Eğitim Bir Kitle İmha Silahı, John Taylor Gatto’nun eğitim sistemini eleştirdiği kitabı. Ona göre bilerek aptallaştırılıyoruz ve okullar bu aptallaştırma işleminin yapıldığı yerler. Sadece aptallaştırılmıyoruz, sayılmaz ciddi zararları var okulun insana. Çok tartışmalı bir söylem bu. Yazarın kitaptaki iddia ve dayanaklarını kısmen açıklayarak okurken sürekli ikilemde kaldığım bu kitabı değerlendireceğim.
Kitap MEB’in öğretmenlere önerdiği kitaplar arasında. Yazar kitapta bölüm bölüm ilerlese de belli bir plana göre gitmediği için aynı konulardan farklı bölümlerde bahsetmiş. Bu iddiaları daraltırsak yazarın odaklandığı noktalar şunlar:
Okulun amacı nedir?
Yazara göre okulun amacı mümkün olduğunca sayıda bireyi, tehdit oluşturmayacak bir düzeyde tutmak, standartlaşmış bir vatandaşlık öğretisini yaymak, başkaldırı ve özgünlüğü öldürmektir. ABD’de dünyanın her yerinde eğitimin amacı budur. Eğitim aptallaştırmak üzere kurgulanmıştır. Çünkü çok sayıda kukla, az sayıda kukla oynatıcı olmalıdır. Egemenlerin istediği budur.
Sınıf ayrımları oluşturulmalıdır. İnsanların çoğunun iradesiz olduğuyla ilgili raporlar vardır. Cesur Yeni Dünya kitabındaki gibi olmalıdır. Yazar ütopyalardan ve ütopyacılardan bahsetmektedir. Bu eğitim sistemi Hegelci bir anlayışla Prusya modelinden alınmıştır. Bu sistemin özeti krizler çıkarıp onları çözerek liderlik gücünü sürekli korumak üzerineydi.
Rockfeller Genel Eğitim Kurulu’nun misyonunun ne olması gerektiği konusunda bir belgeden şu alıntıyı yapmış yazar:
Düşlerimizde insanların kendilerini bizim yoğurucu ellerimize yumuşak başlılık içinde teslim ettiklerini görüyoruz. Biz bu insanları yahut onların çoçuklarını filozof, bilgi küpü kişiler veya bilim adamları yapmaya çalışmayacağız. Onların arasından yazarlar, eğitimciler, şairler aydınlar yetiştirmeye de çalışmayacağız. İçlerinde büyük müzisyenlik, avukatlık, doktorluk, siyasetçilik ve devlet adamlığı kumaşı taşıyanları arayıp bulmak derdinde de değiliz. Bunlardan, gereğinden fazlası mevcut zaten. Bizim kendimize biçtiğimiz misyon çok basit. Biz çocukları organize edeceğiz ve onlara, anne babalarının kusurlu bir şekilde yapageldikleri şeyleri mükemmel bir şekilde yapmayı öğreteceğiz.
Evet egemenlerin de istediği gibi okul artık bu sistemle (Alman modeli) okuma yazma, aritmetik ve terbiye gibi mütevazı hedefleri bırakıp “endüstriyel sürecin doğasını değiştiren belli bazı yenilikçi ve sanayicilerin” siparişi üzerine bir davranışsal eğitim labaratuvarına dönüşmüştü. İnsanlar üretmeleri faydalı olmaları için değil daha çok tüketmeleri için teşvik edilmeliydi. (Bu konuda ek bir okuma için Kültür Endüstrisi Eleştirisi yazısını okuyabilirsiniz.)
Kasti Mahrum Bırakma ve Adam Smith
Aslında Eğitim Bir Kitle İmha Silahı kitabında savunulan eğitimin aptallaştırdığı görüşünün dayanağı şu cümlelerle özetlenebilir:
Bizim kapitalizmin kurucusu olarak gördüğümüz İskoç filozof Adam Smiht Milletlerin zenginliği kitabında, serbest ticaret ve daimi rekabetin ürettiği yapay ortam ve çevrelerin dört şekilde psikolojik zarara yol açtığını anlatıyordu. 1- Ortam ve şartlar işçileri korkaklaştırıyordu, 2- aptallaştırıyordu, 3- tembelleştirip uyuşturuyordu, 4- hayvani ihtiyaçlar dışında her şeye karşı duyarsız hale getiriyordu.
Adam Smith’e göre filozof çocukları ile sokak çocukları arasındaki tek fark aldıkları eğitimdi. O, bizim seçkin ailelerin çocuklarıyla ilişkilendirdiğimiz kapasite ve yeteneklerin bütün çocuklarda var olduğunu öne sürüyordu, tabii gençlerin büyük bir kısmı kasten düşünce ve muhakemeye dönük ders ve konulardan mahrum bırakılmadıkları sürece. Bu şekilde mahrum bırakılanlar bozulur, ağır ve ciddi düşünmeye karşı tahammülsüz hale gelirlerdi. En sıradan meselelerde dahi muhakeme güçlerini yitirirlerdi.
Okul eğitiminin kazandırdığı bir şey yoktur
Okulun insanları aptallaştırdığı ile ilgili şu verilere yer vermiş yazar kitapta:
Kolej eğitimi almış Amerikalıların sadece %31’i gazetedeki bir olayın hikayesini tam olarak anlayabilmektedir. On yıl öncesinin %40’ına oranla hayli düşük. (Eğitim gittikçe profesyonelleştiği ve pahalandığı halde.) / Yüksek Öğrenimin Geleceğine Yönelik Ulusal Komisyon Raporu, Ağustos 2006
Yazar bir olayı anlatır kitapta. Alman Phoenix şirketi Çinlilere satılınca fabrikanın Dordmund’dan Şangay’a taşınması gündeme gelmişti. Almanlar bu işin çözülmesi için 3 yıl süre belirlemişlerdi ve bir uzmanlar ordusuna ihtiyaç olduğunu söylemişti. Çinliler bu işi kendilerinin halledeceğini söylediler ve bin köylü ile bu işi eğitimli Almanlardan çok daha ucuza yaptılar ve sadece 1 yıl sürdü. Shen’in bilgisayarsız ve ofissiz verdiği bu karardan sonra da fabrika dünyada büyük bir yükselişe geçti. Cahil Çinliler nasıl eğitimli Almanlardan daha sıkı çalışıp daha doğru karar vermişlerdi.
Eğitim Bir Kitle İmha Silahı kitabında buna benzer çok örnek vardır. Hiçbir eğitim almadığı halde başarılı olan insanlardan bahsedilir. Üniversite hatta lise mezunu olduğu halde büyük işler yapmış kişilerin hayat hikayeleri yer alıyor kitapta.
TV, fiziksel çirkinlik ve uzatılmış çocukluk
Yazar davranış problemleri olan çocukların genelde televizyon bağımlısı (hatta ekran) olan çocuklar olduğunu söylüyor ve bunların çocukları körelten, obeziteye götüren araçlar olduğunu söylüyor. Tv’de ki birçok yapımın çocuklara bir şey katmadığını ve onları çocuk kalmaya zorladığını savunuyor. “Ergenlik” bir palavradır. Eskiden ergen yaşlardayken büyük işler yapmış insanlar vardır.
İyi üniversiteler öğrencilerini seçerken fiziksel görünüşe çok dikkat ederler. Üniversitelerin bildiğini yetkililer bilmemekte midir? Eğer bir sonraki kuşağın genel sağlık ve zindeliğe sahip olmasını isteseydiniz onları küçük yaşlarından bu yana okullarda hareketsizliğe iter miydiniz? (Beden Eğitim derslerini azaltarak vesaire) Zil ve sınavlarla onları sürekli stres altında tutar mıydınız veya kantinlerde o zararlı gıdaların satışını yaptırır mıydınız?
Gerilla müfredat
Yazar kitapta eğitimin kitleleri yok etmesini engellemek için kendi gerilla müfredatını uyguladığını söylüyor. Çocukların tam bir profilini çıkarıyor öncelikle. Çevreden (arkadaşlarından, ailelerinden vs.) onlar hakkında bilgi topluyor. İkinci adım olarak her öğrenciden yıl boyunca bilgi sahibi olmak istediği 3 şeyi, ve üstesinden gelmeyi istediği 3 zayıf noktasını yazmasını istiyor. Yazar bu yöntem sayesinde öğrencilerin daha sıkı ve istekli çalıştıklarını belirtiyor. Herhangi bir öğretmenin bir araya getiremeyeceği kadar çok kaynaktan bilgi alıyorlardı.
Bunun yanında yazarın aktif okur yazarlık dediği bir olgu vardır. İngiliz kolonisi iken ABD’de sıradan halka bunun öğretilmesi yasakmış. Aktif okur yazarlık bir konu hakkında tartışma becerisi ve onu kalabalıklar karşısında savunabilmek, kendini iyi ifadece edecek şekilde yazabilmek ve konuşabilmek demek. Yazar okul binasına karşı da soğuk. Hayat dışarda olduğu için sürekli keşfe yönlendirmek gerekiyor öğrencileri ona göre.
Yazar aynı zamanda bir evde eğitim destekçisidir. İnsanlar diğer insanlardan öğrenirler. Kişisel öğrenme ağı oluşturup mümkün olduğu kadar çeşitli insanla bir araya gelinmelidir. Herkesten ve her yerde öğrenilebilir böylece. Yazar buna açık kaynak öğrenme diyor. (Linux ile ilgili bir örnek de vermiş.)
Kitabın sonunda da Bartleby projesinden bahsediyor yazar Eğitim Bir Kitle İmha Silahı kitabında. Öğrenciler bu köhne okul sistemini değiştirmek için Katip Bartlby’in yaptığı gibi kağıtlara “Sınavı cevaplamamayı tercih ederim.” yazacaklardır. Test sistemi bir yıkılırsa önemli bir kazanım olacaktır bu.
Sonuç ve Eğitim Bir Kitle İmha Silahı kitabına kısa bir eleştiri
Eğitim Bir Kitle İmha Silahı ne kadar bir eğitim sistemi eleştirisi gibi kaleme alınmış olsa da bariz bir ekonomik ve siyasal sistem eleştirisidir. Çünkü ekonomik ve siyasi sistemin bir sonucu olarak eğitim bu hale gelmiştir. Yazar siyasilerin bu sorunu çözemeyeceğini çünkü meşrutiyetlerinin buna bağlı olduğunu, bu işten maddi çıkarları olduğunu kabul eder. Ekonomik sistem ile ilgili eleştiriler, ordu sistemi, tarım politikası…(Ki bunlar tanıdıktır, özgün değildir.) Her konu eğitime bağlanır. Yazıda ben sadece eğitimle ilgili kısımlara yer vermeye çalışsam da kitabın doğası buna uygun değildi.
Kitapta yazarın önerileri pek ilgi uyandırmadı bende. John Dewey gibi isimler eleştirilince insan daha ayağı yere basan bir şeyler bekliyor. Gerilla müfredatta mevcut okul sistemine dahil edilemeyecek bir şey olduğunu düşünümüyorum. Öyle ciddi bir öneri de yok gördüğüm kadarıyla. Yazarın diğer şikayetçi olduğu kimi konular yine mevcut sistem içinde çözülebilir gibi geldi bana.
Siyasal sistem eleştirisi ise daha derin bir konu. O mücadele hala devam ediyor. Yazarla aynı kitapları okuyup onlardan aynı sonuçları çıkarmayan insanlar var ve kendi düşüncelerinin doğru olduğuna inanıyorlar. Üstelik az çok sınanmış şeyler. Yazarın bahsettiği durum ise tamamen teori. Sadece kendi beyanlarını okuyoruz. Yazarın gerilla müfredatı dediği konuların öğrenciye ne faydası olduğu bir tartışma konusudur. Mevcut sistem kötüyse bile yazarın önerilerinin daha iyiyi getireceğini söylemek çok güç.
Bu tür kitaplar biraz dikkatli değerlendirilmesi gereken kitaplar sanırım. Öğretmenin yaptığı her şeyin boş olduğunu düşünmesine yol açabilir. Ya da eğitimin dönüştürülmesi gerektiği fikrinin yaygınlaşmasına yol açabilir. Bu tür kitaplar daha fazla tartışılırsa daha sağlıklı olacaktır. Okulsuz Toplum kitabını okuduğumda rahatsız olmuştum düşüncelerden. İnsanları alenen yanlışa çağırdığını düşünmüştüm. Bu kitap Okulsuz Toplum’un daha dayanaklı hali olmakla beraber yazara katıldığım noktalar da oldu.
Her neyse. Yazıyı daha fazla uzatmayayım. Umarım bu kitabı okuyan birileriyle tartışma imkanı buluruz. Eğitim Bir Kitle İmha Silahı kitabını buradan satın alabilirsiniz. Eğitim ile biraz da olsa iç içe olan herkesin, kitapta anlatılanların neden yanlış olduğunu ya da öyle olması gerektiğini ortaya koymak için bile olsa okuması gereken bir kitap. EDAM YAYINLARI dilimize kazandırmış.
Bir Cevap Yazın