Öğretmen – Frank McCourt

MEB’in eğitimcilere tavsiye ettiği kitaplardan olan Öğretmen Frank McCourt ‘ın hayatıyla ilgili anlattığı bazı hikayelerden oluşuyor. İrlanda asıllı yazar ABD’de uzun yıllar öğretmenlik yaptığı için (ki bu çoğu zaman zorlu okullar) bu hikayelerin büyük çoğunluğu öğretmenlikle ilgili ve bu hikayelerde öğretmenlere faydalı olabilecek bazı bilgiler var. Frank McCourt ‘ın Öğretmen kitabının MEB’in öğretmenlere önerdiği kitaplardan birisi olmasının sebebi bu olmalı.

Kitabın anlattığı hikayeler eğlenceli bir dille anlatılmış ve geneli öğrencilerle iletişim kurmak üzerine. İlk zamanlarında Öğretmen Frank McCourt öğrencilere kendini dinletmeyi beceremez. Bu yüzden sürekli onlara hikayeler anlatır. Bu yüzden velilerle ve oku yöneticisiyle sorunlar yaşar. Kendi içinde de yaptığının doğru ve yanlışlığıyla ilgili vicdan muhasebesi yapar.

Bu anılardan biri öğretmen olarak sınıfa girdiği ilk anla ilgili. Yazara göre öğretmenin sınıfa girdiği ilk an çok önemlidir. Bunun üzerinde birkaç kere duruyor kitapta. Öğrenciler öğretmenler konusunda uzmandır ve öğretmen koltuğuna oturan bir öğretmenin korkak ya da tembel olduğunu düşünürler. Öğretmen masasını öğrencilerle aranda bir engel olarak kullanma. Cesur ol. İlk günüde bir hata yap ve aylarca onu düzelmeye çalış.

Sınıf senin oyun alanın ya da savaş alanın olabilir. Sürekli en arkalara ulaşmaya çalışarak sınıfı kuşat. Eğer kendine bir hat çekersen öğrenciler o hattı geçmeyi deneyeceklerdir. Bu yüzden tüm sınıf alanına hakim olunmalıdır. Öğrencilerin seni nasıl görmekten mutlu olurlar? Her oyun yazarı sana söyleyecektir ki, aktör oturduğunda oyun bitmiş olur.

Sınıfa ilk girdiğinizde öğrenciler arasında öğretmene karşı bir dayanışma vardır. Bu yüzden öğretmen zamanla öğrencileri yanına çekmelidir. Bunun için öğrenci psikolojsine dikkat edilmelidir. Bir sınıfa girmek senin için hiçbir şey demek değildir. Fakat bir öğrenci için bu her şey olabilir. Başta bu bir çevre değişimidir ve öğrenci üzerinde büyük etkileri vardır. Tavırlarımız önemlidir.

New York’ta öğretmenlik yapıyorsanız, bir ders planı hazırlayın ve hedefinizi önceden belirleyip öğrencileri öğrenmeleri için motive edin. Herkesin bildiği gibi, bu çocuklar hiçbir şey öğrenmek istemiyor.

diyor Öğretmen McCourt , bu bizim şehirlerimiz için de geçerli sanıyorum.

Sınıf yönetimi için ne kadar tavsiye verilirse verilsin, bir öğretmen yine kendi yolunu kendi bulmak zorundadır.

Ev ödevi tabiri öğrencilerde iyi bir izlenim yaratmaz. Öğrencinin yapmasını istediğiniz şeyi farklı şekilde ifade edin. Mümkünse ödev olduğunu hissettirmeden. Yazarın üstünde durduğu bir diğer önemli konu ise, öğrencilerin ailelerini arayan ya da onları idareye götüren öğretmenlere saygı duymayacağı. Yazara göre, eğer kendi sorunlarınızı kendiniz çözemiyorsanız bu iyi değildir. Tam olarak böyle söylemiyor ama keskin bir tanım yapmak istemedim. Kitaptaki hali şu şekilde :

There’s no respect for teachers who send you to the office or call parents. If you can’t handle it yourself you shouldn’t even be a teacher.

Öğretmen Frank McCourt kitabın sonlarında şunu söylüyor.

Sevgili öğretmen, sınıfta kendi yolunu kendin bulmalısın. Bu başkalarının sana anlatabileceği bir şey değil. Kendi yöntemlerini ve tekniklerini kendin bulmalısın. Bazı öğretmenler güçlüdür. Sınıflarını not tehdidiyle baskı altına alırlar. Bir öğrenciye karşı o anda düşük sözlü notu kullanmaktan çekinmezler. Diğer öğrencilere mesajı açıktır. Ben sizin öğretmeninizim. Danışmanın, sırdaşın ya da ailen değilim. Bir konu anlatıyorum. Üstlen ya da ayrıl.

Kitabı satın almak için sayfayı inceleyebilirsiniz. Şimdilik internette bile satışı yok. Tükenmiş. İngilizce’sini edinmek zorunda kaldım.

Bir yanıt

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
%d