Hakikat Mahiyet ve Hüviyet

Mantık biliminde mahiyet ve hakikat ayrımı mantığın en önemli meselelerinden birisidir. Mantık zihinsel olanla zihinsel olmayan, yani gerçek hayatta, varlık olarak olanla ilgili bir ayrım yapar. Gerçek hayatta olana hakikat derken zihinde olana mahiyet der. Örneğin zihindeki insan ile gerçek hayattaki yolda yürüyen bir insan arasındaki fark mahiyet ve hakikat arasındaki farktır. Hüviyet ise şeylerin kendilerine özgülüğüdür. Yani onu diğerlerinden ayıran özellikleri. Örneği yolda yürüyen insanın kilosu, boyu, sesi, göz rengi vs. Dışsal nitelikleri ile hakikati birleştirdiğimizde hüviyet üzerine konuşuyoruzdur.

Hakikati anlamak demek onun ne olduğu (mahiyetini) üzerine düşünmek demektir. Bir şey için “Nedir?” sorusunu sorduğumuz anda hakikati mahiyete taşıyoruz demektir. Elimizde hakikati anlamak için başka bir araç yoktur. Hakikati olan şeylere en başta bir isim veriyoruz ki bu bile esasında onu mahiyet alanına çekmektir. Şeylerin ismi ya da isme ihtiyacı yoktur. O ismi ses çıkararak söylüyoruz ama bu sesin de işaret ettiğimiz şeylerle zorunlu bir ilişkisi yoktur.

Hakikat, nesneler dünyası, varlık dünyasıdır. Mahiyet ise bir hayalin, bir düşün, bir halisünasyonun kendisi olabilir. Her zaman hakikatte karşılığı olması gerekmez. Deniz kızı, anka kuşu, tek boynuzlu at veya ejderha mahiyette bulunan ama hakikatte karşılığı olmayan şeylerdir. Kedi, köpek ve kuş ise hakikatte karşılığı olan mahiyette de karşılığı olan şeylerdir. Mahiyet denince akla çocuk düşleri gelmemelidir. Buradaki önemli nokta zihin ve gerçek arasındaki ayrımdır. Mahiyetteki şeyler hakikatin aksine doğa yasalarına takılmazlar. Bunun getirdikleri ve götürdükleri elbette ayrı bir tartışma konusudur.

Mahiyetin iki yüzü

Hakikatin dış dünya yani gerçek olan, mevcut olandır. Anlaşılması kolaydır. Mahiyet ise bir hakikati olan ya da olmayan şeylerin zihindeki karşılığıdır. Mahiyet ve hakikat ayrımını duyduğumuzda, “Bunu neden ayırma zahmetine girmişler? Hayali olan ile gerçekliği olan arasındaki sıradan bir ayrım bu.” diye düşünülebilir. Fakat mahiyet bundan fazlasıdır. Bir sayıya tek ya da çift demek, rakamları ortaya koymak, coğrafyadaki meridyenler ve paraleller, çarşamba, tatil günü olan pazar mahiyeti olan fakat hakikati olmayan şeylerdir fakat bunlar zaman zaman hakikati anlamak ya da doğrulamak ya da işlevselliği arttırdıkları için bize yardımcı olabilirler.

Mahiyet hakikatin önüne geçebilir mi?

Burada çok ciddi bir gizli tehlike görmüş olmalıdır mantıkla uğraşan filozoflar. İnsan diğer canlıların aksine bilgiyi diğer bireylere iletebilir. Bu bilgi hakikat bilgisi de olabilir mahiyet bilgisi de. Mahiyet hakikati anlamak konusunda yardımcı olsa da hakikatten sapmaya da neden olabilir. Örneğin aşağıdaki resmi inceleyelim. İnsanlar ve Cinlerin Ustası lakaplı Mehmet Siyah Kalem’in şu çizimine bakın. Bu resmi hakikat ve mahiyet ile birlikte düşünelim.

Mahiyetle ilgili bir diğer sorun ise hakikatin karşılığının mahiyette her zaman olmasının mümkün olmamasıdır. Hakikatin aksine, hakikatte karşılığı olan mahiyet öğeleri duyularımızla oluşur. Duyularımız hakikati algılayamadığında mahiyette ne oluşacaktır? Atom, kuark, nötrino ya da higgs bozonunun mahiyetteki karşılığı herhalde iyice belirsizleşecektir. Bu anlamda mantık aslında hakikat ve mahiyet ayrımı yaparken insan zihniyle ilgili yetersizlikleri ve avantajları düşünmüştür. Hakikati ortaya koyarken saplanabileceği (belki de hiç çıkamayacağımız) bataklıkları ortaya koymak istemiştir.

Hakikatin bir ismi, sesi ve zihinde karşılığı var fakat bu şu yanılgıya yol açabilir ki zihinde karşılığı olan şeylerin her zaman hakikatte de karşılığı var sanılabilir. Zihin hakikatte karşılığı olmayan bu şeyleri üretebilir. Bu işin varabileceği yerleri düşünsenize.

İnsanın hakikati ve mahiyeti üzerinden insan kavramına ulaşmak

Hakikatte bir insan var. Annemiz ya da babamız. Annemiz ve babamızın zihnimizdeki karşılığı ise onların mahiyeti. Onların bizim zihnimizdeki halleriyle komşularının ya da patronlarının zihnindeki karşılıkları elbette farklı. Hangisi ne kadar doğru? Bu tartışmalı olur. Buradan belki mutlak bir tanıma ulaşamayız ama tüm insanlarda ortak olan şeyleri söylersek bir insan kavramına ulaşabiliriz ve bu ulaştığımız şeylerin annemizde ya da babamızda olduğunu kabul edebiliriz. Mantık bilimi bu noktaya yani kavramlara çıkmayı gerektirir. Bu bir anlamda mahiyeti hakikate yaklaştırma çabasıdır.

Toplum bilimleriyle ilgili mahiyet ve kavram ilişkisi

Sanıyorum mahiyet sadece doğanın algılanmasıyla ilgili bir mesele değildir. Toplumsal konular da mahiyet alanının bir konusu olabilir ve doğada olmayan ya da bildiğimiz anlamda olmayan sistemleri kurmamıza olanak verir. Demokrasinin hakikatte var olup olmadığı arılar üzerinden tartışılmış zaman zaman. Yine de demokrasinin de monarşinin de hakikatte ve mahiyette var olduğunu hatta belki de mahiyettten hakikate geçtiğini söyleyebiliriz. Elbette doğa bilimlerindeki gibi varlık üzerine değil de soyut şeyler üzerine konuştuğumuz için böyle söylüyorum. Yoksa demokrasi ve monarşi soyut kavramlardır ve hakikatte karşılıkları yoktur.

Hakikat mahiyet ve hüviyet üzerine buradaki açıklamalar benim konudan anladıklarımdır. Konunun tamamını henüz öğrenmedim. Yanlışlar olabilir. Konu hakkında doğru bilgi için Dücane Hoca’nın ilgili dersine göz atabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.078 aboneye katılın