Periferinin Hayaletleri

Merkez periferiyi (çevre) kontrol altında tutar. Periferiye kurallar koyar, şekillendirir ve periferiden hammadde ve insan kaynağı olarak faydalanır. Siyasi otorite, katma değerli üretim, teknoloji ve finans merkezdedir. Periferi daha düşük yaşam standartlarına sahip bir şekilde merkezin otoritesine ve yönlendirmesine tabiidir. Ulusal bağlamda merkezin vizyonunun periferiye ulaşarak onu dönüştürmesi çoğu zaman olumludur. Belki doğru politikalarla periferinin merkezin bir uzantısına dönüşmesi bile sağlanabilir. Uluslararası bağlamda ise merkez periferi ayrımı kapanacak gibi değildir. Sonuç hep periferinin sömürülmesi olacakmış gibi görünmektedir.

Merkez, gücü ve kaynakları elinde bulunduran taraftır. Bir anlamda şehir elitidir. Periferi ise lazım gelen işleri yapan ve merkezi besleyen hammadde ve insan kaynağını sağlayan taraftır. Karar alma hakkı çoğunlukla yoktur. Daha sınırlı eğitim, sağlık ve daha düşük yaşam standardı vardır. Merkez periferinin efendisidir bir anlamda. Bunun yanında periferinin de merkeze etkileri vardır. Müzik, moda yemek ve din periferiden merkeze taşınabilir ve onu dönüştürebilir bile. Periferinin hayaletleri belki de buradadır. Periferi toplumsal hareketleri doğuran bir volkan gibi işlev görebilir. Fransız İhtilali ve sosyalist devrim periferinin ortaya çıkardığı bir işlev olarak okunabilir. Komünist Manifesto’da yer alan “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor.” tespiti belki bu bağlamda ele alınmalıdır. Mevcut düzeni çatlatmaya gelen hayaletler nereden gelmektedir?

Periferi dinamizmini nereden alır?

Dinlerin ve büyük sosyal hareketlerin toplumun dezavantajlı grupları arasında çıktığını söylememiz için sebepler var. Dinler eşitsiz bir toplumun eşitlik çağrısı olarak bir işlev görmüş olabilirler. Periferi doğası gereği baskıyı ve eşitsizliği hisseden ve bu zor şartların gereği olarak kavgaya daha hazır ve daha dayanışmacı olabilir. Fakirlik, dışlanma ve baskı toplumları bir politikada birleştirir. Tehdit de ihtiyaç da somut olduğu için kitle hareketleri bir macera değil hayati bir gerçekliktir. Toplumsal hareketlerin esasında bir eşitlik talebi olduğu en azından bu motivasyonla başladığı akıldan çıkmamalıdır. Merkez ise yapısı gereği hiyerarşiktir. Dayanışma ve eşitlik talebinde birleşmek tehdit somutken ve yoklukta mümkündür.

Kaynakların toplandığı yer olan şehirde dayanışma ve eşitlik yerini daha çok çıkar çatışmasına bırakabilir. Periferinin dinamizmi ve merkezin durgunluğu bu gerçekliğin altında yatar. Bu denkleme göre merkez doğası gereği yozlaşacak periferi ise ezildiği ve dışlandığı için dişlerini bileyleyecektir. Öyle ki periferi merkez olduğunda periferinin getirdiği ahlaki ilkeleri esnetir. Bunları yeniden yorumlarak onları dönüştürecektir. Kavramların anlamı başkalaşacak, adalet ve eşitliğe dayalı kodlar hiyerarşinin yeniden var olmasını sağlayacak şekilde kullanılacaktır. Öğreti yozlaşacak ve başlangıçta istediği eşitlik ve adalet talebini unutturmaya çalışacaktır. Periferiden doğan sosyal hareketler zamanla ruhunu kaybederek merkezin elindeki fazladan bir kontrol mekanizması olarak işlev görecektir.

“Bir gün var ya bu Mağripli çocuklar…”

Periferi bir ülkenin ya da dünyanın eşitsizliğe ve adalete susamış toplulukları sayesinde toplumsal dinamizmi başlatır ve bu hareketler merkezi dönüşmeye zorlayabilir. Periferinin hayaletleri merkezi olumsuz etkilese bile insanlığı bir adım daha öteye taşıma ihtimalini içinde barındırır. “Bir gün var ya bu Mağripli çocuklar yakacaklar Paris’i” Belki Mağripli çocuklar Paris’i yakmayacaklar ama Paris de Paris olmayacak artık. Londra’nın Londra olmadığı gibi. Periferi haksızlıkla mücadele ettiği için hala uğruna savaşacak bir şeyler olduğu için gerçek anlamda yaşıyordur. Uğruna savaşacak bir şeyi kalmayan insan ise bencilleşir.

Batman Begins filmindeki Ra’s Al Ghul karakteri bu anlamda çok dikkat çekicidir. Çölden gelmektedir Ra’s Al Ghul. Çölden yani periferiden. Bir hapishaneden çıkmıştır. Adaletin artık alınıp satıldığı yozlaşmış şehirleri yok etmeyi görev bilen bir örgütün üyesidirler. Adaletin alınıp satılması, parası olanın hesap vermemesi merkezin artık kendini tamamen sefahate kaptırdığının göstergesidir. Sonraki filmlerde bu örgütün komünist bir örgüt olduğunu öğreniriz. Bir dava için gözlerini kırpmadan hayatını feda edecek insanlardan oluşan bir topluluk görürüz. Kendi içsel erdem ve ahlak değerlerine bağlı ve bir dava için canını feda edecek bir çöl topluluğu. Periferinin hayaletinin zuhur edişi böyle olacaktır. En azından periferi içinde böyle bir imkanı barındırır. Bu düşünce yapısı merkez için ancak akli bir dengesizlik olarak kabul edilebilir.

Periferi ruhsuz bir dünyanın ruhu değildir ya da periferi modern dünyanın sorunlarını içinden çıkalamaz olduğunca çözecek mistik bir şey değildir. Getirebileceği şey mutlaka olumlu olacak da değildir. Bunun yanında periferinin dışlanması ve yok sayılması yeni krizleri tetikleyebilecektir. Böyle bir şey artık hiç olmayacak olsa bile Immanuel Wallerstein’ın Dünya Sistemleri Analizi’nde kullandığı bu kavramlar dünyayı anlama çabamıza biraz daha ışık tutacaktır.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.079 aboneye katılın
Şiraz Duvarı
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.