Vatandaşlığı Değerli Hale Getirmek

Başka bir ülkeye göç etmek ve oranın vatandaşlığını kazanma hedefiniz olsaydı bu ülke hangisi olurdu? Bu soruya verilecek cevaplar çok değişmeyecektir. Muhtemel ki insanlar kendi durumlarına göre vatandaşlığı en “değerli” olan ülkelere gitmeye çalışacaklardır. Bu ülkelerin bazıları güçlü bir sosyal devlet olacak bazıları ise daha az sosyal devlet olacak ama daha fazla para kazanma imkanı sunacaktır. Bu ülkeler aynı zamanda güçlü bir pasaportu olan ülkeler olacaktır. Birçok ülkeye kimlikle, kalan ülkelere ise pasaportla giriş yapmayı sağlayacaktır. Vize gerektiğinde de vize almak bir sorun olmayacaktır. Bunun yanında göç eden birey belki geldiği ülkedeki askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeme imkanı bulacaktır.

Bir ülke açısından vatandaşlığı değerli hale getirmenin bazı olumsuz sonuçları olabilir. Vatandaşlığı değerli ülkeler, yaşam şartlarının düşük olduğu ülkelerdeki nitelikli ve niteliksiz göçmenlerin hedefi haline gelmiştir. Sanırım şunu açıkça söylemek gerekir ki bu artık engellenebilir ya da geriye döndürülebilir bir mesele değildir. Bugün Avrupa başkentlerinin hali ortadadır. Son on yılda bile göçmen nüfusu artmıştır ve durumun tersine döneceğini düşünmek için bir sebep yoktur. Tarih boyunca insanlar sefaletin olduğu yerlerden refahın olduğu yerlere doğru hareket etmişlerdir. İnsanların en temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda başka bir yere gitmeye çalışmaktan başka seçenek yok gibidir.

Niteliksiz göçmenler daha iyi yaşam şartları için başka ülkelere göç ederken bu ülkelerde bazı sorunlara sebep olabilmektedir. Tüm sosyal sorunları bir kenara bırakarak refah azalması sorununa odaklanalım. Sermayesi olmayan bir göçmen bir ülkeye geldiğinde burada belli yardımlar alacaktır ve esasında bu yardımlar yurttaşların cebinden çıkacaktır. Herhalde ülkeler için mantıklı olan nitelikli göçmenleri ülkeye çekip niteliksiz göçmenleri uzak tutmak olacaktır. Belli ki yurttaşların büyük kısmı refahlarını azaltan değil onu çoğaltan göçmenlere hoşgörüyle bakmaktadır.

Niteliksiz göçmenleri ülkeden uzak tutmak

Bir ülke vatandaşlarına ücretsiz şekilde iyi bir barınma, eğitim, sağlık ve güvenlik sunabiliyorsa, hiç çalışmayan insanların barınma sorununu çözüp onların geldikleri ülkeden çok daha rahat bir şekilde yaşamalarını sağlıyorsa bu ülke elbette niteliksiz göçmenlerin de hedefi haline gelecektir. Almanya sosyal devletin güçlü olduğu ve vatandaşın her durumda kollandığı bir ülkedir diyebiliriz. Batı Avrupa’da (İngiltere biraz daha farklı) genel olarak sosyal devlet güçlü olduğu için göçmenler buraya gelmek konusunda çok isteklidirler. Gelen tüm göçmenlerin iyi şartlarda yaşamasını sağlayacak bir model sürdürülebilir olmayacaktır. Özellikle ülkenin dünya ekonomisinden aldığı pay azalıyorsa ve göçmenler gelmeye devam ediyorsa. Avrupa’da sağ partilerin yükselmesinin önemli nedenlerinden birisi göçmen meselesi olarak gösterilmektedir.

