Henüz Son Değil

Çocukluğumuzdan beri bize göz kırptığı halde bir türlü dahil olamadığımız bu sonsuz şölenin ne olduğunu merak ediyordu Dostoyevski. Her yerde, hep aynı boşluk tarafından çevrelendiğimizi fark ettiğimiz anların tersine dahil olamadığımız büyük müziği ya da ona büyük sessizlik diyelim, fark ettiğimiz anlar vardır. Sonsuz şöleni duyduğumuz bazı zamanlar. “İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır?” Bu soyut konuyu biraz somutlaştırmaya çalışacağım fakat tin kelimelere döküldüğünde buharlaşıp orayı terk eder. Tanımı yapılıp kuşatılamaz, çerçevelenemez. Yücenin örtüsü kaldırılamaz, örtülü olma yüceliğin doğasıdır. Örtüyü kaldırmaya kalktığınızda ortada yücelik de kalmaz.

Dancer in the Dark (2000) filminde Selma kafasında diğerlerinin duymadığı sonsuz şölenin sesini duymaya başlamıştı. Günlük işlerini yapamaz hale gelmesiyle kafasının içindeki müziği duyması arasında bir ilişki olmalıdır. Selma gözlerini kaybetmektedir. Körleşmeye başlamıştır ve bunla ilgili ipucu olmasa da muhtemelen gözlerini kaybetmesi onun sonsuz şölene daha çok yaklaştırmaktadır. Hakikati gören gözün artık başka bir şey görmeye ihtiyacı yoktur. Selma filmde şunları söyler: “Yeterince şey gördüm. Hiçbir şeyi kaçırmadım. Her şeyi gördüm.” Sonsuz şölenin sesini duymak sanırım öyle bir histir ki “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım”ın ne olduğunu anlamaya yaklaştırır.

Filmdeki belki de en önemli vurgu Selma’nın müzikalleri dinlerken son şarkıdan bir önceki şarkıda müzikali terk etmesidir. Çok sevdiği o müzikallerin bitmesine dayanamaz. Son şarkıyı dinlerse müzikal bitecektir. O sondan bir önceki şarkıda çıkıp gider ve böylece müzikal hiç bitmemiş olur. O da müzikali hep devam ettiği haliyle hatırlar. Hayal etmek şeyleri bu dünyadan çekip çıkarmaktır. Selma’nın idam edilirken söylediği şarkının adı “Next To Last Song” (Sondan Bir Önceki Şarkı) dur. Bunun son şarkı olduğunu söylüyorlar. Bizi tanımıyorlar. Bu sadece biz izin verirsek son şarkıdır. Ölüme giderken Selma sondan bir önceki şarkıyı söylemiştir çünkü son şarkı ancak biz onun son şarkı olduğunu kabul edersek son şarkıdır. Henüz son değildir.

Afrodizyak estetiği

Büyük şölenin sesini duymak için hayret, sükunet ve huşu gerekir. Altyapı unsurlarının belirlediği ekonomik sistem, kültür ve zincirin son halkası olarak şehir büyük şöleni duymayı zorlaştırır. Sanat da dahil olmak üzere artık her şey bir tüketim nesnesine dönüşmüş ve yüceyi ortadan kaldırmıştır. Tüm tüketim ürünleri tüm şekilleri ve farklı amaçlarla üretilmiş olmalarına rağmen temelde sadece afrodizyaktır. Artık sadece afrozdizyak satın alıyoruz ve alınan her afrodizyak daha fazla afrodizyak alma isteğinden başka bir istek uyandıramıyor. Marx’ın meta fetişizmi adeta yeni bir boyut kazanmış ve her meta başka bir metanın ön şartı ve sonraki dozu daha fazla istememizi sağlayacak bir doz olarak satın alınmaktadır.

Sonsuz meta döngüsünün bir ömrü aşacağı ve kültürü şekillendireceği kesindir. İnsan doğasının ve ticaretin gerekliliklerinin zıttına işler yaparak buna engel olmak da mümkün değildir. Bu tespit aslında Dionysos’un neden hep ortaya çıkacağının ve Apollonik olanı parçalayacağının da cevabıdır. Tüm bu akıllıca görünmeye çalışmalarımızın, bu tekniğin ve kültürün ve şehrin altında aslında neyin yattığını Dionysos bilir. Pamuk ipliğine bağlıdır hepsi. O bizim “ciğerimizi” bilmektedir ve korkunç çatışma kaçınılmazdır. Sürekli afrodizyak satın almamıza neden olan temel içgüdüler hala yerindedir. Ne kültürü, ne eğitimi ne da başka bir şeyi dinlemeye niyetleri de yoktur. Apollon’u sadece işine geldiğinde dinler.

Büyük şölen Apollonik ve Dionysoscu olanın üstünde bir yerdedir. O kendini hatırlatır. Büyük şölenin sesi sanırım kişisel bir sarsılmanın sonunda duyulur. Kafka’nın beynindeki buz denizini parçalayan deneyimidir o. Bu kadar iddialı olmasına da gerek yok. Bazen bir cümlede, bazen bir fotoğrafta yakalarız onu. Hayret, korku, saygı ve kabulleniş uyandırır. Nerede ne zaman ortaya çıkacağı çok kişiseldir. Afrodizyak estetiği ona erişmeyi sağlayamaz çünkü. Dücane Cündioğlu’nun bir konuşmasında dediği gibi; ruha viagra etki etmez. Afrodizyak estetiğinin bizi götüreceği yer mümkün olduğunca tüketmeye çalışmak olacaktır. Belki kaçınılmaz olarak kitaplar atlayarak, filmler hızlandırılarak izlenir. Belki bu kadar acele etmeye gerek yoktur. Ne tüketmek için ne de bir şeylere yetişmeye çalışmak için. Belki henüz son değildir.

Bir Cevap Yazın

Diğer 1.080 aboneye katılın
Şiraz Duvarı
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.