Kontrol Altına Alınamayan Koşullar ve Büyü

Büyünün doğaüstüne ve metafiziğe ilişkin tanımını yaparak konuya başlamak niyetindeydim ama ne “doğaüstü” ne de “metafizik” kendi içinde zemini olan kelimeler. Zemini olmayan bir kelimeyi başka zemini olmayan kelimelerle ifade etmek aslında bir şey konuşmamak demektir. Neyse ki benim konuyu çekmek istediğim zemin varlığın çorak zemini. Bir şeyin doğaüstü olduğunu söylemek onun bilinen akıl ilkeleriyle değil başka bilinmeyen sebeplerle gerçekleşmesini sağlamakla ilgilidir. Örneğin birini etkilemek için büyü yapmaktan yani bilinmeyen yolları kullanmaktan bahsediyorum. Buradaki “doğaüstü” olan şeyi bozan, sonucun tamamen doğa ile ilgisi olmasıdır. Yani birinin bir başkasını “büyü” sebebiyle beğenmesi. Yani birinin birini beğenmesi gibi son derece sıradan bir şeye dönüşecektir.

Büyü amacına ulaştığında ortaya çıkan sonuç doğaüstülükten çıkarak gayet doğal, sıradan bir sonuca dönüşmüş oldu. Büyü doğaüstüyle değil aslında bu dünyadaki doğal süreçlerle ilgilidir. İstenilen amaca bilindik yollarla değil onlara yan yollardan ulaşmayı vaat eder. Zenginlik büyüsü, ayırma büyüsü, ölüm büyüsü vs. Büyü doğaüstü olamaz çünkü tamamen vaatleri doğayla ilgilidir. Büyünün yapılma aşamaları biraz incelendiğinde onun bile mantık kurallarından kaçamayacağı görülecektir. (Love me or die) Doğaüstü olanın doğada olan ile irtibatı felsefenin ve teolojinin zor meselelerindendir. Bunun yanında büyünün varlığı ve ortaya çıkışı doğaüstü ile ilgisinden çok toplumsal bir işleyişi yerine getirmesiyle ilgili olmalıdır. Büyünün doğaüstü değil ama toplumsal işlevi üzerine konuşmak onun ne olduğunu anlamamızı sağlayabilir.

Büyü ne zaman lazım olur?

İlkel kabileler ürünleri bol ve bereketli olsun diye büyü yapmıyorlardı. Daha doğrusu ürünleri bol ve bereketli olsun diye tarımsal önlemler alıp yağmur gibi kontrol altına alınamayan koşullar için büyü yapıyorlardı. Eksiksiz bir sistemleri vardı fakat sistemi her an alt üst edebilecek aksiliklerden korunmak ve ellerinde olmayan koşulların yolunda gitmesini sağlamak için büyü yaparak sistemlerindeki eksiklikleri tamamlıyorlardı. Büyü aslında, kontrol edilemeyen koşulların kontrol altına alınma çabası olarak ortaya çıkar. Büyü doğal olarak zaruretten ortaya çıkar. Kimse yaptığım yemek daha lezzetli olsun ya da işimde daha iyi olayım diye büyü yapmaz. Çocuklarımı daha iyi yetiştireyim diye de büyü yapmaz. Sistemdeki bütün koşullar kontrol altındaysa büyüye gerek yoktur.

Büyünün toplumsal işlevini anlamak için belki gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerin kıyası bize bir ipucu verebilir. Sistemde kontrol altına alınamayan koşullar arttığında büyü faaliyetleri artıyorsa daha az gelişmiş coğrafyalarda büyünün daha yaygın olması beklenebilir. Afrika’nın büyüyle bu kadar çok anılması bununla ilgili olabilir. Kırda ve kentte büyü eğilimi, eğitim düzeyi ile büyüye olan meyil arasındaki ilişki yine kontrol edilemeyen koşullar savını hatırlatacaktır. Burada küçük bir genişletme yapayım. Büyü ilkel toplumlarda ortaya çıkıp bugün yok olmaya yüz tutmuş bir fenomen değildir. Büyü falcılık ya da daha “modern” görünen isim ve uygulamalarıyla devam etmeyi sürdürmektedir. Bireylerin ve toplumların yaşantısında kontrol altına alınamayan koşullar var oldukça yıldızlara olan yönelim artacaktır.

Günümüzde büyünün bazı toplumsal işlevleri

Bir adam iki çocuğunu ve eşini bırakıp birikimlerini eritip geldikten sonra bir bahane bulmalıdır. Bu işin bahanesi yoktur ama taraflar arasında da bir uzlaşı çıkması gerekebilir. Üstelik toplumun da bir şekilde onayı alınmalıdır. Bir kadın eşini bırakıp kaçıp bir haftalık Batı turu yapıp geldiğinde bir cevaba ihtiyaç vardır. Bu cevap hem yapanı işin içinden çıkarmalı, hem maruz kalanı bir nebze de olsa zor durumdan kurtarmalıdır. İyi kötü de akrabaların ve komşuların gönlü olmalıdır. “Bana büyü yapıldı. Evimde muska buldum.” demek etkili bir yol olmasa da neticede bir yoldur. Büyü yaptırmak amacıyla gidilen cinci hocalarda yaşananlar aslında bunun toplumsal bir talebin bir şekilde meşrulaştırılması olduğunu görebilir. Muhtemelen taraflar gizli anlaşmanın en başından beri farkındadır. Büyü burada sorunu bir şekilde çözmüş gibi olur ya da en azından bir meşrulaştırma aracı olarak kullanılmış olur.

Büyücünün saygınlığı genelde iki şeye dayanır. Şifacılık ve geleceğin bilgisi. Büyü ve falcılık aynı zamanda kahinlikle ilişkilidir. Kehanet yani geleceğin bilgisi büyücüdedir. Elbet gelecek olan bir zamanı haber verir kahin. Büyücü aynı zamanda şifacıdır da. Büyücü doktor hem doğaüstüne hem de doğaya hükmeden kişidir. O büyücü olduğu kadar hekimdir de. Saygınlığı şifacılığından gelir. Şifacı olmayan büyücü ciddiye alınmaz. Rasputin çarın çocuğunu iyileştiren keşişti. Geleceğin bilgisine duyulan ihtiyaç ve şifa arayışı büyünün hala güçlü kalmasının nedeni olabilir. Gelecek kaygısı ve şifa arayışı yeniden tanımlandığında ortaya ilginç tespitler çıkabilir. Şifa arayışı psikolojik bir şifa arayışını da kapsar. Gelecekten emin olmak ve şifa bulmak. Sistemdeki kontrol altına alınamayan koşullar arttığında, sistemimizi tamamlamak adına ismi değişmiş olarak “büyü” orada olacaktır. Tabii burada her şeyin büyü olduğunu düşünmek hatasına düşmemelidir. BMW’nin tarihini ele alırken süreci iki tekerlekli arabalara kadar götürmek de mantıklıdır sonuçta.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
Şiraz Duvarı
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.