Maskenin Ardında Ne Var?

Voltaire Babil Prensesi masalında Venedik’ten bahsederken meşhur Venedik maskelerini eleştiriyor, hatta küçümsüyor. Bu ülkede insanların iki yüzü var diyor. Halbuki maske başka büyük zekalarda tam tersi bir etki bırakmıştır. Maske festival yani karnavaleskin habercisi. Maske insanları eşitler. İnsanın gizlediği, çekindiği şeyleri daha rahat yapmasını sağlar. Maske ve karnaval kahkahayı yüceltir ve otoritenin kaybolduğu yerlerdir karnavallar. İktidarlar kahkahadan hoşlanmaz. Semavi dinler de aşağı yukarı aynı fikirdedir. Umberto Eco’nun Gülü Adı kitabında kilisenin hararetle tartıştığı mesele bu kahkaha meselesiydi. Bağlamı belki hüznü yüceltmek olsa da keyif eşekte olur der eskiler. Maske ve karnaval insanları eşitler, daha kendileri gibi ya da daha çok olmak istedikleri kişi gibi davranmalarını sağlar. Hiyerarşiyi ve otoriteyi ortadan kaldırır ve toplumun mevcut düzeni sorgulaması için bir “boşluk” oluşturur.

Maskenin bilinç dışının da bir sembolü olarak kabul ediebilir. Bu kabul maskenin hem olumlu hem de olumsuz yanlarını ele almayı gerekli kılar. Voltaire’in Venedik maskelerinde gördüğü sahtelik bununla ilgili olabilir. Maskeni anlamı ona göre, ikiyüzlülük ve utanma kaygısı olmadan yapılan taşkınlıkları olabilir. Bunun yanında maske bir tür “otorite boşluğu” oluşturarak onun sorgulanmasını sağlayabilir. Maske daha eşitlikçi ve daha “keyifli” bir yaşama dair talebin tohumlarını ortaya çıkarabilir. Şimdi şu soruları sorarak maske ve gizlenme isteğini yeni bir bağlama taşıyalım. Maske takarak neyden kaçarız, maskenin ardında ne vardır? Eğer maske takmak temel bir duygumuzun dışa vurumuysa bugün bu duygu maske takmadığımız için kaybolmayacak belki farklı bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Maskesiz maske takmanın iki örneğini vermeye çalışacağım. The Dark Knight Rises filminde Catwoman (Selina Kyle), Wayne Malikanesi’ndeki bir maskeli baloda Bruce Wayne maske takmadığı halde ona hangi maskeyi taktığını sorar. Batman ona “Bruce Wayne, umursamaz milyarder.” der. Toplumun gördüğü Bruce Wayne maskesiz olmasına rağmen maskelidir. Bu diyaloğu destekleyen başka bir diyalog daha vardır filmde. “Öfkeni gizlemeyi öğrenmeli, aynanın karşısında gülmeye çalışmalısın. Bir nevi maske takmak gibi. Ben sizi gördüğümde kim olduğunuzu anlamıştım. Yüzünüzdeki o ifadeyi biliyordum. Kendime öğrettiğim o ifadeyle aynıydı.” Batman toplum içinde umarsamaz milyoneri oynayarak rol yapıyordu. Gerçek Wayne, maskenin arkasındaki Wayne’di. Maske burada ikinci bir kişiliği ortaya koyabilmenin aracıydı. Öyleyse ikinci kişilik ya da alternatif hayat üretme çabası maske bağlamında ele alınabilir.

“I am the architect of my own destruction.”

Maske takmanın ikinci bir hayat yaratma isteğinin tezahürü olarak ele aldık. Matrix filminde Neo farklı türde bir ikinci hayat yaşıyordu. Gündüzleri bir şirkette beyaz yaka geceleriyse bir hackerdı. İçindeki bir huzursuzluk ve anlayamadığı bazı şeyler olduğu hissi onu bu ikinci hayatı kurmaya itmişti. Morfeus’un onu kurtarmak için iş yerinden çıkarması gerekmişti. Yani mevcut sistemden. Sisteme iyice bağlı olanları, ondan şüphe duymayanları sistemden çıkarmak artık çok zordur. Neo mevcut sisteme karşı duyduğu huzursuzluğun sonucu olarak geceleri başka birine dönüşüyordu. Şimdi aynı soruyu tekrar soralım. Maske takarak neyden kaçarız? Kültürün kendisinden ya da toplumsal sorunlardan mı? Yoksa daha büyük bir şeyin, başka bir seçeneğin varlığı mı huzursuzluğumuzu ortaya çıkarır?

Sanıyorum düzenin büyük çelişkisi şuradadır: yani maske takarak kaçtığımız şey ve maskeyi takanın birbirini tamamlıyor oluşu. Düzenin kendisi insan ruhunun sakatlıklarının bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. İnsan ondan hem korkuyor hem de dokunmak istiyor. Düzen kelimesini kullanmamın nedeni ona kapitalizm ya da modernizm demek istememem. Düzen en başından beri orada olan ve bizim zaman zaman başka isimler verdiğimiz asıl ilkeler bütünüdür. Makinenin işletim sistemi bile değil, ona enerjisini veren asıl kaynak. Feodalizm, sosyalizm ya da kapitalizm düzenin zaman zaman değişen maskelerinden bazıları sadece. Sanırım tasavvufçular aşk derlerdi buna. Maskenin ardındaki şeyin de o olduğunu söylerlerdi. Çünkü o seni özler ve kendini yine kendine hatırlatır. (Çünkü o kendini hatırlatır)

Düzen bizi içine çekmek için kurulmuş ve mevcut istek ve ihtiyaçlarımız bizi ona zorunlu kılıyor. Tüm bağımlılıklarımız ve isteklerimiz. Düzen bizi çalışmaya, sistemin bir parçası olmaya itiyor çünkü gereksinimlerimiz ne kadar fazlaysa ona ulaşma arzumuz da o kadar güçlü oluyor. Madde bağımlılığı ya da çocuklarımıza iyi bir eğitim aldırma isteği bizi düzenin içinde tutuyor. Hayata ne kadar sıkı sarılırsak hayat da aynı şekilde karşılık veriyor ve bize sarılmaya başlıyor. Bazı antropolojik zamanların şanslı insanları çok daha az çalışıyorlardı fakat zannediyorum ödül de azdı. İnsanlar arasındaki “zenginlik işaretleri” çoğaldıkça ve insan arzuları kamçılandıkça, hayata daha sıkı sarılmaya başladık ve hayat da aynı şekilde karşılık verdi. Belki maske takarak kaçmaya çalıştığımız şey bu gerçektir. Bu boğulma hissi bizi huzursuzluğa itiyordur. Huzursuzluğa hala tepki verilebiliyorsa bu tepki sanırım bir tür maske takmak olacaktır.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.071 aboneye katılın
Şiraz Duvarı
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.