ABD gibi devletler daha zayıf sosyal devlet desteği sunarak bir nebze niteliksiz göçmenler için daha az cazibe merkezidirler. Sağlık sigortası ya da kira yardımı çoğunlukla “iş yerleri” üzerinden sağlandığı için niteliksiz göçmen için durumlar daha zorlayıcıdır. Sosyal ev desteği de Almanya ile kıyaslanabilir gibi görünmemektedir. Bu durum nitelikli göçmenin ülkede barınabilmesini ama niteliksiz göçmenin bazı engellere çarpmasına neden olmaktadır. Yine de göçmenlerin geldikleri yerlere göre ABD’de daha çok refaha sahip olmaları ya da döndüklerinde daha kötü koşullarla karşılaşacak olmaları onların ABD’de kalmalarına neden olabilmektedir. Göçmenler evsiz olarak ya da suça bulaşarak bu ülkede kalmaya çalışabilmektedir.

ABD nitelikli göçmenden faydalanıp onları sosyal devlet hizmetlerinden faydalandırmak istemiyorsa belki körfez ülkelerinin modelini uygulayabilir. Çalıştıkları sürece ülkede kalmalarına izin veren ve iş akdi biter bitmez göçmenleri ülkelerine gönderen bir model. Bu modelin etik tartışmaları bir yana küçük ve kapalı toplumlar olan körfez ülkelerinde uygulanabilir olsa da ABD gibi bir ülkede uygulanması mümkün görünmemektedir. Sonuç olarak ABD’de göçmen politikalarının sertleşmesi muhtemelen gölge nüfusun ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Göçmenler ve genel asayiş sorunu

Batı Avrupa modeli gelen göçmenlerin ülkeye daha iyi uyum sağlamasını hedefliyor. Göçmenler ya da vatandaşlar asgari yaşam şartları karşılandığı için belki daha az suça bulaşıyor ya da kendilerini dışlanmış hissetmiyor olabilirler. Kendi refahlarının ülkenin refahıyla ilişkili olduğunu bilen insanların yasalara daha bağlı olması beklenebilir. Bunun yanında ABD modelinde, bir göçmen ya da vatandaş temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelirse suça bulaşması çok daha kolay olacaktır. Yaşadığı ülkeye aidiyet hissetmeyen birey muhtemelen yasalara uymak konusunda daha isteksiz olacaktır. Elbette bunun çok pahalı bir önlem olduğunu söylemek gerekir. Bu arada Avrupanın bu sorunu tamamen çözdüğünü söylemek elbette gerçek dışıdır. Suç bir şekilde ortaya çıkacaktır fakat oranları önemlidir.

İnsanlar işinde gücünde olduklarında, temel yaşam ihtiyaçlarını karşıladığında ve geleceğe dair hedefleri olduklarında sistem için daha az tehlikelidirler. Bu insanların suça bulaşması ya da toplumun huzurunu bozması beklenmez. İnsanlar aç kaldığında suç işleme olasılıkları artacaktır. Polisiye tedbirler bu sorunu geçici olarak çözebilecek ve belki bir noktadan sonra hiç çözemeyecektir. İşin gerçeği, ülke kaynaklarından bir şekilde herkesin faydalanması gerekmektedir. Gelecekte asayiş işi polise ve askere bırakılacaksa, çocuklarımızın gelecekteki kariyer planlamasını yaparken ülkenin dörtte birinin asker ve polis olması gerektiğini aklımızdan çıkarmayalım.

Son olarak şu soruyu soralım; eğer göç artık hayatın bir gerçeğiyse ve önümüzdeki yüzyılda göç sorunu savaş iklim değişikliği vs gibi sebeplerle artarak devam edecekse ülkeler sürdürülebilir refah için nasıl bir göçmen politikası izlemelidir? Ülke vatandaşlığını değerli hale getirmek niteliksiz göçmenleri mıknatıs gibi çekmek anlamına gelebilir. Değersiz bir vatandaşlık nitelikli göçmenleri ve ülkenin nitelikli vatandaşlarını kaçırabilir. Almanya’yı bile geçen yıl yüzbinlerce Alman terk etmiştir. Bu konu oldukça hassas bir konudur ve etik meselesinden bağımsız düşünülemez. Yazıda görüleceği üzere, fiziksel ve sosyolojik gerçekliğine odaklanılarak, konunun etik boyutu göz ardı edilmiştir.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.079 aboneye katılın
Şiraz Duvarı
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.