavır alma davranışı sergilemeden, aramdaki bağın zayıflamasına müsaade etmeden yapabildiğim en etkili yöntem bu oldu.
Dediğim gibi öğretmenlik doğaçlama bir meslek. Öğretim yöntem ve teknikleri, sınıf yönetimi kitaplarını açıp okuduğumuzda birebir öğrenciye özel bir çözüm bulmak zor. Deneme yanılma yapmak için de öğrenciyi tanıyarak bir yol seçmek gerekiyor.
Umarım işinize yarayan yahut size ilham veren bir yazı olmuştur. Benim aklımda okuduğum bilimsel makaleler değil kazandığım bakış açıları kalıyor, sağlıcakla 🙂
Bir Cevap Yazın