Mesleki deformasyon kavramı Fransızca’dan diğer dillere geçmiş. Mesleki alışkanlıkların günlük hayatı etkilemeye başlaması anlamında kullanılıyor. Bu etkileme işi fiziksel ya da psikolojik olabilir. Meslek hastalığı, mesleki deformasyon anlamında kullanılıyor.
Mesleki deformasyonun fiziki ve psikolojik yönünü ayırt etmek gerekiyor. Mesleğin günlük hayatı etkilemesi hafif düzeyde ya da ciddi olabilir. Bir marangozun parmağını makineye kaptırması da günlük hayatta gördüğü bir ağaçtan istemsizce kaç tane kapı çıkacağını düşünmesi de mesleki deformasyona girer. Bu anlamda mesleki deformasyon kişinin olaylara ve olgulara istemsizce mesleki refleksler vermesi olarak da tanımlanabilir. Benim bu yazıda dikkat çekmek istediğim konu daha çok mesleki deformasyonun psikolojik etkileri üzerine
Mesleki bir özelliğin günlük hayatı olumlu etkilemesi mesleki deformasyon kapsamında değerlendirilmiyor. Yapılan işinin hayatı gereğinden fazla ya da olumsuz etkilemesi söz konusu olmalı. Psikolojik ve fiziksel mesleki deformasyon için şu örnekler verilebilir. Bir polisin şiddet olaylarına karşı duyarsızlaşması. (Biz neler görüyoruz bu ne ki?) Bir doktorun başkalarının acıları ve üzüntüleri karşısında duyarsızlaşması. (Bir şey yok onda birkaç dikiş atılacak.)
Yazılıcı bir arkadaşım akıllı telefon kullanmıyordu. Nedenini sorduğumda bilgisayardan da telefondan da bıktığını sadece iş yerinde bu aletleri kullandığını söylüyordu. Bir animasyoncunun çizimleri takip etmekten animasyon filmlere odaklanamadığını hatırlıyorum. Bir subayın etki alanında olmayan çevrelerde otorite ve düzen kurma güdüsü de örnek olarak verilebilir.
Öğretmenlerde mesleki deformasyon ne şekilde görülür?
Deformasyonu fiziksel ve psikolojik olarak ikiye ayırırsak öğretmenlerde ortaya çıkabilecek meslek hastalıklarından fiziki olanların bir kısmını şöyle sayabiliriz : Bel, boyun, eklem ağrıları. Varis. Topuk Dikeni. Faranjit. Ses teli nodülleri (Ses kısılması gibi etkileri var.) Bunları yanında bazen parmaklarda bakteri kaynaklı cilt sorunları ortaya çıkabiliyor.
Ruhsal sorunlar arasında da sanırım şunlar sayılabilir : Sürekli yorgun hissetme, migren, sosyal çevreden kopma. Dört yıldır çalışıyorum mesleki deformasyona girer mi bilmiyorum ama sanırım üzerimdeki etkilerinden birisi artık çevreyle daha az iletişim kurma isteği. Bütün gün çocuklarla konuştuktan sonra çevremdekilerle daha az konuşmak istediğimi fark ettim. Bazı arkadaşlarımda bunun zıttı olduğunu da gözlemlemedim değil ama. İkinci olarak artık bir konuyu anlatırken daha fazla ayrıntılandırma teyit alma ihtiyacı duyuyorum. Herhalde basit şeyleri bile açıklamaya çalışıyorum ki yakın çevremden “Tamam yahu saf değiliz.” şeklinde tepkiler aldığım oluyordu.
Sanıyorum bu ruhsal ve fiziksel mesleki hastalıklar kişiden kişiye değişen şekillerde ortaya çıkıyordur. Mesleki hastalıklar deyince akla daha çok iş kaynaklı ciddi olarak değerlendirilen durumlar geliyor. Çalışma Bakanlığı bu konu hakkında bir kitapçık hazırlamış. Mesleki hastalıklarla ilgili verilerin yer aldığı bu kitapçığı buradan indirebilirsiniz.
Sürekli aynı şeyi yapmanın getirdiği bezginlikten kurtulmakla ilgili Üniversite kitabından bir alıntıyla konuyu bitireyim.
Mesleki sorumluluklarınıza sürekli ilgi duyabilmeniz büyük bir sorundur. Örneğin, çeyrek yüzyıl boyu ekonomiye giriş dersi veren bir öğretim üyesi aynı konuları daha dersin adını duyar duymaz içi geçmeden nasıl öğretebilir ki? Elbette, uzun süreli tekrarın getirdiği bezginlik sadece akademisyenlere özgü bir sorun değildir. Burnu akan bir hastayı daha muayene eden doktor, bir tane daha sıradan vasiyet yazan avukat ve her satıcı bu sorunlarla karşı karşıyadır. Her mesleğin bezginlikle başa çıkmak konusunda muhtemelen kendi yolları vardır.
Yüksek öğrenimde, kimileri her zaman değişen öğrenci kuşakları ile bir ölçüde kendini yenileyebilir. Bu, Mr. Chips çözümüdür. O, her sonbahar, yeni ve genç yüzlere bakarak, binlerce gence babalık etme rolünden güç alır. Başkaları bunu, okuyarak, kitap kurdu olarak yıllar boyunca bilgilerine bilgi katarak sağlar. Ancak, bunu öğrendiklerinden başkalarına pek bir şey vermeden sağlar. Ama, bezginliğin üstesinden gelmenin en sağlıklı ve etkili yolu araştırmadır.
Bir Cevap Yazın