Kıbrıs’ta Enerji Sorunu

Günümüz Dünyasının en önemli sorunlarının başlarında enerji arzı ve enerji güvenliği sorunu gelmektedir. Ülkemiz için daha özelleştirecek olursa bu sorun Kıbrıs’ ta enerji arama ve güvenliği sorunudur.

Kıbrıs’ ta ki Enerji Sorunu Neden Uluslararası Bir sorun Haline Geldi?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, tüm adayı temsil ettiği iddiasıyla bölge ülkeleri ile münhasır ekonomik bölge* antlaşmaları gerçekleştirmiş ve sözde münhasır ekonomik olarak ifade edilen bölgelerde bazı enerji şirketleri ile hidrokarbon kaynaklarının araştırılması antlaşmalarını imzalamıştır. Türkiye bu duruma tepki göstermiş ve KKTC ile çeşitli anlaşmalar yaparak iki devlet arasında münhasır ekonomik bölgeler belirlenmiştir.

TPAO( Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ) öncülüğünde hidrokarbon arama ve çıkarma çalışmalarını Türkiye başlatmıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bu konuyu uluslararası bir sorun haline getirerek kendi lehine çözmeye çalışmaktadır. Kıbrıs Yönetimi adanın çevresindeki bu petrol ve doğalgaz sahalarını parsellere ayırarak pek çok uluslararası şirketle anlaşmıştır. Pek çok uluslararası şirketle anlaşması bu soruna pek çok ülkeyi dahil edip kendi lehine çözdürme politikası olarak görülmektedir. Özellikle AB’ nin bunu destekleme nedenlerinden biri de Rusya’ ya olan Doğal gaz bağımlılığını azaltmaktır.

ABD ise bölgedeki bir diğer önemli aktördür. Bölgedeki kaynakların çıkartılmasının ABD’li Noble Şirketine verilmesi ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığı ABD’yi Doğu Akdeniz’deki enerji meselesinin en önemli taraflarından biri haline getirmektedir.

Ayrıca Rusya Gazprom şirketi aracılığı ve Suriye’ de ki nüfuzu ile bu bölgede çişitli imtiyazlar elde etmeye çalışmaktadır. İsrail Rum Yönetimi ile çeşitli anlaşmalar yaparak bu pastaya dahil olmaya çalışmaktadır.

Kıbrıs’ta Enerji faaliyetleri 1970’li yılların sonuna dayansa da alevlendiği yıllar son 10 yıllık süreçte gizlidir.

GKRY’ nin Faaliyetleri ve Türkiye’ nin Tutumu

2011 yılında Tek taraflı ilan ettiği Afrodit bölgesinde petrol ve doğal gaz arama yetkisini Amerika Şirketi olan Noble’ ye vermiştir. Daha sonra İsrail Firması olan Delek firması da dahil olmuştur.

Türkiye’nin ve KKTC’nin tüm uyarılarına rağmen, GKRY’nin Akdeniz’de petrol aramaya devam etmesi ve parselleri ihaleye açması üzerine, Enerji Bakanı Taner Yıldız TPAO aracılığı ve savaş gemileri eşliğinde bölgede çalışmalara başlayacağını açıklamış ve nitekim uyarıların sonuçsuz kalması üzerine KKTC’ nin verdiği ruhsatla arama çalışmalarına Türkiye’ de katılmıştır.

GKRY’nin ihaleye çıkardığı 1, 4, 5, 6 ve 7 no’lu parsellerin Türkiye’nin kıta sahanlığı içerisinde bulunması konuyla ilgili diğer bir sorunu oluşturmaktadır. Türkiye’nin de KKTC ile arasındaki bölgede petrol arayacağını açıklaması sorunu farklı boyutlara taşımıştır. GKRY’nin meseleyi uluslararasılaştırma yönündeki çabası TOTAL, ENI, PETRONAS ve GAZPROMBANK gibi enerji devlerinin parselleri için açılan ihaleye girmelerini teşvik eden politikasından anlaşılmaktadır. Rum yönetimi özellikle Türkiye’ nin bir müdahalesine karşın İtalyan, Amerikan ve Fransız şirketlerin ülkelerinin desteğini alıp olası müdahaleyi önlemek.

Türkiye ve KKTC arasında kıta sahanlıklarının belirlendiği antlaşma doğrultusunda Piri Reis G Bloku olarak adlandırılan bölgede bir yılı aşkın bir süre sismik araştırmalar yapmıştır. 2011 yılında Koca Piri Reis gemisi, Türk savaş gemileri eşliğinde ABD’li Noble Energy şirketinin sondaj yaptığı alanın hemen yakınında araştırmalar yapmıştır.

Uluslararası Aktörlerin Tutumu

AB açısından olaya bakacak olursak: AB devletleri doğal gazda %40 oranından Rusya’ ya bağlı bulunmaktalar ve bu bağımlılığı azaltmanın peşindeler ve bu yüzden AB üyesi olan Rum Yönetime desteklerini açıktan açığa vermekteler.

Rusya ise Rum yönetimine ekonomik kriz sırasında önemli ölçülerde yardım etmiş ve bazı büyük yatırımlar yapmıştır. Rum Yönetimi bankalarında Rusya’ nın 31 milyar dolar mevduatının olduğu da söylenmektedir. Tüm bu yardım ve yatırımların sebebi bölgede çıkabilecek doğal gazda kendine bir pay almaktır.

ABD’nin tutumu, biraz muğlaklık içermektedir. Her ne kadar Rumları tamamen tatmin etmese de Türklerin lehine bir tutum içerisinde olduğunu söylemek de zordur. Çünkü ABD hükümetinin tutumu tamamen kendi petrol çıkarları doğrultusunda götürdüğü görülmektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Kıbrıs adası civarındaki enerji potansiyeli her ne kadar bilinmese de Dünyanın şu an içinde bulunduğu durumda oldukça önemli bir meseledir. Yazının içerisinde de belirttiğim gibi Rum Yönetimi pek çok manevranın içinde de olsa Türkiye ”Mavi Vatanı” koruması ve haklarından vazgeçmemesi çok önemlidir.

Konuyla ilgili Tavsiyeler

  • Cüneyt Özdemir’ in Fatih Sondaj Gemisi’nde yaptığı çekimler ve bilgilendirmeleri de oldukça önemli buradan ulaşabilirsiniz.
  • Diğer Önemli Bir video ise Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ile Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ile birlikte Kıbrıs’ ı konu alan bu videoyu’ da izlemenizi tavsiye ederim.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: