İstanbul Nasıl Daha Yaşanılabilir Olur?

Yaşanılabilir şehirler listelerinde başı çeken şehirlere baktığımızda genelinin az nüfuslu olduğunu görüyoruz. Yani nüfusun az olması yaşanabilirliğe direkt etki eden bir unsur. 20 milyona yakın nüfuslu bir şehri bu listelerde zirveye çıkarmak elbette çok zor. Ama gerekli düzenlemelerle İstanbul’da hayat en azından çile olmaktan çıkabilir.

İstanbul’un nüfusu TÜİK’e göre 15 milyon. Yani 129 ülkeden daha büyük bir şehir. Dünyanın en kalabalık 15. şehri. Yaşanabilirlik listesinde ise 138. sırada. Fakat en kalabalık şehirlere göre bakarsak yeri olaya iyimser bakılabilecek kadar iyi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yol Gösterici Tokyo

38 milyonluk nüfusuna rağmen en yaşanılabilir 60. şehir Tokyo. İstanbul’un daha yaşanılabilir olması için bize yol gösterici olabilir. Nüfusu kendinden 2,5 kat fazla olan bir şehrin yaptıklarını İstanbul yapsa sanırım yaşanabilirlik listesinde -nüfusunun daha az olmasının etsiyle- zirveye oynar.

Bu anlamda Tokyo ile İstanbul’u yaşanabilirlik ölçütlerine göre kıyaslamakta fayda var. Yaşanabilirlik endeksi, yaşam maliyeti ve satın alma gücü, konutun fiyatları, hava, su vb. dahil kirlenme, suç oranları, sağlık sistemi kalitesi, trafik (işe gidip gelme saatleri) ölçütlerine göre belirleniyor. İstanbul ile Tokyo’nun karşılaştırması aşağıda.

Listeyi incelediğimizde en ciddi farkın 58 puanla satın alma gücü olduğunu görüyoruz. Sonrasında 34 puanla güvenlik, 23 puanla kirlilik geliyor. Trafikte ise 13 puanlık bir fark var. İstanbul’un daha yaşanılabilir olması için bu alanlarda ciddi iyileştirmeler yapılması gerekiyor. Peki nereden başlanmalı?

Trafik

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü tarafından yapılan 54 değişkenli yaşam kalitesi endeksine göre İstanbullulara göre en önemli üç sorun sırasıyla trafik, nüfus yoğunluğu ve asayiş. Tokyo’yla kıyaslamaya baktığımızda da trafiğin ve güvenliğin öncelikle çözülmesi gereken konular olduğunu görmüştük. O zaman öncelikle trafiğe el atılması gerekiyor. Çünkü İstanbul kirlilikte 106, suç oranında 109’uncu sıradayken en kötü trafik sıralamasında 8. sırada. Özetle yaşanılabilir bir İstanbul için trafiğin iyileştirilmesi şart.

Peki trafik nasıl iyileşir? Bu konuda da ‘rol model’imiz Tokyo’ya bakabiliriz. Yandaki tablo sanırım yapılması gerekeni çok net gösteriyor. Tokyo’da iş-okul ulaşımında en çok metro kullanılırken bizde otomobil kullanılıyor. Tam tersi olduğu zaman trafikte iyileşme olacak haliyle.

Nöro-Mimariye göre İstanbul

Yaşanılabilir şehirler listelerinde değinilmeyen çok önemli bir konu var: Nöro-mimari. Bu anlayışa göre şehirlerde yaşayanların daha mutlu olması için şehirde yeşile ve suya yakınlık, düzenli yollar, mimari güzellik ve şehir yönetiminde söz sahibi olmak gerekiyor.

İstanbul ortasından deniz geçen, ikisi şehir içinde üç büyük göle sahip, ormanları adaları olan, binlerce yıllık tarihe sahip potansiyeli çok yüksek bir şehir. Ama Avrupa’da yaşadığı şehirden en çok şikayetçi olan insanlar İstanbul’da. Böyle güzel, zengin olanakları olan bir şehirde insanlar neden mutsuz olur?

Trafiği ve nüfus yoğunluğu koca bir mutsuzluk sebebi ancak konuya nöro-mimari açısından baktığımızda bizi mutsuz eden en önemli sorunlardan birinin mimari çirkinlikler olduğunu görüyoruz. Hızla artan mimarisi önemsenmemiş konut projeleri, bakımsızlık içindeki tarihi binalar, kuralsızca her yere asılan tabelalar, direkler, kablolar, yıkık dökük yol ve kaldırımlar bu şehri sanki dünyanın en kötü şehriymiş gibi görmemize sebep oluyor. Trafik ve nüfus gibi diğer olumsuz etkenler de eklenince şehirde mutlu olmak çok zor hale geliyor.

Mutsuzluğun diğer önemli bir sebebi de yeşil alan azlığı. Refüjlerde ve yol kenarlarında ağaç görüyoruz ama bunlar tabii ki yetersiz. Kişi başına düşen yeşil alan Viyana’da 60, İstanbul’da 4,9 m². 50 popüler şehir arasında kişi başına düşen yeşil alanda 49. sıradayız. Yani suya yakınız belki ama yeşile uzağız. Yeşil alan artışının İstanbul’da mutluluğu artıracağı çok açık.

İstanbul’un Reçetesi

İstanbul, eşsiz özellikleri olan nüfusuna oranla dünyadaki pek çok sıralamada yeri çok da kötü olmayan bir şehir. Lakin sakinleri mutsuz. Şehir yönetici ve planlayıcılarının acilen bu konuyu dert edinip daha çok mesai harcamaları gerekiyor. Öncelik metro ağının genişletilmesiyle trafiğin iyileştirilmesinde. Sonrasında yeşil alan artırılması ve çirkinliklerinden arındırılmış, tarihine değer veren bir şehir oluşturulmasıyla bu şehri daha yaşanılabilir yapmak, yaşayanlarını mutlu etmek mümkün. Nüfusunun azaltılması da işleri çok daha kolaylaştıracaktır. En azından artış kontrol altına alınabilir. Özetle hasta İstanbul’un reçetesi bu. Tedavisi bu hastalığı dert edenlerde.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.068 aboneye katılın
%d blogcu bunu beğendi: